MHP Genel Başkan Yardımcısı İlyas Topsakal, Türkiye'nin politika hedeflerinin ve stratejilerinin Türklük bilincine yönelik artan bir hız ve ivme kazandığını ifade etti. Büyük Türkiye ideali, genişleyen stratejik Türk coğrafyasının tarih ve kültür mirasıyla birlikte, millet ve tarih bilinciyle donatılmış, kapsamlı politikalarla daha da derinleşecek ve genişleyecektir.

İlyas Topsakal, Türkiye ile Özbekistan arasında Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansının Özbekistan'daki faaliyetlerine ilişkin anlaşmanın onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun teklifi üzerine konuştu. Bu anlaşmaların, suçla mücadele, kolluk eğitimi, askeri iş birliği, savunma sanayii, hükümlü nakli ve göçmen işçilerin haklarının korunması gibi alanlarda iş birliğini içerdiğini ve Türk Devletleri Teşkilatı ile Türkiye ve Özbekistan arasındaki kardeşlik bağlarını güçlendireceğini belirtti.

Topsakal, yaklaşık otuz yıl süren ikili ilişkiler ve kardeşlik bağlarının, hukuki metinlerin eksikliği nedeniyle problemlere yol açtığını, ancak bu anlaşmaların umarım bu problemleri azaltacağını ve Türkiye'deki veya Özbekistan'daki kardeşlerimize rahatlama sağlayacağını ifade etti. Bu konuda hem Meclisi hem de Hükümeti tebrik ettiğini söyledi.

Türkiye'nin dünya düzenindeki rolü ve geleceği üzerine konuşan Topsakal, devletlerin temel amacının milletin geleceğini, güvenliğini, huzurunu ve refahını sağlamak olduğunu vurguladı. Türk devletinin, günümüz dünya düzeninin riskleri ve fırsatlarını Türk milleti lehine değerlendirmekle sorumlu olduğunu ve Ziya Gökalp'in vurguladığı gibi, mefkûresiz devletlerin her an bir kıyameti beklediğini, ancak mefkûreye sahip devletlerin ölümsüz olduğunu belirtti.

CHP'den tepki çeken DEM Parti hamlesi CHP'den tepki çeken DEM Parti hamlesi

Türkiye'nin büyük stratejisinin, Türk kuşağının merkezinde olmak ve Türk coğrafyalarını ve yakın çevresini rıza ile birleştirmek olduğunu ifade eden Topsakal, liberalizmin artık makul bir düşünce sistemi olmadığını ve uluslararası siyasetin anarşik yapısından kaynaklanan tehditlerle mücadeleye cevap veremediğini belirtti. Dünya genelinde milliyetçilik ve kültürel unsurların yükselişiyle, milliyetçilik ve realist politikaların eş güdüm halinde var olacağı bir dünya tablosunun bilimsel literatürde yer aldığını söyledi.

Türkiye'nin, 21'inci yüzyılda Türk kuşağının merkezindeki konumuyla kardeş, akraba ve komşu ülkelere her alanda yardım etmeyi ve kendi geleceklerine saygı duyarak, rıza çerçevesinde birikimlerini paylaşmayı hedeflediğini belirtti. Türk topluluk ve devletlerini kendi halkası, tarihsel idare biçimi, sosyokültürel gelişimi ve ekonomik duruşuyla kabul etmeye ve gelecek yüzyılda bölgesel etkin bir güç olacak büyük Türkiye'nin çevresindeki kardeşlik ve rıza üzerine dayanan ilişki hatlarını oluşturmaya ve yeniden yorumlamaya ihtiyaç duyduğunu ifade etti.

Türk kuşağının üç ana halkasının varlığını ve her birinin kendi içinde bilimsel olarak sosyolojik, psikolojik ve idare tarzı sonucu oluşan toplumsal yapıyla sınırlandırılması gerektiğini belirtti. Oğuz Türkleri, Kafkas Türkleri, İran, Irak, Suriye Türkleri gibi toplulukların aynı sosyolojik ve psikolojik davranış biçimine sahip olduğunu ve son iki yüzyılda Avrupa'dan gelen milletleşme, uluslaşma akımını aynı merkezde karşıladıklarını söyledi.

Türk kuşağının ikinci halkasının Kafkasya'nın kuzeyinden başlayarak Türkistan coğrafyasını kapsayan Kıpçak boyları ve devletleri olduğunu, bu toplulukların sosyokültürel hayat ve gelenekleriyle hemen hemen aynı referanslara sahip olduğunu belirtti. Türk kuşağının üçüncü ve son halkasının Kuzey Afrika'daki Osmanlı hinterlandında bulunan ülkelerle başlayan ve Rusya, Çin, Pakistan, Hindistan'la devam eden bir alanı kapsadığını ifade etti.

Türk dünyası ve sosyokültürel değerlerinin siyasal bir stratejiyi de içinde barındırabilecek bilimsel çalışmalara konu olması gerektiğini ve Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türk dünyasına alternatifler sunduklarını, yeni dünya şekillenirken güçlü, huzurlu ve güvenli bir geleceğin yollarını aradıklarını söyledi. Türkiye'nin, Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan gibi bağımsız Türk Cumhuriyetleriyle birlikte, diğer özerk veya sadece topluluk olan Türk varlığına, insan hakları ve evrensel hukukun sağladığı alanları açma hususunda yardım edilirken ekonomik ve sosyal planda rızayla paylaşımı önerdiğini belirtti.

Dünyadaki değişen dengelere birlikte katılımı esas alarak hazırlanan stratejinin temeline tarihi, kültürü, bilimi ve kardeşlik bağlarını koyarak kalıcı ve kapsayıcı bir yol haritasının çizilmesini hedeflediklerini ifade etti.

Kaynak: Haber Merkezi