İnsanoğlu başına bir şey gelmeyince karşısındakinin ne halini nede derdini anlayamıyor!

Zalimlerden, Diktatörlerden kurtulmanın tek yoludur o diyardan gitmek!

Gidebilirseniz tabi?

Bu gitmenin adı kimine göre Hicret, kimine göre kaçmak olur!

12 Eylül darbesinden sonra Solcular, Siyasal İslamcılar ve Ülkücülerden binlerce insan ülkemizden kaçmak zorunda bırakıldı. Gidemeyenler, bizler gibi onlarca yıl boşu boşuna hapishanelerde işkence ve baskılarla çürütüldük!

Ailelerimize ziyaret esnasında uygulanan aleni baskı ve yıldırma politikaları ile yapılan işkencelerde cabası!

Bir çok insan Solcuları, Avrupa yerine neden Moskova’ya kaçmadınız, gitmediniz de kapitalizmin merkezini tercih ettiniz diye suçlarken, Siyasal İslamcıları da neden İran’a, Arabistan’a değil de kâfir dediğiniz Avrupa ve benzeri ülkelere kaçtınız diye eleştirir yerden yere vururdu!

Yıllar geldi, geçti ben şimdi bunun neden olduğunu kendim yaşayınca kaleme almaya karar verdim.

İnsan gideceği yerde önce can güvenliği, barınma imkânları, sonra da demokrasi adı altında hak ve hukuk var mı diye araştırıyor!

Hele hele inandıklarını yaşamaya, anlatmaya ve yaymaya fırsatınız varsa sizin için en iyi ülke orasıdır sevgili dostlar!

Ben hiç unutmam Macaristan Turan Kurultayın da iken evime yapılan baskın ile MHP’ye sızma diye uyduruk bir iftira suçlaması ile hayalimde yokken muhacir duruma düştüm!

Bu esnada İstanbul eski belediye başkanı ve Ergenekon adlı bir operasyonla  birçok vatanseverin haksız ve günahsız yere içeri atıldığında firar olan Bedreddin Dalan ile Turan kurultayında tesadüf etmiş idik.

Kendisi bana "bak İsmail sakın ha ülkeye dönme hukukun olmadığı yerde hesaplaşma olamaz! Hastasın içerde perişan olursun, ailen perişan olur, ülke normalleşene kadar ben senin yerinde olsam dönmem" demişti!

İlaveten sana iki ülke tavsiye edeceğim bunun sebebi de insan hak ve hukuku anayasalarında güvence altındadır. O ülkelerden isteseler de seni veremezler dediğinde, hangi ülkelerdir bunlar diye sordum?

Almanya ve Amerika demişti!

İşte o zaman ve daha sonra yaşadıklarımdan dolayı bu ülkelere veya dışarı gidenleri şimdi daha iyi anladım!

Bir Rus atasözü imiş “Bin kere dinleyeceğine, bir kere gör yeterli” diye!

Kınadığınız durumlarla imtihan olmadan gerçekten bu dünyadan gitmek yok!

Bunu yaşayarak öğrenmiş olduk!

Haksız yere başına musibet gelenlerin istisnasız hiç biri keyfe keder ülkesini terk etmez!

Vatan’dan ayrılmak yarı ölümdür dostlar!

Ben Amerika ve Avrupa’yı gördükten sonra Nazım Hikmeti düşündüm o neden Asya’da kaldı?

Nerelerde yaşadı, nasıl yaşadı?

Nazım Hikmet’in bu tercihi önce solculuğundan zannettiriyor insana ama asla o değil, ruhunuzun rahatlığı ile de ilgili olsa gerek!

Yoksa bana kimse Avrupa’yı bırakıp Kırgızistan’ı tercih etmemin sebebini izah edemez!

Bu hikâyelerimizi daha çok kaleme aldığım kitabımda ayrıntıları ile okuyacağız, ancak bir ülkede yaşamak mecburiyetinde davası olan hiç kimse keyfinden durmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz…