TMMOB Maden Mühendisleri Odası tarafından Antalya'nın Manavgat İlçesi'nde düzenlenen Türkiye 25'inci Uluslararası Madencilik Kongresi ve Sergisi-IMCET 2017 başladı. Kongreye Kanada, Japonya, Güney Afrika ve Avustralya'nın da aralarında bulunduğu 24 ülkeden 81'i yabancı olmak üzere 750 akademisyen katıldı.

'SOSYAL VE POLİTİK KARGAŞAYA YOL AÇMAKTADIR'

Kongre Başkanı Prof. Dr. İrfan Bayraktar, "20'nci yüzyılda başlayan ve hala süren küreselleşme, maalesef pek çok ülkede hayal kırıklıklarına ve kaçırılan fırsatlara neden olmuştur. Bunun nedeninin bazı madencilik şirketlerinin yenilenemez doğal kaynakları sömürgeci bir anlayışla bölge halkını ve çevreyi dikkate almadan işletmesi olduğunu düşünüyorum. Bu sömürgeci yaklaşım giderek sosyal ve politik kargaşaya yol açmaktadır. Bu yaklaşım ulusların ekonomik büyüme ve gelişmesine engel olmaktadır" dedi.

'YENİ KEŞİFLER BULUNMUŞ GİBİ SUNULMAKTADIR'

Maden Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ayhan Yüksel, Türkiye'de 1980 yılından itibaren her türlü uyarıya rağmen uygulanan neoliberal politikalar nedeniyle özelleştirmelerin tamamlandığını, taşeronlaşma ile madenciliğin değersizleştirildiğini ve kuralsızlaştırıldığını kaydetti. Yıllar önce söyledikleri ulusal madencilik politikalarının keşfedilerek milli ve yerli enerji ve madencilik stratejilerinin belirlenmeye çalışıldığını aktaran Yüksel, madencilik sektörünün ülke kalkınmasındaki kritik öneminin, fazla miktarlarda üretilip yurt dışına satılarak döviz elde edilmesinde değil, yerli sanayiye düşük maliyette ve kaliteli girdi sağlamasıyla olacağının altını çizdi. Yüksel, "Sanayinin ihtiyacı olan ucuz enerji üretiminin sağlanması ve bu enerjinin sürekli ve güvenilir olması bakımından, yerli maden kaynaklarımızın kullanılması kaçınılmaz bir gerekliliktir ilkesinin anlamı ve önemi yeni anlaşılmış ve bakanlık bürokratları tarafından siyasilere yeni keşifler bulunmuş gibi sunulmaktadır" diye konuştu.

'KAMU MADENCİLİĞİ KÜÇÜLDÜ'

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz da enerji ve sanayinin temel hammaddelerini sağlayan madenciliğin olmazsa olmaz üretim faaliyetlerinden biri olduğuna işaret etti. Türkiye'de 1980'li yılların başından itibaren uygulamaya konulan özelleştirme, taşeronlaşma, rödovans ve benzeri yanlış uygulamalar sonucunda kamu madenciliğinin küçüldüğünü ve kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş madencilik bilgi ve deneyim birikiminin dağıldığını belirten Koramaz, şöyle dedi:

"Yoğun birikim ve deneyime sahip kurum ve kuruluşlar yerine, üretimin teknik ve altyapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması iş kazalarının artmasına neden olmaktadır. İş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesinde çözüm olacakmış gibi sunulan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, işveren sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırarak, tüm sorumluluğu neredeyse kazayı yaşayan işçiye ve bu gibi durumların olmaması için kısıtlı imkanlarla, yetkisiz ve güvencesiz çalışan mühendislerin sırtına yıkmaktadır."
Madencilikle ilgili çeşitli bildirilerin sunulacağı kongre cuma günü sona erecek.

 

Kaynak: dha