Kalleş pusularla sindirme politikası doludizgin gidiyor.

Bu bir başkaldırı değilse, başkaldırı nedir peki?

Sivil kıyafetle Şemdinli sokaklarında babasıyla telefon görüşmesi yapan delikanlının kafasına sıkıyorsunuz.

Malazgirt’te komutanı eşinin ve kızının yanında çapraz vurguna tutuyorsunuz.

Polis memurlarını yatağında uykudayken kalleşçe katlediyorsunuz.

Bunu yapan Kürt olabilir mi? Kürtleri yakından tanıyan herkesin vereceği cevap aynıdır.

Hayır, asla…

Velev ki Kürt kimliğiyle yaptı bunu yapanlar, sorgulayın bakın arkasından neler çıkıyor.

Nereden nerelere geldik…

Amaçları net… Eğip bükmeye gerek yok.

Sindirme, askerden arındırma, Türkleri göçe zorlama…

Görülüyor ki PKK bundan sonra dağ başlarında karakollara veya yollarda konvoylara saldırma politikasını kısmen değiştirmiştir.

Neden, çünkü şehirlere yerleşti artık.

Habur’dan konvoylar eşliğinde düğün dernek giriş yapıldığı gün dönüm noktasıdır.

Çözüm süreciyle birlikte açılan ve bir daha kilitlenemeyen yollar başkaldırının oksijenidir.

Biz kardeşlik özlemindeyken birileri düşmanlık tohumunu öylesine besledi ve büyüttü ki, artık her şey farklı minvalde yürüyor.

Bizleri Sünni-Şii-Arap-Kürt-Türk ve bilmem daha ne diye birbirimizden ayırmaya çalışan kimdi?

Belki farkında dahi olamadıkları şekilde parçalayan kimdi?

Kin ekip, nefret biçen kimdi?

Ne çabuk unutuyoruz.

Akil adamlar nerededir? Onların akıl hocaları nerededir? Onları seçenler nerededir?

Milletin siyasi organizasyonu olan devlet nerededir?

Dövene karşı elsiz, sövene karşı dilsiz olan devlet nerededir?

Sayısını biliyorlar mı kaç aile göçtü ateş çemberinden baskı ve tehditle? Kürt kökenliymiş, Türk kökenliymiş baktıkları yok ona.

Bunun müsebbipleri kim?

Kürtçülük hareketini oyun sanan ehliyetsizler değilse kim?

Birinci uçuşa yasak bölgenin sonucu kabak gibi ortadayken, ikinci uçuşa yasak bölgeyi millete dayayanlar değilse kim?

Sonra da klasik söylemle necip olmaktan bahsediyoruz.

Peki, şimdi soruyorum ben.

Necip Millet ne yapar, Türk Milleti ne yapıyor?

Necip Millet başına açılan belaların gerçek kaynağını bilir… Cevabımız?

Necip Millet bekasının düşmanlarını baş tacı etmez… Cevabımız?

Necip Millet ister üç kuruş, isterse milyarlık peşkeş uğruna vicdanını satmaz… Cevabımız?

Necip Millet bayrağı statlarda yasaklanırken susmaz… Cevabımız?

Necip Millet kendi evlatları toprağa düşerken onların acısına yanar… Cevabımız?

Necip Millet milli marşını söylerken coşar, mırıldanmaz… Cevabımız?

Necipliği insanlık tarihiyle yarışan bu milleti kim bu hale getirdi?

Kalkmışız, evlat acısıyla yüreği yanan, analar ağlamasın ironisine safiyane inanan anaların gözyaşlarını timsah gözyaşlarıyla kirletiyoruz.

Hem de ar etmeden, kayıtlı arşivden dahi utanmadan.

Kendi menfaatine dokunanı döven ve hatta söven, ama iş milletin istiklaline devletin istikbaline gelince elsiz ve dilsiz olan devletleri nelerin beklediğini görmek için başka yerlere bakmaya gerek yok, 16 devlete (!) bakmamız yeterlidir.

Şehitlerimizi rahmetle anıyorum, ağlayan anaların gözyaşlarına ise sadece bakıyorum (!)…