İçinde bulunduğumuz çaresizliğin cehaletten kaynaklandığını kabul etmeyip, birtakım kıymet ve değerleri tevil ederek, durumumuzu faziletli ve haklı göstermeye çalışmamız “güneşi balçıkla sıvama”mızla ilgili bir şey değimlidir?

               Yaşamaya çalıştığımız miskin vede aciz bir hayatın, hiçbir fazilet ve erdem içermemesine rağmen, bu vahim durumu “hak ve hakikat “ diye adlandırmamızın ruhsal hastalıklardan sayıldığını hatırlamalıyız.

              Deli gömleği gibi iş gören küresel kurallardan kurtulup, büyük Türkiye’yi kurabiliriz. Bunu gerçekleştirmek için ülkemizde beyin gücü ve yetişmiş her türlü kadro mevcuttur. Bunları organize edip, siyasal iktidara dönüştürecek, okuyan, araştıran ve sorgulayan teşkilatlı bir ekibi harekete geçirecek iradeye ihtiyacımız vardır.

            Kişisel hırslarımızdan kurtulup, Ahmet YESEVİ gibi “yola koymak”, Mevlana gibi kucaklamamız gerekiyor. Artık öfkelerimizi kontrol edip sessiz-sakin plan, program ve proje yapma zamanıdır. Kişisel hesap ve çıkarlarımızı acilen bir kenara bırakmalıyız. Son bağımsız Türk Yurdu büyük bir hızla parçalanmaya doğru gidiyor. Bu çöküştür, bu huzursuzluktur, bu karanlıklarla dolu uçurumdur, bu adı konmamış gizli bir savaştır. Bu savaşta akacak kan hepimizin felaketi olacak kadar korkunç gözükmektedir.

           Unutmamak lazım bir zamanlar dünyayı yerinden oynatan kitle hareketlerine öncülük edenleri, bu hareketlerde MEHDİ rolüne soyunanlar, masum olmayı cehaletle bir tutup, acizlikle fazileti bir saydıkları için başarılı olamamış, yok olmuşlardır.

           İnsanlar tabiata hakim olmayı nasıl öğreniyorlarsa, bizlerinde kendimize hakim olmayı öğrenebilmemiz; iman ettiğimiz kıymet ve değerlerimizin gerçek içeriklerini kavramamıza, dünyadaki gelişmeleri doğru ve çabuk algılamamıza bağlıdır. Bunun için çok okumak araştırmak ve okutmak zorunluluk haline geliyor. ALLAH’IN ilk emrinin “Oku” olmasının sırrı burada saklıdır sanıyorum.

Hüseyin ÖZCİHAN