1100 küsür imza ile ortaya çıktılar. Kendilerine “BARIŞ İÇİN AKADEMİYENLER GRUBU” demişler. 15 Ocak 2016 itibarıyla 8110 kişi, dernek, girişim ve inisiyatif mensubunun bildirilerine imza attığını duyurdular. O rezil, aşağılık ve irin kusan metinden alıntı yapmayacağım. Cumhurbaşkanının dile getirdiği tepkiyi DEVLET/MİLLET EBED MÜDDET telakkisinde kıymetli buluyorum. Türklüğün bekası davasında pek çok mühim hatanın müsebbibi konumunda bulunmasına rağmen, Recep Tayyip Erdoğan’ın bu sözde AYDIN İHANETİ karşısında susmaması önemlidir.

Şimdi bu ALÇAK hamlenin, bizce kodları pek malumdur. Akıl ve hamlesinde KÖPEKLİK iştiyakıyla salya bulaştıran SOYSUZLARIN, MAL BULMUŞ MAĞRİBİ gibi dört elle işi sahiplenilmesi tuhaf değildir. PAÇAVRA BİLDİRİ âşıkları kimler mesela: Barış B.Oku, Disk Basın İş, Halkların Demokratik Kongresi Gençlik Meclisi, İstanbul Tabip Odası, Türk Tabipleri Birliği, Mezopotamya Hemşireler Girişimi,  Özgürlükçü Hukukçular Derneği, Lambda İstanbul Lgbti Dayanışma Derneği.

Oyuncu / Yönetmen Abdullah Uysal. Yazar / Adil Okay. Siyaset Bilimci / Ahmet Özkan, Sinemacı / Ahu Öztürk. Sinemacı / Emre Yeksan. Sinemacı / Ezgi Nalçacı. Sinemacı / Meryem Yavuz. Sinemacı / Necati Sönmez. Sanatçı / Tufan Afşar. Sanatçı / Ülgen Semerci. Sanatçı / Zeynep Tanbay. Gazeteci / Alev Er. Gazeteci / Aydın Üstünel. Profesör / Erdal Yavuz. Profesör / Katharina Brizic. Profesör / Türkan Sancar. Profesör / Faruk Birtek. Tarihçi / Mark R Baker. Akedemisyen / Süreyya Çakır.  Noam Chomsky. Catherine Lutz. Saba Mahmood. Bildiriyi Kürtçe okuyan  Dr. Yıldız Önen.

Bildiriyi imzalayanların tıynetlerine baktığınızda solcu, hümanist, feminist, ermeni ve kürt sevici takılanlar ve eşcinseller karşınıza çıkıyor. Bunda şaşırılacak bir durum yoktur. Boğaziçi Üniv. Ermeni sempozyumu girişiminde aynı taife karşımızdaydı… Ermenilerden özür dileyen, Anayasa’dan Türklük maddesi atılsın diyenlerde aynı yaratıklar, aynı pigmentler değil miydi? Elbette bu imza şöleni(!) ardında Kürtçü hareketin olduğu aşikâr... Biliyoruz ki maalesef, Anadolu coğrafyasında belli istiapta hain haznesi barındırıyoruz. 150 bin küsür akademisyen içinde imzacı namertlerin oranı mevzuya dahi değmez.  Fakat meselenin hassas yönleri, belli bölge ve şehirlerimizde sürdürülen sıcak çatışma ikliminde HIYANET tefrikasının yine kelle göstermesi asap bozucudur. Bazı yabancı isimler dikkatinizi çekmiştir; hedeflenen şey, provokatif hamlenin uluslararası zemine çekilme teşebbüsüdür.

Adamlar Türk’ü sevmiyorlar, devlete düşmanlar. Fırsat gördükleri noktada da çığırtkanlığa başlamaktalar. Bu işte Ak Parti iktidarının vebali vardır. Türk ve Türklük gerçeğini o kadar çok örselediler ki şimdi icraatlarının katma değerini bu abuk sabuk tipler hasrediyorlar. Düşünceme göre bu ZAVALLI enikleri fazlaca lafzımıza dolayarak meselenin çarpan etkisini büyütmüş oluruz. Ürümeleri cılızdır ve salyaları etrafa saçılmakla beraber KARANTİNA altına alınmaları icap eder. KUDUZLUK evresi çoktan son aşamaya geçmiş ve fakat iktidar sahipleri meseleyi teşhis etme iradesi gösterememişti. Türk Mukavemet ve ismetini dalamaya çalışan farklı kan, tip, düşünce ve pozisyondaki KUDUZLARI abartmayalım, lakin ciddiye de alalım.

Ciddiye almak demek eylem (DALAMA) ve söylem (ÜRÜME) kabiliyetlerini asgarinin de asgarisine indirmekle olur. Bu İMZACI ENİKLERİ salyalanmasına sebep teşkil eden diğer KUDURMUŞ KÖPEKLER elbette İTLAF OLMALIDIR.

KUDUZ ile mücadelede fazla feverana hacet yok. Devlet meseleye şefkatli elleriyle nüfuz etsin yeter. Tavsiyemiz şu ki SALGININ neşet ettiği alanı STERİL hale getirmeden KUDUZLA MÜCADELE akim kalır.

Malum coğrafyamızda kahramanca mücadele eden METE HAN ordusunun yiğitleri ve Polis teşkilatımızın mensupları bu ürümeler sebebiyle hiç canlarını sıkmasınlar. İktidarın trene bakma evresi geçmişe benziyor, AÇILIM STRİPTİZLİĞİ başlarını döndürse de millet ayar verdiğinden sebep mevzuya gereken ihtimamı göstermek zorundalardır. Türk asker ve polisinin ardında da koca Türk Milleti vardır.   

Esen kalın.