ANKARA’NIN BOZKURTU

Biz, bizim olanın kıymetini yeterince bilemedik. El bildi, yaban bildi ama bir biz bilemedik… Acıdır ki, bugün yaşadığımız sosyal-siyasi-ekonomik açmazlarımızın nedenlerinden birisi de bu paradokstur.

Ankara’nın Bozkurt’u, işgal altındaki İstanbul’da görevli bir İngiliz istihbarat subayı olan H.C.Armstrong'un yazdığı ve Atatürk’ün sağlığındayken yayınlanan “Bozkurt” adlı kitap sonrası Atatürk’e verilen isimlerdendir.

10 Kasım 2016 Atatürk’ün Hakka yürüyüşünün 78.’inci sene-i devriyesi. Bu zaman diliminde Ankara’nın Bozkurt’una insafsızca saldıranlar oldu. Dört bir yani işgal edilmiş olan bir imparatorluk bakiyesinden bize bağımsız bir devlet bırakan Atatürk’e en çok saldıranlar ne hazindir ki hep onun kurduğu Cumhuriyet’in imkanlarından en fazla faydalananlar oldu ve olmakta…

Hakikaten nedir bu Bozkurt’a düşmanlık? Bunun altında yatan temel neden geçmişiyle sorunu olanların beyinlerinin arka katmanlarındaki iz olabilir mi acaba?

Bizim geçmişimizle, kökümüzle, dinimizle, diyanetimizle bir sorunumuz yoktur. Biz Müslüman-Türk evladıyız. Lakin biliriz ki, kimsenin anasını babasını seçme hakkı da yoktur. Bu nedenle yaratılanı yaratandan ötürü severiz.

İnsanlık tarihiyle eşdeğer olan Türk tarihinin tamamı günahıyla sevabıyla bizimdir. Tarihten ders çıkarmak, o manada eleştirmek ayrı bir şeydir, ona sövmek, geçmişi inkar ayrı bir şeydir. Kaldı ki, inkar hiçbir şeyi değiştirmez.

Osmanlı bizimdi, dünyaya nizam verdi, adaleti gösterdi, ilimi, irfanı öğretti. Lakin özellikle son 300 yılında güç kaybetti.

Balkanlarda dün koruduklarınca ihanete uğramıştı...

Afrika'da, Arap yarımadasında ve Ortadoğu'da dindaşlarınca arkadan hançerlenmişti...

Kafkaslarda mevzi kaybetmişti...

Osmanlı zirvedeyken sahip olduğumuz 30 parselden 29'unu kaybetmiş, Atatürk ve silah arkadaşları sayesinde elimizde kalan 1/30’un (yaklaşık 780 bin kilometrekare) üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin işgal altındaki Anadolu’dan kotarıldığı unutulmamalıdır.

İngilizler, Fransızlar, Yunanlılar ve daha bilmem hangi yedi düvel gelmemiş, Kurtuluş Savaşı yapılmamış gibi, -olmasaydın da olurduk- ilanını verenler, bütün yurdun işgal altında olduğunu unutturarak geçmişleriyle olan sorunlarının intikamını Atatürk’ten ve Türk'ten almaya çalışıyorlar...

Bir gecede bizi cahil bıraktılar denilen zamanda okuma yazma oranının sadece yüzde 2'ler düzeyinde olduğunu yok sayarak Atatürk düşmanlığı adına bunu bütün millet allemeymiş gibi yutturmaya devam ediyorlar...

Oysa Cumhuriyet, Türk'ün bağımsızlığıydı, kurtarılan namusuydu, bugünkü yaşam standardının öncüsüydü, vatanın bağımsızlığıydı, milletin hürriyetiydi...

Acı olan, özbeöz Türk evlatlarının, özbeöz Müslüman gençliğin bir kısmının da kendi geçmişiyle kavgalı olması, yersiz yargılamayı sürdürmesidir...

Cumhuriyeti ve Atatürk'ü elimizi vicdanımıza koyarak yeniden okumalıyız, soy-sop-inanç sorunu olanların kaleminden değil, ya Müslüman-Türk'ün kaleminden ya da tarafsız yabancı yazarların kaleminden okumalıyız ve Ankara'nın Bozkurt'unun Cumhuriyeti nasıl kurduğunu yerli yerince öğrenmeliyiz.

Unutulmamalıdır ki, Cumhuriyet nesli olmasaydı 15 Temmuz’da tankın önüne yatabilen gençlik de yetişemezdi, zira onların her biri bozkurt duruşlu Başeğmez Türk evlatlarıydı.

Rahmet olsun Ankara’nın Bozkurt’una ve silah arkadaşlarına, es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin müdafilerine…

 

Yavuz KOCA

[email protected]