Milletvekilleri mazbatalarını alarak TBMM’ne ilk adımlarını attılar.

Her ne kadar henüz yemin ederek çalışmalara başlanılmadıysa da arka planda koalisyon çalışmaları devam ediyor.

Cumhurbaşkanı bu konuda ön aldı. Aslında ne böyle bir teamül ne de böyle bir yetki vardı ama olsun şimdiye kadar kim kime ne diyebildi ki? Aslında tekil ilginç olmamakla birlikte duble ilginç olan Sayın Baykal’ın işe göbekten dalışıdır.

Neyse biz konumuza dönelim.

Şimdi olmasa da çok yakın gelecekte ister Türkiye’deki alt aklın ister ise globalizasyon döngüsünde üst aklın HDP için nasıl bir rol biçtiğini gördüğümüzde demişti diyeceksiniz.

Muhtemelen bir AKP-CHP koalisyonu planlanıyor. AKP hiçbir dayatmayı kabul etmeyecek, oldu oldu, olmadı, erken seçim… Kim bilir belki de bu yıl bitmeden…

Şimdi MHP dışındaki partileri birer cümleyle özetledikten sonra MHP’yi bekleyen tehlikenin ne olduğuna değinelim.

HDP alabileceği maksimum oyu aldı, durumdan fazlasıyla memnun…

Vatan Partisi dipteydi iyice dibe vurdu, bu arada geçmişte yediği kurşunu unutarak orada yer alan gazilere, askerlere ve bir kısım eskilere yazık (!) oldu, o kadar…

Saadet-Birlik ittifakı kendileri açısından hayal kırıklığı yaratsa da gerçeği görmüş oldular...

CHP, merhum Atilla İlhan’ın “dünyada bütün komünistler millidir, Türkiye’dekiler hariç” sözünü teyit için HDP’ye koştular, kendi tercihleri ne yapalım.

AKP’yi de kutlamak (!) gerekir, vallahi de billahi de başka bir parti olsaydı bu kadar açmazın içinde bırakın ezilmeyi seçim meydanlarına çıkamazdı, adamlar yüzde kırkı aştı…

Evet MHP…

Habererk’te 30 Mayıs’ta yayınlanan “Seçimler Bitti mi?” başlıklı yazımda, özellikle son on günde bir şeylerin değişmeye başladığını gördüm, yazdım ve uyardım.

Maalesef haklı çıktım. Keşke!

Özellikle Sayın Genel Başkanın ilk günkü kırmızı çizgilerinin birilerince koalisyon için ket görülmesi sonrası MHP’yi bekleyen en büyük tehlike içine, kendi içinden veya dışarıdan el atılmasıdır. Buna zemin hazırlanmamalıdır. İlk işaret fişekleri görülmeye başladı.

İkinci tehlike yapılacak erken seçimlerde ki erken seçim mutlaktır, MHP’nin Allah korusun şimdikinden daha iyi bir sonuç alamaması için tuzaklar kurulmasıdır. Öyle olduğu takdirde bir daha ne bizim anladığımız manada bir Türkiye ve ne de bizim bildiğimiz bir seçim olur. Neden mi? O kadar çok yumuşak karnımız oldu ki, maazallah…

Üçüncü tehlike iç yargılamaların teşkilatlarda oluşturacağı moral bozukluğudur. Kim çalıştı kim çalışmadı, kim çile çekti kim mış gibi yaptı, kim önce partim dedi kim ben yoksam yok olsun dedi ve daha birçok soyut/somut senaryoların arka mahfillerde dillendirilmesi…

Dördüncü tehlike koalisyon hükümeti kurulamayışının faturasının AKP kontrollü güçlü medya desteği ve ekonomik açmazların kullanılacağı algı yönetimiyle MHP’ye kesilmesidir.

Beşinci tehlike, ülkücünün yüreğine dokunamayanların milletin yüreğine dokunamayacağı ve milletin teveccühüne mazhar olamayacağı bilinmesine karşın bazılarının bir şekilde aradan sıyrılıp ön almasıdır. Sonrada ön almakla yetinmeyip “seçimlerde adayın etkisi İstanbul’da bile 1000 oyu geçmez, biz aşiret devleti miyiz ” teranesini dillendirebilecek olmasıdır. Bu maddenin sosyolojik ve psikolojik açılıma ihtiyacı var. Yoksa kolay anlaşılmaz ve birileri niyet okuyuculuğuna soyunur…

Herkesin bir hesabı Cenabı-ı Allah’ın da bir hesabı var. Amenna…

Türkiye’nin ve Türk Milletinin atisi için birliğimizi korumak zorundayız.

Başkaca gidecek bir kapımızın olmadığını ve olamayacağını unutmamak zorundayız.

Birikimi, emeği, çilesi ve çabası olmayanlara kızıp yorgan yakılamayacağını her daim hatırlamak zorundayız.

Ve MHP’yi bekleyen tehlikeleri el birliği ile yenmek zorundayız.

Sağlık saadet ve başarı dileklerimle…