Soğuk savaş dönemlerinde siyasi konjonktür gereği güçlendirilen vatanı ve milleti koruma refleksi,varsayılan tehditler ortadan kalkınca mevki,makam ve egolarını koruma refleksine dönüşmüştür.Siyasetlerini bu temeller üzerinden yapılandıranların iç siyasete dönük husumet,hamaset ve nefret söylemini önplana çıkardıklarına tanıklık etmekteyiz.

Mevkisini,makamını ve egosunu koruma refleksi ile sağa-sola saldıran siyasetçi profili düşünen,üreten ve anlatan fikir sahiplerini itibarsızlaştırıp,çevresinde ve mevcut siyasi yapıda yeralmasını önlemektedir.Dolayısı ile siyasal yapının merkezinde kümelenenler,geleceği öngöremeyen,planlayamayan,kendi iç dinamikleri ile kavga eden,ülke ve dünya gerçeklerinden habersiz,sadece güçlü görünmeye çalışan bir imaj çizmektedirler.Sürekli yüksek sesle bağırıp çağıran,çoğu zaman ne söylediği anlaşılamayan etrafını ve siyasi rakiplerini sürekli tehdit eden,ihanetle suçlayan,sosyal yaşamda inanılırlık ve güvenilirliklerini kaybetmiş durumda gözükmektedirler.

Muhalif siyasetin içine düştüğü bu durum,yorgun ve yoksul seçmen kitlesini karamsarlığa itmekte,gelecek ile ilgili bir umut bir çıkış yolu sunamamaktadır.Dolayısı ile “Kaos çıkar,ülke batar”karamsarlığında hareket eden seçmen,mevcut siyasal iktidara evet demek zorunda bırakılmaktadır.

Muhalif siyasetin ülkemizde umut haline gelmesi,kalabalıklarda karşılık bulması,dolayısı ile iktidar olabilmesi aşağıda sıralayacağımız mevcut problemlere “makul ve anlaşılabilir”çözüm yolları gösterebilmesi ile mümkün olacağını düşünmekteyiz.

(1)Uzun zamandır uluslar arası siyasal ve ekenomik konjonktür’ün değişmekte olduğu gözlemlenmektedir.Yeni oluşan kontonktür,planlanan büyüme oranlarını aşağı çekecek gibi gözükmektedir.Ülkemizde iktidar tarafından öngörülen büyüme hızının %6 olarak planlandığı açıklanmıştır.Oysa piyasa tahminleri söylenen ve öngörülenin çok çok altında %2 gibi seyredeceği ekonomik verilerden anlaşılmaktadır.Büyüme oranlarının korunması serbest piyasa şartları ile mümkün gözükmektedir.Ekonomide gelişen durum,piyasalara sert müdahaleler yapılmasını gerektirmektedir.Bu durum piyasalarda gerçek ve aşılması çok güç krizlere neden olabilir kanaatindeyiz.Muhalefetin önümüzdeki ay ve yıllarda çıkabilecek böylesi krizleri önleyebilecek bir ekonomik model veya paket ile seçmenin karşısına çıkmalı ve muhalif siyasetin ekonomik konunun altını kalın çizgilerle çizmesi gerektiğini düşünüyoruz.

(2)Dış politika.Ya “Yurtta sulh,cihanda sulh”deyip, soğuk savaş dönem politikası sürdüreceğiz veya bu coğrafyada olup biten her şeye dahlim olacak ve söz sahibi olacağım”diyecek ve bu doğrultuda Ortadoğu politikası oluşturup geliştirmesinin zorunlu  olduğunu düşünüyoruz.Ortadoğu politikasının nedenleri,niçinleri ve nasıl olması gerektiği konusunda çalışmalara yapan ciddi akademisyenlerin olduğunu biliyor ve takip ediyoruz.Muhalif siyasetin bu akademisyenlere siyaset sahasında yer açması ve bunlardan bilimsel anlamda faydalanması gerektiği fikrindeyiz, yada gelecekte güçlü ve kalkınmış Türkiye ile Ortadoğuda “bizde varız”demenin başka bir yolunu ortaya koymak,bu yolu ve yöntemi seçmene anlatmanın gerekliliğine inanıyoruz.

(3)Kürt meselesi ve terör.

Ülkemiz uzun yıllardır terör konusunda ciddi yaralar almaktadır.İnsan kaybının dışında ciddi ekonomik bedelleride ödemeye devam ediyoruz.Ülkemizde kangren haline gelmiş bu yarayı bir şekilde kesip atmaz isek ,hepimizi çürütüp irin ve kan deryasında boğacak gibi gözükmektedir.

Muhalif siyasetin kürt meselesini sosyolojik kurallar çerçevesinde ele alıp,ciddi ,anlaşılabilir,uygulanabilir plan ve projeler üretmesi gerekmektedir.Kürt meselesi sadece iktidarda bulunan siyasilerin çözmesi gereken bir mesele değildir.Kürt veya terör meselesini milli mesele haline getiremez isek;bu konuda takınacağımız tutum ve tavırlarımızdan terör nemalanacak,güçlenecek,ortalığı kan gölüne çevirmeye devam edecektir!Büyük devlet adamı Alparslan Türkeş in “Onlar nekadar kürt ise bizde okadar kürdüz,onlar nekadar Türk ise bizde okadar Türküz”fikri eksen yapılarak özerklik,federasyon dahil hertürlü fikri ortaya koyup konuşmalıyız!Bu ülkenin gencecik fidanlarının dağda bayırda yokolmasını daha fazla izlememeliyiz.

“Bin yıllık kardeşiz,akrabayız,kürt sorunu yok,pkk sorunu var gibi boş lafları bırakıp konuyu neye mal olursa olsun mantığı ile çözmek mecburiyetinde olduğumuzu düşünüyoruz.Siyasi muhalefetin Anadoluda beylikler arasındaki kardeş kavgasını bitirince cihan devleti olduğumuzu,Osmanlı İmparatorluğunu kurduğunu bilmesini isteriz.

Sosyal hukuk devleti ilkelerinden asla taviz vermeden herkese heryerde hukuk prensibi ile adaletli,şefkatli devlet anlayışını seçim bildirgelerine koymaları dileği ile herkesin Cumhuriyet Bayramını kutlarım.

Hüseyin ÖZCİHAN