İsmet Büyükataman "

Karar isimli kararsızların toplandığı gazetede Mehmet Ocaktan bugünkü köşesinde yazı yazmamış adeta partimize kin kusmuştur. Ocaktan sözde yazısının giriş kısmında Sayın Genel Başkanımızı yakın siyasi dönemin renkli siması olarak nitelendirmiş. Ocaktan’a Genel Başkanımızın “Benim hayatım dümdüz Ülkücü bir çizgidir, zigzag yoktur ki renkli olsun.” sözünü hatırlatmakta fayda vardır. Sayın Genel Başkanımız ve Ülkücü camia sizin geldiğiniz geleneğe benzemez o sebeple renkli değildir.

Yine Ocaktan’ın zırvalarından 17-25 Aralık ile ilgili Sayın Genel Başkanımıza ithafen “FETÖ’cülere çok itibar ettiği günlerde” diyor. Biz hiçbir zaman Pensilvanya’da kuyruğa girmedik, Okyanus ötelerini arşınlamadık. FETÖ denilen terör örgütüne her zaman en mesafeli duran siyasi hareket olduğumuzu akıl sahibi herkes bilmektedir.

Bütün bunları aynaya bakıp kendinize söylemelisiniz. 17-25 Aralık ve diğer konularda dün ne söylediysek bugün de aynısını söylüyoruz. Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in lideri bir gün başka, başka bir gün başka, bir yerde başka, başka yerde başka konuşmaz. Ancak 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü devletin tüm ayar ve dengelerini gevşetmiş, milletimizin gelecekle ilgili tasavvurlarını zedelemiştir.

15 Temmuz Türkiye’yi ele geçirme, ardından da bütün tarihî miras ve emanetlerini eritme ve yok etme operasyonun silahlı denemesiydi.

FETÖ, devlete virüs bulaştırmış; ahlak, hukuk, vicdan ve insan hakkı tanımamıştır. 15 Temmuz gecesi Türkiye’nin defin ruhsatını hazırlayan kanlı, kirli ve küresel mihraklar FETÖ maşasıyla son darbeyi indirmek istemişlerdi. Amaç Türkiye’nin bölünmesi ve bölüşülmesiydi. Amaç Türk vatanının paramparça edilmesi, Suriye ve Irak’a dönüştürülmesiydi. Ve tüm hedefleri kapsayacak şekilde Anadolu’nun istilası planlanmıştı. Türkiye Cumhuriyeti 15 Temmuz’da ipten dönmüştür.

Bunlar karşısında milli kuvvetler birlikte hareket etmiştir. Ocaktan bu seni ve bağlı bulunduğun güruhu neden rahatsız etti? Milliyetçi Hareketin geleneği “önce ülkem ve milletim” der siz buna alışkın olmadığınız için, bu vatan ve millet sevdasını anlamanızı beklemiyoruz.

FETÖ’nün siyasi ayağı hala gizemini korumaktadır. Israrla bunun ortaya çıkması çağrımız vardır. Acaba Ocaktan ve arkadaşlarını bu çağrılarımız mı tedirgin etmektedir?

Ocaktan’ın bir diğer iddiası idam meselesine gelince; Öcalan’ı daha yakalanmadan idamdan kurtaran süreç, 1997'de Türkiye'nin AİHM'in yargı yetkisini daimi olarak kabul ettiği protokolle başlamıştır.

1997 yılında Türkiye, İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11 no’lu protokolünü imzalayarak, kabul etmiş ve 1997 yılında kabul edilen bu protokolle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargı yetkisini daimi olarak kabul etmiştir. Bu protokol, AİHM'in yargı yetkisinin daimi olarak kabul edileceğini, ölüm cezasını kaldıracağını ve hiç kimsenin bu cezaya çarptırılmayacağını, mevcut idam kararlarının infaz edilmeyeceğini taahhüt etmişti. Yakın geçmişi çarptırarak bir yere varamazsınız. İdam talebimiz sizi neden bu kadar rahatsız etti?

Eski partinizle bazı sorunlar yaşıyor olabilirsiniz, partinizde bir kliğe mensup da olabilirsiniz, “Cumhurbaşkanlığı sisteminin Hitler Almanya’sından esintiler taşıdığını” düşünüyor olmanız sizin parti içi meselenizdir. Bir daha bu hizipleşmelerinize MHP ve onun Saygıdeğer Genel Başkanını alet etme cüreti göstermeyiniz. Sayın Genel Başkanımızı basit, sığ, fikirden yoksun yazılarınıza konu etmek haddiniz değildir." dedi

Editör: TE Bilişim