Her ne kadar monoton ve sıradan yaşam olsa da Almanya’nın tüm sosyal ve ekonomik yaşamına ve Almanya yaşayan soydaşlarımızın yaşamını da ekleyerek ayrıntılarıyla örnekler vererek değineyim.

Önce size rakamlarla Almanya’yı tanıtayım:

Ekonomik 3.5 trilyon dolar milli gelire sahip dünyanın 3. büyük ekonomisine sahip ülkesi olan ve toprakları Türkiye’nin yarısı kadar olan Almanya’da toplam 82 milyon nüfus yaşıyor.

Türkiyeden yüzölçümü olarak yarısı kadar topraklara sahip olan Almanya’da 50 milyon kadar da otomobil caddelerinde geziyor ama trafik bizimki gibi sıkışmıyor.

Çünkü Almanya’da hem trafik kurallarına uyuluyor hem de karayolları ağı örümcek ağı gibi düzenli olarak birbirine bağlanarak ulaşımı sağlıyor.

Zaten havayolu ile Almanya üstüne gelinip uçağın camından başınızı uzatınca yolların ve kentlerin ne kadar düzenli kurulduğunu çıplak gözle görüp anlıyorsunuz.

Oysa tersine uçaktan İstanbul’un tepesine gelince aşağıya bakıldığında resmen arapsaçı bir yerleşime sahip olduğu gözle görülüyor.

Almanların coğunluğu protestan olmasına rağmen, %35 lik kısmı da katolik hristiyan dinine mensuptur.

Gerçi hristiyan Alman olup da sayemizde sonradan müslüman olan Almanlar da mevcut.

82 Milyon nüfusun 2.5 milyonu Almanya’da yerleşim almış Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, ayrıca Türk olup da sonradan Alman vatandaşı olan 1 milyona yakın Türk’ü de sayarsak Almanya’da toplam 3.5 milyon Türk kökenli insan yaşıyor.

Almanya’ya ne zaman gitsem, bazen Almanlarla Türkler arasında uzaktan da olsa bir akrabalık falan var mı diye de düşündüğüm bile oldu.

Nedeni şu:Avrupa’da bu kadar çok Türk’ün yaşadığı başka ülke olmadığı gibi bazı istisnai nazi grupların saldırısı olmasına rağmen, Avrupa’da Türklerin en rahat yaşadığı ve kendini rahatça ifade edebildiği tek ülke Almanya.

Aslında Almanlar bizden çok farklılar her şeyleri saat gibi düzenli ama çok monoton yani ezberlenmiş bir hayat tarzları var onun dışına çıkmıyorlar ve mantık mantık mantık hep mantık duyguları hiç yok !

Bizler ise; tersine çok hareketliyiz,duygusalız,sıradanlığı sevmiyoruz onlara enerji ve duygu veriyoruz belki de…O nedenle onların bu eksiklerini tamamladığımız için bizlere karşı hayranlık beslediklerine bile şahit oldum.

Örneğin; 2008 yılında 35 günlüğüne Almanya’ya gitmiştim.

Almanya - Türkiye arasında Avrupa şampiyonası maç günüydü…

O gün Almanya’daydım, maç öncesi arabaların camlarına tutuşturulan Türk bayraklarıyla gezen Türkleri gördüm.

Bizimkiler her ulusal zaferde eğlenceli bir şey bulabiliyor.

Arabalarla geziyor kornalara basıyorlar şarkı türkü söylüyorlar.

Eğer o gün Almanya’yı yenseydik Almanya sokaklarının Türk bayraklarıyla bezeneceğine sahit olacağım kesindi çünkü bizimkilerin galip gelinirse maç sonrası için büyük hazırlık yaptıklarını ve özelikle rakip Almanya olunca Türkiye’dekilerden çok daha fazla heyecan duyduklarını biliyordum.

Fakat maalesef yenildik, baktım ki Almanlar da bizden öğrenmişler heralde, otomobillerle yollara dökülüp sevindiler, fakat biraz korna sesi duyduk sevinçleri çok fazla sürmedi, zaten eğlenmesini bu anlamda pek bilmiyorlar ya da bu kadar öğrenebilmişler.

Zaten o kadar bile sevinmeyi bizden öğrendikleri kesin ama bizim gibi bu işleri bizim kadar coşkulu beceremiyorlar doğrusu.

Adamların coşkularında bile mantık var sanki !

Neyse Sokağa çıktık, maçtan sonra moral bozuk gerçi ama gene de otomobille bir tur atalım dedim.

Baktım şahsen tanımasam da; bizim Türk çocuklardan bazıları hala Türk bayrakları ellerinde dolaşıyor yenildik ama ezilmedik der gibilerdi.

Arabadan laf attım onlara “üzülmeyin” dedim,burukça gülümsediler…

Petrol istasyonuna gittim, Alman çocuklarını ellerinde bayraklar falan görünce sinir oldum gerçi ya…

Ama bizim Türkler de ayyıldız tişört giymişler istasyondaydılar içki falan satın alıyorlardı o saatte, Almanya’da zaten tek açık yer petrol istasyonları.

Baktım bir Alman çocuk Türk çocuğuna sokuldu, sarıldı ve teselli etti bizimkini…

Düşünün aralarında hiçbir taşkınlık yok…

Size geçirdik muhabbeti yok... Soytarılık yok...

Çok hoşuma gitti bu durum diyebilirim.

Gerçi biz yenseydik bizim çocukların eğlencesini görünce ortalıkta Almanlar dolaşır mıydı buna pek de emin değilim !

Ertesi gün bir markette geziyoruz yanımdaki arkadaşın çocuğunun üstündeki Türkiye tişortunu gören bir Alman hemen gülümseyerek yanımıza yaklaştı ve "Türkiye’nin maçı hakettiğini Almanya’nın kötü oynadığını turnuvanın en iyi takımının Türkiye olduğunu söyleyip" bizi tebrik etti.

Düşünün; Almanya’dasınız tanımadığınız bir Alman yendikleri halde gene de sizi tebrik ediyor… Bu gerçekten gurur vericiydi.

Kısacası; Türkler kendilerini Almanya’da kültürleriye dinleriyle kıyafetleriyle yaşam tarzlarıyla kısacası herşeyiyle kabul ettirebilmişler.

Eminim bu hiç de kolay olmamıştır.

Düşünün havalimanındaki boxlardan yapılan uyarı anonslarında ilk anons almanca dilinde sonra Türkçe dilinde en son ise ingilizce dilindeydi !

Dünyanın resmi dil olarak Türkçe konuşulmayan başka bir ülkesinde Türkçe anons hem de ikinci dil olarak duymanız Almanya dışında mümkün bile değil.

Sadece havalimanında değil, çoğu yerde, örneğin tren bileti alırken otomatiklerde türkçe menü kullanarak otomatik tren bileti almanız bile mümkün.

Ayrıca Türklerin çalıştırdığı Türkçe KUAFÖR-PASTANE - ECZANE- DOKTOR-FIRIN-DÖNERCİ yazan işyerleri tabelalarını Almanya’nın en önemli şehirlerinde görünce resmen ben neredeyim diye şaşırıyorsunuz.

Mesela 400 bin nüfuslu Almanya’nın Mannheim şehir merkezinin içinde bir cadde tamamen sağlı sollu Türk işyerleri ile dolmuş.

400 bin nüfuslu Mannheim şehrinde 200 bin Türk’ün yaşadığı söyleniyor.

Düşünün şehirdeki Her iki kişiden biri Türk.

Resmen küçük bir İstanbul mahallesi kurmuşlar...

Tekrar dönelim Almanya’ya…

Almanya asıl adı Deuschtland olup 16 adet "LAND" denilen federal devletten kurulmuş.

Gerçi Almanya’da federal olmasına rağmen eyaletler yani “LAND” lar arasında yasalar ve etnik kökenler anlamında ABD benzeri gibi büyük farklar yoktur.

Almanya’daki “LAND” lerin kuruluş amacı merkezden yönetimin yükünü azaltıp yerinden yönetim için oluşturulan bölgeler diyebiliriz.

Almanya’nın başkenti Berlin, fakat federal yapı olduğu için her bölgenin ayrıca ayrı bir merkezi var.

Örneğin; ben Federal Almanya’nın güneyinde Fransa sınırına yakın bölgesi olan Baden Württemberg eyaletinde kaldım ve bu eyaletin merkezi Stuttgart’tı.

Kaldığım eyaletin toplam nüfusu ise 10 milyon civarıdır.

Kısacası; Almanlar da Türkler de birbirine alışkın, birbirlerini iyi bilen toplumlardır…

Bu gün tepedeki siyasiler arasında sorun yaşansa da; İki halk arasında sosyal, kültürel ve ticari faaliyetler yaşamaya devam edecektir…