Bu makaleler çoğunlukla siz okuyucularımızın hissiyatına tercümanlık şeklinde yazılmıştır.

Bu hissiyatların tercümanlığı beni birçok iftira ve yaftalanmanın sonunda "Bahçeli Hain'i" yapmıştır. Bunun sonucunda ise bizzat Bahçeli'nin isteği ile paralelcilik iftirası ile vatanımızdan edilmişiz.

Biz ülkücüler için her şeyin önünde, ülkücülerimizin vazgeçilmez tacı olan vatan ve vatanı vatan yapan millet, milleti yaşatıp yüceltecek devlet bekası fikridir.

Parti, dernek vb. tümü bu ülkülere hizmet ettiğinde uygun araçlarımız olurlar. Ağır bedeller ve emekler ile kurulup bugüne getirilmiş olan MHP ve yan kuruluşları, elimizden alınmaları bir yana, bizi yok sayacak şekle geldikten sonra, işgalciler tarafından buralardan kovulduğumuz da aşikârdır.

Bizler her şeye rağmen her seçimde çekincelerimizi bir kenara koyup, aman "üç hilal mahzun kalmasın" duygusallığında ülkülerimizi kemiren MHP'yi içten içe ruhsuzlaştıran bu canavar ruhu beslemeye, büyütmeye devam etmişiz.

Geldiğimiz noktada büyük fikir hareketlerinin bir partiye mal edilmesinin korkunç yanlışlıklara vesile olması yanında, bizzat o fikrin mensuplarının iktidara gelmesine engel olduğuna artık inananlardanım.

Bütün ülkenin ve bütün siyasi partilerin yol haritası olması gereken bu ulvi ülküler, küçük siyasetlerin sermayesi oldukça zararın davaya geldiğini görmezlikten gelmek iyi niyetli bir yaklaşım değildir.

Fikrin menzile varması sancısını taşıyan insan önce taassup zincirlerini kırmalıdır.

Sipariş vermek için aşağıdaki resmi tıklayınız...

İsmail Türk 

**************

Kitaba ulaşmak için  Hoşgörü Yayınları  Hobyar Mah. Cemal Nadir Sok. 16/83 Eminönü /İstanbul

Tel: 0212 520 03 33

Ülkülü yaşamak

Rahmetli Galip Erdem ağabeyimiz ülkücülüğü ve ülkücüleri en iyi tarif eden büyüklerimizden biriydi... Bir diğeri de genç yaşında kaybettiğimiz Dündar Taşer ağabeyimizdi.

Onlardan öğrendiğimiz ülkücülük; hayata karşı Türk’ün fıtratına uygun davranış geliştirmektir... Türk’ü bir diğer milletten farklı kılan özellikleri muhafaza ederek, Türk’ün hayatın içinde karşılaştığı sıkıntılar karşısında aldığı tavır ve duruşa uygun davranmaktır.

Bu yüzden yukarıdaki tamına uymayan, ülkü ve ülkücülüğü, ülkücü kisveye bürünen kişilerin yönetmesini kabullenemiyor, devamlı eleştiriyorum...

Bugün ülkücülerin Türk kültürünü ne kadar, ne şekilde yaşadıklarına ya da yaşattıklarına bir göz atalım istiyorum...

Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar, göç ettikleri memleketlerini, akrabalarını, örf ve âdetlerini, yemek ve folklorlarını unutturmamak, gelecek nesillere aktarmak için dernekler kurarlar. Bu derneklerin ilk kuruluş amaçları budur. Derneklere girdiğinizde o yörenin halısı, kilimi, iç ve dış mimarilerini görebilirsiniz. Karadenizlilerin peştamalı, Sivaslıların kilimi çok belirgin simgelerden olmuştur.

Soru şu; Herkes kendi bölgesindeki ocakları gözünü yumarak hayal etsin... Bahsettiğim özelliklere ya da endişelere sahip kaç ocağımız var?

Kaç ülkücü halk oyunlarımızı bilir? Kaç tane at binebilen ülkücü var? Kaç tane cirit ve okçuluk sporu ile ilgilenen ocaklarımız var? Kendinizi çok yormayın, aradığınız cevap benim gibi sizin de moralinizi bozacaktır.

Ama birçok ülkücü popüler kültürü en az herkes kadar bilmez mi?

Ressam ülkücüler nerededir? Arkeoloji tarihi bilen kaç ülkücü vardır? Arkeoloji tarihi ile ilgili kitap yazan Türk milliyetçisi var mı? Bunları bilmeyince, şu an Kırgızistan sınırları içindeki, 11.yüzyılda Karahallıların başşehrinde bulunan, su ve kanalizasyon isale hatlarının özel çamurdan yapılma borularla döşenip yapıldığı ve günümüze kadar kaldığı bilinmez.

18. Yüzyılda meydanlarını bok götüren Paris’i medeniyetin simgesi zannederiz.

Belki de dedelerimizi bilmediğimiz için onları anmaktan utanırız. Allah rızası için, ne olur kendimizle ve gerçeklerimizle yüzleşelim artık.

Her eleştiriyi bir ötekileştirme, düşmanlaştırma argümanı haline getirmek, ne harekete ne insanlığa bir fayda getirecektir. Ülkücülük bir yaşam tarzı, bir medeniyetin yeniden ihya ve inşa mücadelesidir. Bu ufku verecek yer ise Ülkü Ocakları olmalıdır.

Bunları yapan, yaptıran ocak başkanları gerçek birer kahramandır. Kavga fikirle verilirse bir mânâsı olur. Yoksa bu şuur ve inançtan uzak yapılan kavgalar, ne adına yapılırsa yapılsın bir anlam taşımaz.

Kaynak: Yeniçağ Gazetesi - İsmail TÜRK - 19.03.2013

Editör: TE Bilişim