Sevgili okurlar, bu yazıma kadar iktisadi öğretici şeyler yazdım, güncel iktisadi olayları nasıl okumamız gerektiği konusunda basit teorik bilgiler verdim.

Bundan sonra ise; iktisat teorilerinin pratikte yaşanan “ikaz-sarı alarm-kırmızı alarm-acil kaçış” durumlarını nasıl yorumlayabileceğini, yaşanan güncel durumlara uyarlayarak anlatmaya çalışacağım.

Bu yazım bir uyarıdır (ikaz) !

Dünyadaki bir çok ekonomik krizler benzerlikler gösterir.

Örneğin; 1998 Asya-Rusya(gelişmekte olan ülkeler) krizi, 2008 ABD (gelişmiş ülkeler) krizi temmuz aylarında alevlendi…

2015 yılından beri FED tarafından ötelenen faiz arttırımı, gelişmekte olan ekonomileri etkileyecek ve ekonomik türbülans yaratacak bir finansal durumdur.

Dolar fazlası olan ekonomilerden değiliz, cari açık yani dış ticaret açığı bizi direkt hedef ülke yapıyor.

2015 yılından beri ötelenen faiz arttırımı, 2017 yılında ABD’nin yeni başkanı Trump’ın Obama yerine geçmesiyle birlikte ilk artçılarını Dolar/TL hareketleriyle sene başından beri vermeye başladı.

Bu hareketler asıl depremin bir habercisidir…

Fed tarafından 2001 yılından beri dünyaya pompalanan “sıfır faiz-bol dolar” döneminin sonu, aynı zamanda bu durumdan faydalanan gelişmekte olan ülkelerin sonunun başlangıcıdır.

Önümüzdeki en az 10 yıl “sıfır faiz-bol dolar” döneminin biteceğini zaten herkes görüyor.

Global büyüme politikalarından, içe dönük büyümeye dayalı milli ekonomik politika modellerine doğru evriliyoruz.

Bir iktisatçı için serbest piyasa sisteminde ekonomik krizler kadar normal bir şey yoktur.

Ekonomik krizler, bozulan sitemin yerine geçecek sistemi oluşturmak amacıyla mecburi oluşur.

Her ekonomik kriz, yeni bir dönemin başlangıcı hem de yeni bir fırsattır.

Geçiş esnasında sermaye el değişimleri de birlikte yaşanır, kimisi batar, kimisi kazanır…

Geçmişte yani var olan sistemdeki yüksek kar eden sektörleri unutun, yeni bir model oluşana kadar oluşan finansal sistem krizi,eskileri eler, aynı zamanda yeni sektörlerin de önünü açar. 

Kısacası; kriz etkisiyle elenen elenir, kalan sağlar bizimdir.

Ekonomik şoklar, bu dönem geçişlerinde kaçınılmazdır.

Aynı depremler gibidir, sistem gerilir gerilir ve sonunda  kırılır…

Her ekonomik konjonktür dönemi -mutlaka bir krizle- neticelenir.

Değişim sancılı olur.

Şimdi benim asıl dikkat çekmek istediğim, ana kırılmanın tarihini Nostradamus gibi tahmin yürütüp 2017 temmuz ayına dikkat çekmek…

Nostradamus bir kahindi, ben iktisatçı gözüyle tarihsel veriler ve konjönktürel bakışla analiz ederek bu tahmini yürütüyorum.

Piyasacılar genellikle yanılmaktan pek kaçarlar, ondan piyasa hakkında hep yuvarlak konuşurlar…

Ben diğerleri gibi yuvarlak konuşmayacağım, riske girerek diyorum ki; kırılma bir gün olacak –objektif bakan her ekonomist bun konuda hemfikir- ama hangi tarih diye soracak olursanız, 2017 Temmuz ayından itibaren kaçınılmaz olan büyük depremin her an gelebileceği uyarısı yapıyorum.

Bizi takip eden insanların, gerek yatırım gerek harcamalarını buna göre yapmalarını,geleceğe buna göre bakmalarını tavsiye ediyorum.

Artık bol bulamaç dönemin bittiğini de bu vesile ile ilan ediyorum…