Oğuz Kağan’dan beri var olan ve dünya döndükçe de aleme nizam verme amacında ilerleyecek olan Milliyetçi Ülkücü Hareket’in  siyasi arenadaki izdüşümü Milliyetçi Hareket PartimiZ, 1 Kasım seçim hezimetinin ardından , “değişim” ruhuyla, “değişim” çabasıyla , “değişim” isteğiyle çalkalanıyor.

Nedir değişim ?

Bir kuru gürültü müdür ?

Yoksa Milliyetçi Ülkücü Hareket’i iktidara taşıyacak sürecin ilk ve en önemli adımı mıdır ?

Neden değişim olmalıdır ? Ya da neden olmamalıdır ?

Milliyetçi Ülkücü Hareket’e gönül veren tekmil ülkücülerin bu soruları önce kendi vicdanlarına sormaları gerekmektedir.

Evet sormalıdırlar.

Sormalıdırlar ve her türlü şahsi menfaatten arınmış , kalpten gelen cevaplarla kendi doğrularının, Hareket’in menfaatine olacak  gelişmelerin peşinden koşmalıdırlar.

Kendimize sormamız gereken sorular çok basit ve cevapları da tek cümleyle verilebilecek netliktedir :

MHP milletin bizatihi kendisine inebilmiş midir ? Her kapı çalınmış, her el sıkılmış, her dert dinlenmiş midir ?

MHP vekilleri aldıkları vekaletin karşılığını yeterince, -seçmeni tatmin edecek biçimde- verebilmişler midir ?

MHP Genel Merkezi, en yaşlısından en gencine, en tecrübelisinden en tecrübesizine, en bilgilisinden en eğitime muhtaç olanına kadar bu kutlu davaya gönül vermiş bütün ülkücüleri önemsemiş, fikirlerine değer vermiş ve onları dinlemiş midir ?

MHP, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde vatandaşın kendilerini oraya gönderme sebeplerine dayanan bir politika izlemiş, mevcut iktidarı zora sokacak , kamuoyunu aydınlatacak, niyetleri yokken hükümeti yapmak zorunda bırakacak hamleler yapmış mıdır ?

MHP yönetimi, okuma ve okunma oranlarının maalesef yerlerde süründüğü bu ülkede, vatandaşın, partililerin ve dahi kendi seçmenlerinin onlardan beklediği açıklamaları, konuşmaları, hitapları ekseriyetle hangi yöntemle yapmıştır ?

MHP mevcut hükümete ve politikalarına bu kadar uzak bir çizgideyken neden kamuoyunda ona “AKP nin payandası” yakıştırması yapılabilmiş, parti yönetimi bu algıya dair yeterince açıklama yapabilmiş midir ?

MHP yönetimi çalışmaları, konuşmaları ve duruşları kamuoyunda beğeni toplayan, partiye katkı sağlayan vekillerini öne çıkarıp desteklemiş midir, yoksa onları ihraç ederek, vekil adayı göstermeyerek ödüllendirmiş (!) midir ?

Ülkedeki siyasi konjönktörün tam da MHP çizgisindeki bir partiye yarayacağı ortamda (Açılım, Dolmabahçe görüşmesi, operasyon izni verilmemesi vb) MHP , milletin güvenini ve desteğini kazanıp meclise çok sayıda vekil sokabilmiş midir ?

Bu soruların hiçbirinin cevabını ben vermeyeceğim. Kendisini milliyetçi ülkücü olarak tanımlayan 7 den 77 ye herkes vicdani sınırlardan sapmadan kendi cevaplarını versin.

Size nacizane tavsiyem sağ elinizi sol göğsünüzün üzerine koyup cevapları öyle vermenizdir.

Zira öyle yapınca partimize “Anne eli” değmesinin vaktinin geldiğini daha kolay anlıyorsunuz.