FETÖ/PDY'ye yönelik yürütülen soruşturma kapsamında örgütün okul-yurt yapılanmasını sağlayan Aziziye İnşaat Şirketi'nin yönetim kurulu başkan yardımcılığını yapan Yaşar K., 7 Mayıs 2016'da tutuklanarak cezaevine kondu. 'Silahlı terör örgütüne üye olma, kamu kurum ve kuruluşlar aleyhine dolandırıcılık' suçlarından 10.5 yıldan 22 yıla kadar hapsi istenen Yaşar K. hakkında hazırlanan iddianamede, SODES projeleri ticari şirketler tarafından kurulamadığından şüphelinin yetkilisi olduğu dönemde Aziziye İnşaat tarafından paravan olarak  Umut Derneği'nin kurulduğu, bu dernek kullanılarak devletten alınan hibelerin aynı şirkete aktarıldığına vurgu yapıldı.

Erzurum 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen iddianamede, gerçek amacın örgüte para sağlamak olduğu halde göstermelik olarak kar amacı gütmeyen dernek kurmak ve bu dernek üzerinden örgüte para sağlamak suretiyle Yaşar K.'nın kamu kurum ve kuruluşları aleyhine dolandırıcılık suçu işlediğini tespit edildiğe işaret edildi. İddianamede 13 Ağustos 2015'de Erzurum Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi'nı arayan kimlik ve telefon bilgilerinin gizli kalmasını isteyen bir kişinin, "Örgütün okullarına ve dershanelerine son zamanda yaptığınız operasyondan dolayı bu okullarda bulunan laptop ve hard disklerin M.H.Y.'ın evine sakladılar. Bu hard disklerde tüm para transferleri kaçırılan vergiler ile ilgili kayıtlar mevcut" diye ihbarda bulunduğuna yer verildi. İhbar üzerine M.H.Y.'nin evinde yapılan aramada bir çok bilgi ve belge ele geçirildi. M.H.Y.'nin evinde yurtta kalan öğrencilere ait 241 senet bulundu. Senetlerde ıslak imzaları bulunan öğrencilerin soruşturma kapsamında bilgi sahibi olarak ifadesine başvuruldu.

Bilgi sahibi olarak ifadesi alınan üniversite öğrencilerinden S.S., örgüte ait Sadi Mazlumoğlu Erkek Öğrenci Yurdu'na, 2012 yılında kayıt yaptırdığını bildirdi. Sadece 3 bin 500 lira değerindeki senedi imzaladığını, diğer 950 lira değerindeki senedi imzaladığını hatırlamadığını belirten S.S. yurtta yaşanan olaylarla ilgili ilginç bilgiler verdi. Borcu 10 taksit şeklinde ödemesi için yurt müdürü ile anlaşma yaptıklarını söyleyen S.S., şunları anlattı:

"Bu senedin yaklaşık 5 aylık taksit tutarını ödedim ve geriye kalan 1750 liralık taksitler halinde ödeme isteğimizi müdür M.K. bu şekilde ödeme yapmayı kabul etmedi. Babam da kendilerine 'Ben devlet memuruyum, bir seferde bu kadar parayı size ödeyemem' dedi. M.K. 'Biz o parayı kendi yöntemlerimizle almasını biliriz' dedi ve senedi bize vermedi. Biz de oradan ayrıldık ve arkadaşlarımla yurdu bırakarak eve çıktım. Öğrencinin velisi zengin ise bu çocuklara yönelik özel bir terapi uygulanırdı. Bu öğrencilerin odaları tek kişiye kadar indirilebildiği gibi, yurt müdürü, belletmenler bu öğrencilerin giriş çıkış saatlerine dahi karışmazlardı. Ben yurtta kaldığım birkaç ay sonrası yaz dönemine girdik. Dönüşümde beni gözlemlediklerini ve olumlu olarak gördükleri için yurtta belletmenlerin sorumlusu olarak bulunan Orhan isimli kişi bana belletmenlik teklif etti.16-17 kişilik bir öğrenci grubunun abisi olmamı istedi. Ben bunu kabul etmedim. Ancak 'yapmak zorundasın' diyerek beni zorladı ve bir şekilde yapmak zorunda kaldım."

Yurttaki belletmenler olarak, üst düzey 'abiler' geldiğinde bütün yurdu toplayıp sohbet yaptırdıklarını anlatan S.S., "Bu şahısların yaptıkları sohbetlere katılmak zorunluydu. Katılmayanlar olduğu durumlarda bu öğrenciler yurttan atılmak ve senetlerinin verilmemesi şeklinde tehdit ediyorlardı. Çok iyi olan belletmenlerin Amerika'ya dil öğrenmeye gönderileceği, hocaefendi ile birebir tanışma fırsatı olacağı, kamu kurumlarında üst düzey yerlere getirileceğimiz, okulu bitirdiğimizde istediğimiz yere gelebileceğimiz şeklinde vaatlerle gözümüzü boyuyorlardı. Hatta bu şekilde yapılarak kamu kurumlarına yerleştirilen kişileri de örnek olarak gösteriyorlardı" dedi. Belletmenlik yaptığı dönemde çok şeyi öğrendiğini anlatan S.S. ifadesini şöyle sürdürdü:
"Dediklerini yapsaydım, üst düzey pozisyonlara gelmemem için hiçbir neden yoktu. Belletmenlik yaptığım süre içerisinde, ben hep sorgulayıcı pozisyondaydım. Ondan dolayı beni pek sevmezlerdi. Bana 'söylediklerimizi yapacaksınız, itaat edeceksin' derlerdi. Ben de tam tersini yaptığım için uyuşamazdık. Öğrenciler arasında PKK sempatizanı olarak gördüğüm, ellerinde PKK kolyeleri ile gezen kişileri yurt idaresine bildiriyordum. Bu konu üzerine beni uyarmaya başladılar. 'Onların düşüncelerini düzelteceksin' dediler. Yalnız böyle söylemelerine rağmen bu öğrenciler herkesten daha düşük ücretlere yurtta kalıyorlardı, bu öğrencilere burs veriliyorlardı. Daha iyi davranılıyordu. Böylelikle düşünceleri değiştirileceği söyleniyordu. Ancak herhangi bir değişme görmedim."

Kaynak: dha