Bahçeli'nin seçim yenilgisi, arkasından gelen kongre süreci ve koltuğu kaybetme telaşı, onu, ülkeyi felakete götürecek telafisi çok zor bir yanlışa sürükledi. 
*
Erdoğan, kendi işine de geldiği için yargı yoluyla Bahçeli'yi hala koltuğunda tutuyor. Bahçeli, bunun karşılığında, Erdoğan'ın yıllardır hayal ettiği tek adam olma arzusunu yerine getirmek için, AKP mensuplarının da önüne geçmiş ve Erdoğan'ın arzu ettiği anayasa değişikliğini elleriyle yapıp meclise göndermiştir. Görüşmeler sürüyor ve nihai oylama henüz yapılmamışsa da maddeler Bahçeli’nin vekillerinin oylarıyla bir bir kabul ediliyor.
*
Bu değişiklik içine, her anayasa değişikliğinde olduğu gibi, havuç niteliğinde maddeler konmuş olsa da değişikliğin amacı, Erdoğan'ın istediği maddelerin meclisten geçirilip referandumla yasalaştırılmasıdır. 
*
Bu değişiklik, Bahçeli'nin MHP vekillerine bu baskısıyla meclisten tamamen geçer ve referandumda da kabul görürse, ülkemizde neler olacak, bir bakalım. 
*
Erdoğan, hem cumhurbaşkanı hem hükumetin başı olacak. Başbakanlık kurumu kaldırılacak. Cumhurbaşkanı'na Meclis'i fesih yetkisi verilecek. Cumhurbaşkanı, yardımcılarını, bakanları ve bütün üst düzey kamu görevlilerini atayacak. HSK'nın yarısını kendisi, diğer yarısını meclisteki kendi çoğunluğu, yani tamamını kendisi atayacak. Böyle bir yargı cumhurbaşkanını ve yandaşlarını yargılayabilir mi? En vahimi tek başına kararname adıyla kanun yapacak. Kendi basın gücünü tekelleştirmiş olan Erdoğan, emniyet, ordu, yargı, üniversiteler, bütün bürokrasi... kısaca ülkede uçan kuşa kadar her şeye hükmedecek. 
*
Oysa ki örnek gösterdikleri ABD başkanlık sisteminde, Kongre ve Başkan birbirinden kesinlikle ayrılır. Başkanın kongreye, senatoya yasa dayatma gücü yoktur, çünkü üyelerini belirleyemez. Başkan atama yaparsa, onaylatmak zorundadır. 
*
Bahçeli, idam konusunda olduğu gibi, cumhurbaşkanının yüce divana sevki konusunda da yine milleti aldatmıştır. Cumhurbaşkanlarına 55 vekille yüce divan yolu açılırken, şimdi bunu 367'ye çıkarmış, divanda yargılanma oyunu da üçte ikiye, yani 400'e yükseltmiştir. Buna göre iktidar partisinin seçtiği cumhurbaşkanının, ne suç işlerse işlesin yargılanması imkansız hale gelmiştir. 
*
Detaylar ve ayrıntılar bir tarafa, eğer bu değişiklik tümden meclisten geçerse, Erdoğan yanlısı sürünün oylarıyla referandumda kabulü kesin görünmektedir. 
*
Bu durumda tıpkı Hitler Almanyası'nda olduğu gibi, toplum kendi oylarıyla bir diktatör seçmiş olacaktır. Bu diktatörün yasal yetkileri bir Ortaçağ kralınınkinden farksızdır. 
*
Ey milletim, bu Erdoğan krallığının kurucusu Bahçeli'dir, ama ne var ki kendisi, parti başkanlığı koltuğunda kalmak uğruna, bu krallığın yalnızca bir kapı kulu olmayı içine sindirebilmiştir. 
*
Bahçeli, ülkücülerin asla kabul edemeyeceği bu işi, hareketin şerefli neferlerine rağmen yapmıştır. Şimdi, meclisteki MHP milletvekillerine sesleniyoruz. Bahçelinin maşası mı, yoksa ülkünüzün sevdalısı mı olduğunuzu gösterme zamanıdır. Geçirdiğiniz maddelere rağmen, vakit henüz geçmiş değildir.
*
Vatan sevdalısı olmak, ülkücülerin en çok övündükleri vasıflarıdır. Vatanınıza sahip çıkın, onu bir diktatöre teslim etmeyin. Henüz vakit varken bu gidişe dur deyin. Son viraj, sizin meclisteki son oylamanızdır. Ülkemizin uçurumdan aşağıya düşmesine müsaade etmeyin. Eğer ederseniz, tarih, AKP'lileri değil, sizleri yargılayacak, sizleri.