KİM KİMİ DIŞLIYOR?

Biz Türkler duygusal insanlarız. Çok kolay kanıyoruz. Örnek mi istersiniz? Avrupa ile ilişkiler sürecimize bakmamız yeterlidir.

1995’te Gümrük Birliği Anlaşması imzalanırken tam üye olmuşuzcasına insanımızı algı denizinde boğan, kurbanlar kestiren başkası mıydı? Ne oldu? Üzerinden 20 yıl geçti…

2004’te müzakerelerin başlatılma kararıyla birlikte sanki AB’ne tam üye olmuşuz gibi Ankara’nın göbeğinde gündüz vakti havayi fişekler patlatıldı, alkış tutanlar Avrupalılar mıydı? Ne oldu? Üzerinden 12 yıl geçti…

Şimdi AB gerçek niyetini, yani bizim de aslında bildiğimiz niyetini ortaya koyuyor diye, hangi hataları yaptık sorusunu sormadan milleti algılatmanın peşindeyiz. Nasılsa yiyor…

Biraz detay verelim.

> 31 Temmuz 1959’da, AET’ye ortaklık başvurusunda bulunurken de,

> 12 Eylül 1963’te Ankara Anlaşmasını imzalarken de,

> 14 Nisan 1997’de tam üyelik müracaatını yaparken de,

> 1 Ocak 1996’da Gümrük Birliği anlaşmasını imzalarken de,

> 17 Aralık 2004’te müzakerelerin başlatılması kararı alınırken de,

> 3 Ekim 2005’de tarama-müzakere tarihi verilirken de,

> Sayın Abdullah Gül, mealen, “…biz Ankara’nın şerrinden Brükselin şefaatine sığındık...” derken de,

Tam üye yapılmayacağımız bal gibi biliniyordu. Unutmayalım, uluslararası ilişkilerde duygusallığa yer yoktur. Daimi dostluk da yoktur. Peki, ne var? Karşılıklı menafaatler var.

Şimdi sadede gelelim. Ve yorumsuz olarak bazı rakam ve bilgiler verelim. Ki, AB bizi alır mı değerlendirmemizin bir tabanı olsun.

* AB, 28 üyelidir. Bu yılki BREXIT’le (İngiltere’nin ayrılması) sayı 27 oldu.

* 28 ülkenin nufusu yaklaşık 500 milyondu, 27 üyeninki yaklaşık 440 milyon.

* Türkiye’den sadece Almanya daha büyüktür (82 milyon), on yıl içinde Türkiye’nin Almanya’yı geçeceği öngörülüyor.

* AB üyesi 15 ülkenin toplam nufusu 61 milyondur. Yanı 15’i bir Türkiye etmiyor.

* AB’nin yıllık bütçesi yaklaşık 143 milyar eurodur. Bunun %38’ini Almanya karşılıyor. Almanya’nın bütçeden aldığı pay ise %15. Yani Almanya AB’den %23 alacaklıdır. Parayı veren düdüğü çalar!...

* Türkiye AB dış pazarında %2 paya sahiptir.

* AB’nin Türkiye’nin dış pazarındaki payı bazı yıllar %50’yi buluyor.

* Kıbrıs Rum kesimi, Kıbrıs olarak AB üyesidir ve her adımda bizi veto edebiliyor.

* AB’de bir ülkenin vetosu her şeyi tıkayabiliyor.

* Gümrük Birliğinden sonra (1996-2015) Türkiye yaklaşık 215 milyar Euro eksidedir.

* Avrupa Parlementosu kararları bağlayıcı değildir ama önemlidir. Yani 3 Ekim 2005’te başlatılan üyelik müzakerelerinin geçici olarak dondurulması kararı bağlayıcı olmamakla birlikte siyasi etkileri olacaktır. Bağlayıcı olan Başkanlar/Liderler toplantısında alınan/alınacak kararlardır.

* T.C. vatandaşı olupda yurt dışında yaşayan insanımız 7 milyon civarındadır. Bunun 5.6 milyonu AB üyesi ülkelerde (Almanya’da 3.2 milyon) kişi yaşıyor. AB’ndeki Türk sayısı 12 ülkenin nüfusundan daha fazladır.

* Başka bir not. Shangay Beşlisi politik savunma işbirliğidir, ekonomik işbirliği temeli yoktur.

Kim kimi nasıl dışlayabilir? O halde şark duygusallığına gerek yok, eyvallaha da… Onlar bizi dışlamak istese de. Boyun bükmeden akılla bunu becerebilmeliyiz. Rol yapmaya da gerek yok.

Bizi hiçbir zaman AB’ne almayacaklar. Şart da değildir.

Neden? Yukarıda ipuçlarını verdim. Artı, maya farklı. AB’ne üye tek bir Müslüman ülke yoktur. Hele Türkiye gibi üye olduğu takdirde, 10 sene sonra birinci büyük ülkesi olabilecek bir Türkiye’yi AB’nde kesinlikle istemezler. İşin Türk tarihi boyutuna girmedim bile.

Hani deniyor, diklenmeden dik durmaya çalışmalıyız, tam da öyle. Duygusallığa gerek. Önümüze bakalım.

 

Yavuz KOCA

AB OTP Uzmanı

27 Kasım 2016

[email protected]