BOYU DEĞİL İŞLEVİ

 

Günümüzde çocukları askerlikten kaçan Uzun namlı babalar, Muaviye'nin Sarayını kıskandıracak bir lüksün içinde, paçalarından müsriflik akarak yaşarken, bundan doksan küsur sene evvel O , mutfağı çeşit çeşit yiyeceklerle dolu, kuş tüyü yastıklarda uyuduğu sıcacık sarayını bırakıp Vatanı ve Milleti için savaşmaya gidiyordu.

Boyu sadece 110 santimdi. Doğu Cephesi teftişi esnasında Harbiye Nazırı Enver Paşa'ya hediye edilmiş, İstanbul’da onun sarayında soytarılık yapmaya başlamıştı.

Enver Paşa’nın İstanbul’u terk etmesinin ardından Padişah Vahdettin’in kızı Ulviye Sultan'ın sarayına gönderilmiş, vazifesini orada icra etmeye devam etmişti.

Ulviye Sultan'ın eşi Kurmay Subay İsmail Hakkı Beyle özel bir dostluk geliştirmiş, onun iyi bir arkadaşı, iddialı tavla partilerinde rakibi ve sırdaşı olmuştu.

Memleket yangın yerine dönmüş, Anadolu’da vatan evlatları İstiklal Savaşı'nda çarpışırken, İsmail Hakkı Bey İstanbul’da kalmayı kendisine yediremiyordu.

Derin düşüncelerle dolu günler ve gecelerin ardından sonunda Anadolu'ya geçmeye, vatanı için vuruşmaya karar verdi. En iyi dostuyla vedalaşmadan gitmek istemedi, ama bu veda hiç ummadığı bir olaya vesile oldu. 110 santimlik Ali Şamil de Anadolu'ya geçmek istiyor, talebini kabul etmemesi halinde, İsmail Hakkı Bey’i jurnallemekle tehdit ediyordu.

Çaresiz kalan İsmail Hakkı Bey, yanına bu küçük dev adamı da almak zorunda kaldı.

Engelleri, kontrolleri, güçlükleri aşarak Anadolu'ya gittiler. Kendisine cephe gerisinde bir görev teklif edilen Ali Şamil, hiç düşünmeden teklifi geri çevirerek , en iyi arkadaşından ayrılmayarak cephenin yolunu tuttu.

3 yıl boyunca ayrılmaz bir parça gibi vatanları için savaştılar.

9 Eylül'de İzmir’e giren kahramanların içindeydiler. Küçük Dev Adam Ali Şamil o tarihten sonra bir daha İzmir’den hiç ayrılmadı.

İstiklal Madalyasıyla ödüllendirildi.

 

Soyadı kanunundan sonra Güler soyadını aldı. Mezarıda İzmir’dedir. KISSADAN HİSSE : Zaten saraydaydı. Ekmek elden su gölden, suya sabuna dokunmadan yaşayabilir, çilesiz bir ömür sürebilirdi. Ama bu 110 santimlik Aslan Yürekli Cüce, düşmanla kucak kucağa olanların saraylarında kalmadı, 1.000 mecidiyelik kadehlerden su içmedi, boyum kısa diye askerden kaçmadı, düşmanla müzakere etmedi, hiçbir mecburiyeti yokken öne atılarak vatanına göz dikenlerle savaşmayı tercih etti. Demek ki neymiş, bir insanın Uzun namlı olması değilmiş önemli olan.

Yüreğinde taşıdığı VATAN sevgisiymiş. Zira bir kez daha gördük ki, önemli olan boyu değil işleviymiş...