Odgurmuş: Ne olacak bu CHP’nin hali. Ne iktidara gelebiliyor, ne iktidarı devirebiliyor. Yani kısaca belirtmek gerekirse; “Olmuyor...  Olmuyor.   Yıllardan beri uğraşıyoruz olmuyor.. Hangi yolu denediysek alt edemedik” diyorlar efendim.

Üstadım siz bu konuda neler söyleyeceksiniz. Şu CHP’lilere biraz taktik verseniz... Biliyoruz sizin bu konularda çoook engin tecrübeleriniz var.

Muhteşem Üstad: Şimdi bu meseleler sizin metotlarınızla halledilmez. Şunu yaptı, bunu yaptı diye adamları yıpratamazsınız, binaenaleyh meseleleri çoook geniş bir şekilde ele almak lazımdır. Geniş bir şekilde bakmazsanız, dar bir şekilde bakarsınız ki bir şey ya vardır ya da yoktur. Dar bakınca da yok sayılır. Belli ki halk bu adamları geniş tutuyor. O zaman ona göre hareket etmek çok geniş bakmak lazımdır..

Odgurmuş: Ama üstadım, “bu halk dediğin bir sürüden ibarettir” diyorlar. ” Rüzgâr nereden eserse o tarafa yönelir İki paket yardım alıyor ve aklı çeliniyor. Karaoğlan efsanesine de böyle kapılmadı mı? Halk dediğiniz  “sürü-koyun” değil mi?” Diyorlar..

Muhteşem Üstad: Halk elbette öyledir, fakat bu halka fazla güvenmemek lazım. Bak benden öncekilerden bir tanesi için evlatlarını kurban etmeye hazır onlarca taraftar-halk vardı, onun idamında hiçbir ses çıkmadı.

Odgurmuş: Ama efendim, bu Halk partililer halka güvenmeyeceklerde kime güvenecekler.

Muhteşem Üstad: Evladım,  halka elbette güvenmeyeceksin, kendine güveneceksin, kendinde güç kuvvet göreceksin. Bak! Ben kaç kere gittim geldim ama görüyorsun kendi gücümle bunca sene ayakta kaldım.

Odgurmuş: Efendim bunlar “ “Basın” olarak kendimize güveniyoruz, mücadelemizi yapıyoruz. Olmadık işleri olmuş gibi, batmamış gemileri batmış gibi, bitmemiş inşaatları bitmiş gibi, çalınmamış paraları çalınmış gibi, çalınmış paraları çalınmamış gibi, gelmemiş adamları gelmiş gibi, tüyü bitmemiş yetimi, tüyü bitmiş gibi göstererek hareket ediyor medya görevimizi yapıyoruz” diyorlar.

Muhteşem Üstad: Yetmez efendim, yetmez...

Odgurmuş: “Ülke parçalandı,  5 cumhuriyete ayrıldı, her bir değerimiz bilmem kaça satıldı dedik. Askerde moral kalmadı savaş kabiliyetini yitirdi dedik, Başkanın hâkimleri, savcıları, valileri dedik. Bir kişi yanlış yaptı tüm sınıfı hırsız tuttuk sıra dayağından geçirdik” diyorlar. Daha ne yapsınlar.

Muhteşem Üstad: Yetmez evladım yetmez, bu iş böyle olmaz. “Her demokraside biraz anarşi vardır”.

Odgurmuş: Efendim nasıl olacak, uzaydan muhalif mi getirecekler.. Yoksa mezardan İnönü'yü mü çıkaracaklar.  Gerekirse onu da yaparlar.  “Yeter ki bunlar gitsin. Yerine de kim gelirse gelsin.” Enver'in adı gitmesinde Edirne Bulgar’ a kalsın”. Diyorlar.

Ama efendim... Sabahtan beri bu CHP ve yanlı basının yaptıklarını, ettiklerini sıralıyorum. Daha ne yapsın bu zavallılar.

Muhteşem Üstad: Evladım, fevkalade kritik günlerden geçiyoruz.  Ülkede bir var mı? Var, İki var mı? var E peki üç var mı? Var tabi,  kim belli. Peki, başka bir iki ve üç numaralar-rakamları yok mu? Onlar üzerinde durdunuz mu? Onlarla ilgili haber, program yaptınız mı? Yetmez evladım yetmezzz.. Hatta başörtüsü ile okumak isteyenler Suudi Arabistan’a vs gitsinler. Bak bunu dikkate alın. “Binaenaleyh”  ben “fevkalade” çağdaş bir insanım.

Odgurmuş: Efendim bu konulara değinmişler, “ilk iki rakamı arasında problemler olduğunu, birin ikiye üstünlüğünü, ikinin de bire üstünlüğünü vurgulamışlar, rekabetlerini söylemişler. Yazmışlar”. Ama o da etkili olmamış. Daha ne yapsınlar. Siz ne tavsiye edersiniz. Kemmm. Kümm.. himmm..

Muhteşem Üstad: Ne kem küm ediyorsun, söyle ne söyleyeceksen.

Odgurmuş: Üstadım, diyorlar ki: “Hani şu bizim “laiklik” meselemiz vardı ya,  her icraatta, her başımız sıkıştığında  başvururduk  "laiklik elden gidiyor"  derdik  ya”.. Diyorlar.

Muhteşem Üstad: -Eeeeee.

Odgurmuş: Eeee si bu,  “laiklik” konusu çok etkiliydi.  “Laiklik elden gidiyor” deyince akan sular durur, fırtınalar diner, ağlayan çocuklar susar, piyasaya zam sağanağı başlar, zinde güçler dikkat kesilir, bürokrasi teyakkuza geçer.  Her meselede ve her yerde kullanırdık. Her eczanede satılmaz ama her derde deva ve çok geçer akçeydi” diyorlar.

Muhteşem Üstad: Ne demek istiyorsun?.

Odgurmuş: Efendim benim demem değil, onların demelerine göre “ şu “laiklik” konusunu yeniden gündeme getirsek olmaz mı?. Her durumda, her devirde geri tepmeden işimize yarıyordu”. Diyorlar.

“Bizden önce bu “laiklik” konusunu dile getirenler bu günleri düşünerek hareket etmişler... Eee  o zaman biz neden duruyoruz. Yarından itibaren başlayalım "laiklik elden gidiyor, halifelik geliyor, uygulamalar başladı bile. Bunlar yarın başımıza bir de padişah getirirler" vs. vs. diyerek “balonları patlatalım. Bunda da başarıya ulaşamazsak geriye ne kalıyor ki.” Diyorlar.

Muhteşem Üstad: Geriye bir şey kaldı yapacağınız.

Evladım “demokrasilerde çare tükenmez,  yollar da yürümekle aşınmaz”, “barajlarda su vardı da biz mi içtik”  gibi “her demokraside biraz anarşi vardır” diye bu veciz sözleri ben söyledim ama baktınız ki olmuyor, siz Önce başınızdakileri değiştirin, sonrada kendi başınızı değiştirin. Ya saç ektirin keliniz görünmesin, Ya da keli olmayan daha sevimli başlar bulun kendinize vesselam.

Bak yine söylüyorum “demokrasilerde çare tükenmez”. Yeter ki sen ara.

Sözün Özü:

Yukardaki sözler;  “Az gelişmiş aydınlar Cenneti olan, ama halka Cehennem hayatı revâ görülen bir Orta-Doğu ülkesi()” ne  âit repliklerdir.  Kimse yanılmamalı ve bu ülkeyi  aslâ Türkiye zannetmemelidir! Binaenaleyh(!)..