“Yazarımız Serkan Kapancı’dan 16 Nisan’dan Sonra” Röportajlar Dizisi : 3

SERKAN KAPANCI : Habererk için planladığımız “16 Nisan’dan Sonra” başlıklı röportajlar dizimizin üçüncüsü için Özgür Göksu’yla beraberiz. Öncelikle röportaj talebimizi kabul ettiğin ve misafirimiz olduğun için sana çok teşekkür ederiz. İzleyicilerimiz / okuyucularımız yadırgayabilirler Özgür Göksu benim 30 yıllık önce tanıdığım, sonra arkadaşım, sonra çok iyi dostum olduğu için kendisiyle senli benli konuşabiliyoruz. Biz bu yola çıkarken toplumumuzun her kesiminden, her görüşten insanla oturup konuşacağımızı, onların fikirlerini alacağımızı, düşüncelerini öğreneceğimizi söylemiştik. Bugün de ilerleyen bölümlerde fark edileceği üzere “sol yumruklar havaya” tadında bir konuşma olacak.

Öncelikle seni tanıtalım : İstanbul doğumlusun, Özel Doğuş Lisesini bitirdin, daha sonra Marmara Üniversitesi İngilizce İşletme’den mezun oldun, 20 yıldır da bankacılık sektöründe çalışıyorsun.

Geleneksel başlangıcımızı yapalım istiyorum. 16 Nisan Referandumuna giden yol ve 16 Nisan’dan sonrası senin bakış açından bakıldığında nasıl görünüyor ?


 

AKŞENER’İN TÜRKİYE’NİN BİR SONRAKİ LİDERİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM…

ÖZGÜR GÖKSU : 16 Nisan’a gelene kadar, Habererk’in de okuyucuları siyaseti takip eden insanlar, neler yaşandığını az çok biliyorlar. Hiç iç açıcı bir durumla gelmedik 16 Nisan’a. Buna rağmen ben şöyle bir konuda ümitvar oldum. Halkın beklediğimden çok daha fazla bir kısmının Cumhuriyet’e sahip çıktığını gördüm. Geniş kesimlerin sağ denilen kesim, sol denilen kesim, Türkiye’nin belli bölümlerindeki kesimlerin Cumhuriyet’e sahip çıktığını gördüm. Umutsuzluğa kapılılmaması gerektiğini anladım. Ben önem verdiğim için MHP’yi ve kendi içindeki siyasetini yakın bir şekilde takip etmeye çalışıyorum. Akşener’in çok cansiperane mücadelesi, Anadolu’yu karış karış gezmesi, MHP’nin diğer muhaliflerinin çabaları falan çok takdire şayandı.

Referandumdan sonra da aldıkları pozisyonu çok önemli buluyorum. Ben Akşener’i açıkçası sadece Türk sağının değil Türkiye’nin bir sonraki lideri olarak düşünüyorum çünkü açık söylemek gerekirse CHP’den şu an için ümitsizim.

SERKAN KAPANCI : Peki madem konu CHP’ye geldi akışımızda değişiklik yapalım. Önce Ana Muhalefet Partisi olması hasebiyle CHP sonra da genel anlamda, geniş perspektifte Türk Solu için ne düşünüyorsun ?

KILIÇDAROĞLU’NDAN KOPTUK…

ÖZGÜR GÖKSU :   Ben çok köklü bir CHP’li aileden geliyorum. Babamın eski radikal solla çok ciddi ilişkileri vardı. Türkiye Komünist Partisi üyelerindendir. Annemin tarafı çok koyu CHP’lidir. Mesela Teyzem profesördür beş vakit namaz kılar ve aşırı CHP lidir. Öbür teyzem keza beş vakit namaz kılar ama aşırı CHP lidir. Yani CHP için can verecek bir aileden geliyorum onu söylemek istiyorum ama ben uzun zaman Kılıçdaroğlu’nu çok da destekledim, özel sohbetlerimizden bunu sen de biliyorsun fakat artık Kılıçdaroğlu’ndan koptuk.

SERKAN KAPANCI : İnancınızı mı kaybettiniz ?

SİYASET SAFTORİKLİK İŞİ DEĞİL…

ÖZGÜR GÖKSU : Açık söylemek gerekirse ben artık bunun altında becerememekten, kifayetsizlikten ziyade başka şeyler arıyorum. Çünkü siyaset artık bu kadar saftoriklik işi değil. Başka şeyler arıyorum ve artık onu görmek istemiyorum.

SERKAN KAPANCI : Peki sence solu % 25 esaretinden kurtarmak için ne yapılmalıdır ? Türk Solu iktidar hayali kurabilecek mi, bu hayali kurabilmesi için ne yapması lazım ? Bu bir kan değişimi midir, politikalarını gözden geçirmesi midir ? Bu konudaki düşüncelerini öğrenmek istiyorum.

SOL SÖYLEMLER, HAKÇA DÜZEN…

ÖZGÜR GÖKSU : Türk Solu derken CHP’yi ve diğer sosyalist sol kısımları ayrı tutuyorum. CHP’de kan değişimi mutlaka lazım. Yeni bir lider, yeni bir yönetim mutlaka gerekiyor. Söylem olarak CHP’nin artık Avrupacı entelektüellerin güdümünden, zehirlemesinden kurtulup halka inmesi gerekiyor. Referandumda gördük ki %25 i aşamaz denen Türk Solu aşabilirmiş. İnsanlara anlatılırsa sonuç alınıyormuş. Referandumda verilen hayır oylarının sola verilmiş olduğunu kesinlikle demiyorum. İnsanlara Cumhuriyetçilik anlatıldığı zaman arkasına geçtiler. Bence CHP nin yapması gereken zaten geniş kesimlerin farklı organizasyonlarla peşinden koştuğu muhafazakarlığa daha fazla prim tanımamaktır.

Solun maalesef 50 senedir çok az iktidara gelmesinin hepimizin hayatında reel sonuçları var. Nedir ? Hepimiz işçiyiz, çalışanız. Bir kere sınıf çatışmasında çok büyük goller yiyoruz. Patron sınıfından, yönetici sınıfından, uluslararası sermayeden çok büyük goller yiyoruz. Maaşlarımız düşüyor, çocuklarımız iyi eğitim alamıyor, sağlık sigortalarımız kötü oluyor, devamlı eziliyoruz, sömürülüyoruz. Bir yandan da sigortasız ucuza çalışan Suriyeliler geldi. İşverenler “Niye seni seçeyim, bak onları ucuza çalıştırıyorum” diyor. Devamlı üzerimizde bir kırbaç var. İşte bunlar hep solun elli yıldır iktidara gelememesinin sonuçlarıdır. Geliyor ama çok kısa kalıyor. İşte en son DSP-MHP koalisyonunun nasıl olduğunu ve ondan sonra Türkiye’nin başına neler geldiğini gördük.

Burada CHP nin yapması gereken daha fazla sosyal söylemlerle, hakça düzenle halka inmesi lazım. Bu bir klişe değil hakça düzen işte yahu adil bir paylaşım olsun. Merdiven altındaki üretimler, taşeron üretimler, tarım işçilerinin durumu, 14-15 yaşlarındaki türbanlı kızcağızları ezerek nasıl çalıştırıyorlar, CHP nin bunlara karşı çıkması lazım. Müslümanlığa karşı bir parti olmadığını, içinde bir sürü insanın beş vakit namaz kıldığını göstermesi gereken de CHP.

Türkiye de sosyalist solun genel olarak şöyle bir sıkıntısı var : Sol pkk ile bitirildi. 80 den sonra bu pkk nın  başlamasıyla Türk Soluna en büyük darbe bunlarla vuruldu. CHP ye bu konuda her ne kadar devamlı çamur atılsa da, o kendini ayrıştırıyor. Genel olarak etnikçi siyasetle bir aldı verdisi yok. Demokrasi bazında yapması gereken şeyler olabiliyor bazen, orada da eleştiriliyor. Pkk yla birlikte Türk Solunun damarlarına zehir enjekte edildi ve bu etnikçi siyasetin kucağından bir türlü kalkamıyor.

Bizi faşist görüyorlar, bunu da destekleyen Avrupa siyasetidir. Avrupacı entelektüellerin de ihanetini gördük fetöden bir kısmı içeride. CHP de bunlardan çok çekmiştir. CHP ye baş düşmanı kimdir dersen, ne MHP dir, ne AKP dir, CHP ye baş düşman fetöcü Ahmet Altan gibi bu tip entelektüellerdir. Maalesef CHP yönetimi olaya böyle bakmıyor şuan.

Türk Solunun pkk yla olan çok acı durumu şudur, bak ben hep Türk diyorum, Türkiyeli demiyorum. Türkiyeli öyle bir zehir ki düşmanlarımızın bize enjekte ettiği bir şey. Türkiyeli için kimse ölmez, kimse mücadele etmez, kimse bir adım bile atmaz, çöker gider. Türkiyeli demek bu ülkeye atom bombası atmaktan daha büyük bir düşmanlıktır.

SERKAN KAPANCI : Türkiyeli demek 4.000 yıllık büyük bir tarihi yok saymaktır.

TÜRKİYELİLİK DİYE BİRŞEY YOKTUR…

ÖZGÜR GÖKSU : Hadi Milliyetçiler ona 4.000 yıl diyor, ben diyorum 1.500 yıl sonuçta var olan bir şeye öyle bir şey yok diyorlar. Iraklılık gibi bir şey yapmaya çalışıyorlar. Iraklılık diye bir şey var mı, işte bugün görüyorsunuz Irak’ın durumunu. Türkiyelilik diye bir şey yoktur. Türk Solu vardır, Türk Sağı vardır, Türk Eğitimi vardır.

Gayrimüslümler için de Türk Ermenisi vardır, Türk Rumu vardır. Onlar da öyle diyorlar kendilerine. Avrupalılar da diyorlar ki siz Türk Ermenisi değilsiniz, Türk Rumu değilsiniz. Ee neyiz ? Türkiyeli. O aslında “Türküm ben” diyor ama “Ermeni asıllıyım”. Ama sen ona dışarıdan “hayır sen Türk değilsin” diyorsun, “neyim” diyor, “Türkiyelisin, zaten hepiniz Türkiyelisiniz” diyor. O bölgenin etnik insanına da “Sen zaten hiç değilsin” diyorlar.

SERKAN KAPANCI : Bu kelimeyi de ayrıştırmak için özenle seçiyorlar.

TÜRK SOLU ETNİKÇİ SİYASETİN MANDASINDAN KURTULMALI…

ÖZGÜR GÖKSU : Türkiye’ye yapılmış en büyük iki saldırı bir 1919’da yapıldı, bir de Ergenekon’la 2007’de yapıldı. Ergenekon’da yapılan saldırının sonuçlarını gördük 15 Temmuz’da. Türk Solu bu etnikçi siyasetin mandasından kurtulmalı. 

Dünyada bu şekilde olan bir ülke daha var, o da Kore. Kuzey Kore, Güney Kore’de sol hiçbir zaman iktidar olamasın diye var. Türkiye’de pkk niye var, Türkiye’de sol hiçbir zaman iktidar olamasın diye. 80 öncesinde Doğu Anadolu’da sosyal demokratlar da oy alıyordu. Bu da büyük şehirlerle falan birleşince bir denge oluyordu ve iktidara gelme olasılığı bulunuyordu. Pkk olduğu için doğuda CHP ye tek oy çıkmıyor, Kayseri’de çıkıyor, orada çıkmıyor. Zaten adamlar örgütsel olarak bastırıyorlar, diğerleri hep belli bir tarafa veriyor. Bu da işte bize dayatılan Türkiye’nin açmazlarından birisidir.

SERKAN KAPANCI : Peki marjinal sol diyebileceğimiz CHP haricindeki solla ilgili sen ne düşünüyorsun ?

ÖZGÜR GÖKSU : Ben aslında onlara fikren daha yakınım, ekonomik alanda daha radikal çözümler istiyorum. Derin olarak ayrıştığımız tek nokta pkk noktasıdır. Bunu da herkesin görmesi lazım.

SERKAN KAPANCI : Ya da genel anlamda terör örgütleri noktasında.

ÖZGÜR GÖKSU : Çok komik bir şey var. Sen radikal solculara gitsen diğer terör örgütlerini dev-sol u falan onlarda pek şey yapmaz. Ama ne alakaysa pkk olunca konu birden değişiyor. Dev sol için falan “onlar eline silah alıyorlar, adam değiller” derler, eee öbürü ?

SERKAN KAPANCI : Öbürü gülle saldırmıyor herhalde değil mi ?

ÖZGÜR GÖKSU : Çok enteresandır ama bu işte bir propaganda meselesi. Bu Avrupa’nın gücü, Amerika’nın bir kısmının gücü Türkiye’ye bunu resmen dayattılar.  Türk Milleti’ne en büyük saldırıdır.

SERKAN KAPANCI : Biraz önce sen konuşurken dikkatimi çekti. Profesör olan teyzenden bahsetmiştin, beş vakit namaz kıldığını söyledin. Röportajı seninle yapıyorum ama dostluğumuza binaen biraz rolünü çalacağım müsaade edersen. İşte Türkiye’de maalesef böyle bir sıkıntı var. Eğer bir insan namaz kılıyorsa, oruç tutuyorsa, muhafazakarsa, mütedeyyinse, diyorlar ki bu AKP’li. Hayır, CHP bence halka inip kendisini anlatmalı. Anlatmadığı zaman Türkiye partisi olamıyor. Senin konuşmalarından da çıkardığım kadarıyla CHP net olmalı, sol söylemleri olmalı, sol söylemlerle millete inmeli ve onlara bu doğrultudaki politikalarını anlatmalı diyorsun.

 FETRET DEVRİNDEYİZ…

ÖZGÜR GÖKSU : Ekonomik düzlemde işçi haklarıyla vesaire ilgili yapılacak gerçek sol söylemlere Türk Milliyetçilerinin bir itirazı olmayacağını düşünüyorum. Kimsenin itirazı olmaz, haa yobazların olur ayrı. Türk Milliyetçileri gönüllerini ferah tutsun, onlara bir umut vermek istiyorum, topla tüfekle Türkiye’nin bölünmeyeceği çıktı meydana. Türk Milleti’ni hiç kimse topla tüfekle yenemeyecek, etnikçiler kazanamayacak hiçbir zaman. En zayıf olduğu şu anda bile, Fetret Devri diyorum ben buna ona rağmen bir şey yapamıyorlar.

Ama Türk Milleti’ne en büyük zararı yobazlık veriyor, vereceğini de görüyoruz. Kurucu gücün, Atatürk ve çevresini kast ediyorum, hepsinin ortak tartışması bu yobazlıktı. Yaşadıkları için çok ciddi bir tehlike olarak görüyorlardı.

SERKAN KAPANCI : Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten bahsettik. Ben de biraz programımda değişiklik yaparak şu an aklıma gelen bir soruyu sana sormak istiyorum. Maalesef Atatürk’ümüz ve kıymetli anneleri hakkında son günlerde bazı kendini bilmezler, aymazlar, terbiye yoksunu insanlar ağza alınmayacak ifadeler kullanıyorlar. Bu aymazların Atatürk’le dertleri ne ?

TÜRK MİLLETİ’NE DÜŞMANLAR…

ÖZGÜR GÖKSU : BU aymazların Atatürk’le olan dertleri Türk Milletine olan çok büyük düşmanlıklarından kaynaklanıyor. Bunların ana düşmanı Türk Milletidir. Bu yüzden Atatürk’e saldırıyorlar. Yoksa zaten Atatürk kendisi böyle şeylere prim tanımayan bir insan, biz Sevgili Atatürk’ümüz olduğu için çok sinirleniyoruz milletçe.

SERKAN KAPANCI : Atatürk yaşasaydı bunları kale almazdı diyorsun.

ÖZGÜR GÖKSU : Hiç kale almazdı. Biz biliyoruz ki bu saldırı Türk Milleti’nedir. Bugün milleti zayıflatmak, vurmak için bunu yapıyorlar. Bak kim Türk Milletine düşmansa bu etnikçi solda da vardır, yobazlarda da vardır, Avrupacı entelektüellerde de vardır, Atatürk’ü sevmeyen adam Türk Milleti’nin düşmanıdır, cumhuriyetin, insanlığın düşmanıdır.  

SERKAN KAPANCI : Günümüze baktığında Türkiyemizin siyasi anlamda yeni bir oluşuma ihtiyacı var mı ? Varsa sence bu yeni oluşumun çatısı nasıl olmalı ?

AKŞENER KAPALI KAPILAR ARDINDA EGE ADALARINI VERMEZ…

ÖZGÜR GÖKSU : Yeni oluşum bence kesinlikle Akşener tarafından olmalı. Ben gerçekten Akşener’i çok kıymetli, çok önemli buluyorum. Hatta şöyle söyleyeyim CHP nin yönetimi değişmezse ben ve benim gibi düşünen bir çok insan yeni bir parti kurulursa Akşener’e oy verecektir. Yeni oluşumda MHP seçmeninde bir miktar oy MHP de kalabilir. Burada Akşener ve MHP nin diğer muhalifleri seçmene şunu anlatacak : Ya arkadaş biz MHP de seçim yapamıyoruz, hiçbir şey yapmamıza izin vermiyorlar. Ama bizim bir şeyler yapmamız lazım. Sizi temsil edebilmemiz için ayrı bir parti kurmamız gerekiyor. Bu parti artık sizi temsil etmiyor.

Ben özellikle Akşener’in liderliğinde olmasını istiyorum. Çünkü ben şahsen Akşener’e çok güveniyorum. Ben şunu biliyorum Akşener kapalı kapılar ardında tutup ta bizim Ege Adaları'nı vermez, yolsuzluk var diye Amerika’ya Suriye’de göz yummayacak. Kadın olması da çok önemli. Bu bütün dünyaya “Bakın Türk Milliyetçileri bir kadının etrafında tereddütsüz toplandılar “ diyen çok önemli bir mesajdır. Demokrasi budur.

Bu kadın bileğinin hakkıyla gelmiş. Benazir Butto’nun Pakistan’da gelmesi gibi değil. Pakistanlılar Müslüman ama, onlar millet olarak Hindu’dur, orada da çok derin bir kast sistemi vardır. O adamlarda babası ne iş yapıyorsa oğlu o işi yapar, torunu o işi yapar.  Benazir Butto da babası başbakandı, başbakan oldu. Babası duvar ustası olsaydı duvar ustası olacaktı. Akşener falan gibi değil.

Akşener zor bir zamanda ortaya çıkmış ve MHP nin yönetimine karşı kafa tutarak, muhalefette başka önemli, kıymetli rakipleri de varken aradan sivrilmiş bir insan. Zor zamanda İç İşleri Bakanlığı yapmış. Akşener’e ben güveniyorum, benim gibi düşünen çok insan da güveniyor. Güven şu anda bizim siyasetimiz için çok önemli.

SERKAN KAPANCI : Yani Meral Akşener MHP nin başına da geçse ki bu konjönktürel olarak zor gözüküyor, yeni bir oluşumun liderliğine de gelse hem sağdan hem de soldan oy alacaktır diyorsun.

PABUÇ BIRAKMAZ…

ÖZGÜR GÖKSU : Evet ben soldan da oy alacağını düşünüyorum çünkü insanların böyle dirayetli ve güvenebileceği, sonradan yön değiştirmeyecek bir lidere ihtiyacı var. Hakikaten güven veriyor, Referandumda kadın karış karış dolaştı Anadolu’yu. Referandumdan sonraki açıklamaları da önemli. Türk Milliyetçilerini ve merkez sağı da arkasına alıp bir toparlanma yaratacağını düşünüyorum ama önünü kesmek isteyenler de çok olacaktır ama ben onun pabuç bırakacağını zannetmiyorum çünkü öyle bir insan değil, o yüzden de güveniyorum.

SERKAN KAPANCI : Peki Özgür biz artık 40 lı yaşlarımızdayız, çoluk çocuk sahibiyiz. Kendimizi ve kendimizden ziyade genel konuşuyorum evlatlarımızı düşünmek zorundayız. Geleceğe dair beklentilerin ve endişelerin nelerdir ? Yoksa sende “bu ülkede yaşanmaz abi, çekip gitmek lazım buralardan” cılardan mısın ?

BU VATANA BİR CAN BORCUM VAR…

ÖZGÜR GÖKSU : Ben değilim, milletime güveniyorum, vatanımı seviyorum. Bizim Çanakkale’de şehit olanlara borcumuz var. Benim babamın amcası Çanakkale’de ilk taarruzda şehit oluyor. Büyük Babaannem ölünceye kadar sandığını açmamış, kapıdan ipi çıkarttırmamış şehit olan oğlu Süleyman gelir diye. Rahmetli babam ağlayarak anlatırdı. Hayatı boyunca “gelecek” demiş ve bir damla göz yaşı dökmemiş. Kurtuluş Savaşı şehitlerimiz, tepeyi zamanında alamadığı için kafasına sıkan komutan, biz bu vatanı bedava bulmadık. O yüzden benim hiç olmazsa bu vatana bir can borcum var.

Türk Milleti öyle kolay teslim olacak bir millet değil. Yobazlığa da teslim olmayacak. Referandum ve sonrasında laikliğe, cumhuriyete, medeniyete, çağdaşlığa sahip çıkması, 15 Temmuz ihanetine gösterilen tepki çok önemli.

Türk Milleti sağıyla, soluyla bir bütündür. Bir tanesi olmazsa millet yine olur ama sakat olur. Etnikçilere diyoruz ki biz taş toprak için savaşmıyoruz, bir kültür için savaşıyoruz. Sen kolu kesmeye kalkarsan ben kolsuz kalırım, ama o kol da çürür, gidersin yaşayamazsın.

SERKAN KAPANCI : Sonuçta geleceğimizden umutluyuz, bu vatan bizim hiçbir yere gitmeyeceğiz, bu vatan için kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğiz.

PETROL HARİTALARI 1800 LERDE ÇİZİLDİ…

ÖZGÜR GÖKSU : Şunu da söylemek istiyorum ekonomik olarak da Türkiye güçlü bir ülke. Türkiye de petrol yok, elmas yok, kıymetli maden yok. Petrol haritaları falan 1800 lerde çizildi ve ona göre savaşıldı zaten. Musul Kerkük onun için elimizden alındı.

Türkiye her şeyi yapabilir. Uçak yapar, gemi yapar, yapıyor da bu 90 senelik birikimin sonucu, yeter ki bir siyasi irade olsun. Bu siyasi irade Türk Milleti’nin arkasında olursa Türk Milleti tekrar ekonomik olarak da canlanacaktır. Tekrar kendisine gelecek, üretecektir. Güzel günler göreceğiz, umutsuz olmamak lazım.

SERKAN KAPANCI : Memleket meselelerini konuştuk, birazda hayatın içinden konuşalım. Biliyorsun kendi aramızda konuşurken ben sana “Zamane Bilgesi” derim. Bunun sebebi de senin çok kitap okuman ve değerli fikirlere sahip olmandır. Yaklaşık kaç kitap okumuşsundur ?

ÖZGÜR GÖKSU : Kabaca bir liste yaptım, unuttuklarım hariç 600 civarı kitap okudum.

SERKAN KAPANCI : Genelde insanlar okumaya vakit bulamamaktan şikayet eder. Sen nasıl başarıyorsun ?

YANIMDA KİTAP TAŞIRIM…

ÖZGÜR GÖKSU : Bu benim özel zevkim. Yatmadan evvel yarım saat okuyorum, yanımda kitap taşıyorum, gittiğim yerlerde bir görüşme için beklerken ya da kızımın kurstan çıkmasını beklerken yarım saat bir saat okuyorum. Özel zaman ayıramıyorsam bulduğum boşlukları kitapla dolduruyorum, Bunun da çok faydası oluyor. Özel zaman ayırıyorsam da zaten blok olarak okuyorum.

SERKAN KAPANCI : Habererk okuyucularına tavsiye edebileceğin beş kitap ?

ÖZGÜR GÖKSU : İlk aklıma gelenler Son Yeniçeri – Reha Çamuroğlu, Çavdar Tarlasında Çocuklar – JD Salinger, Sefiller – Victor Hugo, Karamazof Kardeşler – Dostoyevski, Hayat Kıvılcımı – Erich Maria Remark

SERKAN KAPANCI : 5 te fil ismi alalım lütfen ?

ÖZGÜR GÖKSU : Esaretin Bedeli, Unforgiven, A Perfect World, Er Ryann’ı Kurtarmak ve Magnolia

SERKAN KAPANCI : Toplumsal konulara devam edelim. Tanıdığım sigarayla bütünleşmiş, sigara içmekten büyük keyif alan insanların başında geliyordun ve bana göre büyük bir mucizeye imza atarak sigarayı bıraktın. Bu işi nasıl başardın ? Sigarayı bırakmak isteyen Habererk okuyucularına neler tavsiye edersin ?

SİGARA KAFANDA KONUŞAN BİR ADAMDIR…

ÖZGÜR GÖKSU : Sigarayı bırakmak hakikaten çok zor bir şey öyle kolay falan değil. Kolay olduğunu söyleyenler iyiye hizmet etmiyor. Ben günde 2,5-3 paket içiyordum, bana sordular neden bıraktın, hastalandığın için mi diye ? Hayır. Bıraktım çünkü sigara zararlı, tamam çok seviyordum falan ama zararlı sonuçta. Sigarayı bırakınca bir kere maaşa zam gelmiş gibi oldu.

Ben sigarayı bırakmadan evvel en az bir hafta on gün bırakacağım tarihe hazırlandım. O da bayram oldu. Bayramda blok bir 10 gün tatil vardı, işe de gitmeyecektim, stresten de uzak duracaktım, bunu bildiğim için ondan öncesinde kararımı verdim. Bayramda kendimi çok güzel kapayabildim. Bu işin sırrı şu : Sigara isteğini yöneten beyindeki noktayı ben kişiselleştirdim. Dedim ki orada bir adam var ve o benim düşmanım. Sigara böyle pkk gibi vurdu kırdılı bir düşman değil. Sigara açıktan saldırmaz adama. Avrupalı entelektüeller gibi yaklaşır. Der ki “sen aslansın, kaplansın, içersin ne olacak, istediğin zaman bırakırsın.” Sigara senin kafanın içinde konuşan bir adamdır.

Haa ilk üç gün pkk gibi saldırır. Devamlı saldırır, niye içmiyorsun, niye içmiyorsun, iç, iç, iç, iç, iç ateş eder gibi devamlı, hiçbir şeye konsantre olamazsın, yatamazsın kalkamazsın. Ben ilk gün kendimi sinemaya kapatarak üç film üst üste seyrettim. Ertesi gün yakın bir arkadaşımla devamlı yürüdüm. Sigara hayatın içine o kadar girmiş ki her işi yaparken sigara içebiliyorsun ama mesela ben yürürken pek içmezdim. O yüzden, hem zehir de atmak için bol bol yürüdüm.

Üçüncü günden sonra o pkk saldırısı bu sefer entelektüel saldırıya dönüştü. Diyor ki sana “tamam sen kazandın ya, ama arada bir tane içersin”. Fuları takıyor boynuna geliyor “sen bıraktın yaa” diyor işte o çok tehlikeli. Zaten senin kafandaki sigaranın bütün amacı sana bir tane sigara içirebilmek. Bir tane içersen ondan sonra kopuyorsun. Bu yüzden tek sigara bile içmemek lazım.

SERKAN KAPANCI : Ne kadar oldu bırakalı ?

ÖZGÜR GÖKSU : Tam 8 ay.

SERKAN KAPANCI : Ara sıra ataklar şeklinde seni yokluyor mu ?

HAZIRLIKLI OLURSAN PÜSKÜRTÜRSÜN…

ÖZGÜR GÖKSU : Kesinlikle. Mutlaka yokluyor. Çok alakasız bir zamanda hazırlıksız yakalıyor. Bu mesela entelektüel değil, bir pkk saldırısı. Seni hazırlıksız yakalıyor, yayılmışsın arazide, aradan aylar geçmiş, yenmişsin sigarayı, biranda bir saldırı geliyor, bir anda böyle. İç, iç, iç, iç, iç, iç, içmen lazım diye havan topu falan atıyor. Hazırlıklı olsan onu püskürtürsün. Bir sene sonra falan yeniden başlayanlar işte böyle başlıyorlar.

SERKAN KAPANCI : Atak anında ne yapıyorsun ?

ÖZGÜR GÖKSU : Eğer önemli bir iş yapılmıyorsa bulunulan mekanı terk etmek çok faydalı olur. Ve hemen, hemen bunun bir saldırı olduğunu ve savunmaya geçmen gerektiğini hatırlayacaksın. Hatırlayacaksın ki savaştasın, nasıl mücadele ettiysen daha evvel yine aynısını yapacaksın.

SERKAN KAPANCI : Asya’da yaşayıp Avrupa’da çalışan bir insansın. Günde kaç saatin direksiyon başında geçiyor ?

ÖZGÜR GÖKSU : Sabahtan 1,5, dönüşüm de 1,5-2 saat, gün içinde müşteriye de gidersem 5 saati buluyor.

SERKAN KAPANCI : Peki ne yapıyorsun arabada nasıl vakit geçiriyorsun ?

TARİH CD’LERİ VE MESUT SÜRE…

ÖZGÜR GÖKSU : Sabah otomatiğe bağlıyorum robot gibi gidiyorum. Dönüşlerde Amerikalı Profesörlerin tarih cd lerini dinliyorum. Radyo programları oluyor mesela Mesut Süre’nin Rabarba’sı var, onu çok seviyorum, herkesin dinlemesini isterim. Mümkün olduğunca zamanı boşa harcamamaya çalışıyorum.

SERKAN KAPANCI : Katkı verdiğin için çok teşekkür ederiz. Seni burada ağırlamaktan şeref duyduk. Çok da keyifli bir sohbet oldu. Geleneksel sorularımızla başladık, geleneksel kapanışımızla bitirelim: Son olarak neler demek istersin ?

TÜRKİYE İDDİASI BÜYÜK BİR ÜLKE…

ÖZGÜR GÖKSU : Demek isterim ki ben geleceğe umutla bakıyorum. Türkiye dünya geneline bakınca çok büyük bir ülke değil. Arazisi küçük, nüfusu da az. Ama iddiası büyük bir ülke. Bu iddiayı biz sürdüreceğiz ve bu iddia da bizi kurtaracak. Mesela aynı bizim klasmanımızdaki ülkelerin hiçbirisi “Biz uzaya niye gitmiyoruz” demiyor. Biz diyoruz. Bu bir iddiadır. Ben bunun devam edeceğine inanıyorum.

SERKAN KAPANCI : Çok teşekkür ederiz.