Referanduma gideceğiz. Evet-Hayır zımparalaması başladı bile… Bir Cumhurbaşkanı ve onun iktidar manzarası karşımızda durmaktadır. 94 yıllık Cumhuriyet ve 65 yıllık seçimli iktidar modelinde AKEPE rekora koşuyor… Böyle uzun soluklu iktidarı görmemize neden Chp ya da MHP’nin katkısı nedir, o ayrı bir husus. AKEPE dejenerasyonu, 15 yıldır çizdikleri memleket tasvirinde istedikleri gibi kalem oynatıp, renk çaldı ve kimse mani olama(z)dı. Ellerinde tapu gibi 28 Şubat, milli görüşten intihal din istismarcılığı dururken bizim siyasiler ancak dumura uğradı demektir.

AB ve Amerika çok beğenmişti bunları. İçeride kâh sağ liberallerden, dönek solculardan, kah modacı, sinemacı-şarkıcı taifeden tutun da cemaatinden, Kürtçüsüne, yumuşağına kadar; pastel tonlarıyla memleketi sarı ampulle bezemeyi becerdiler(!) O manzaraya baktığınızda iyiye, adalete, toplum huzur ve refahına leyh de tasvirler görmek isterdik; ama bu mümkün değildi. Başta ordusu pert halde, devlet kurum ve kuruluşlarıyla paçavra, toplumu karpuz gibi ikiye bölünmüş bir memleket ahvalini elimize verdiler. Şimdi Recep Tayyip Erdoğan’a daha fazla yetki vermemiz isteniyor.

Vallahi de Cumhuriyet tarihi, bunlar kadar KİNDAR bir iktidar görmedi. Başta Atatürk ve ülkenin temel değerlerine, özelde ise Türk Milliyetçiliğine besledikleri kin gözlerini öyle karartmış, ruhlarını nasıl sarmış ki akla ziyandır. AKEPE / Fetö-The Cemaat işbirliği bunun en çarpıcı delilidir. Türklerin Türkiye’sini 90 yıllık fasıla, inkıta, reklam arası gibi görenlerle Türkçüler ne paylaşacaktı? AKEPE kafasıyla Milliyetçi-Ülkücü aklın örtüşemeyeceğinden adımız gibi emindik. Türk Milliyetçilerinin kutsal bildiği bütün değerlerle alay etmesini bilen bir Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği, ettiği aklımızdadır çok şükür!..

Bu ülke insanı şimdi, evvelinden daha çok kamplaşmış, bölünmüş haldedir. 15 Temmuz sonrası içerde ve dışarda gelişen hadiseler bir Devlet sorumluluğu ve inisiyatif almayı mecbur kılıyor. Kastım, Devlet Bahçeli’dir. Türk Ülkücülüğünün felsefe ve öğretisinde neşet eden paradigma “KUTSAL” devlet ve devletin bekasını her durumda önceller! Devlet kavi ise millet de güvenli olacaktır. MHP genel başkanının pek çok görüşüne katılırım, hatta güçlü bir Devlet Baş’ına ihtiyacı savunuyorum. Adına ister başkan deyin, isterse Cumhurbaşkanı… Ama! Ama bu Cumhurbaşkanıyla olmaz.. olamaz!

Öncelikle, RTE’nin İdeolojisi ile örtüşmemiz mümkün değildir. Baştan ayağa Türk Milliyetçiliği karşıtı bir adamın Cumhuriyetin temel prensiplerine ayar olması da cabası… Kürtçü-Bölücü-PKK ile müzakere eden AKEPE Başının, Perinçek’ten matah yönleri nelerdir acaba?!.  Hele Fetö ile işbirliğinin hesabını “asla” veremeyecek durumda bulunan RTE’nin devletin en tepesinde daha da güçlenerek kalmasını kabul edemeyiz.

Reel politika ve toplum manzarası bize kanaat vermektedir. Yeni sürecin kabulü ile Cumhurbaşkanlığına seçilme ihtimali yüksek görünen Recep Tayyip Erdoğan’ı aldığı ultra yetkilerle kestirmek olanaksız. Ne yapacağı, toplumu nasıl yönlendireceği muammadır. Mersin konuşmasında anladık ki “MİLLET” kavramında Türklüğü hala AYRIŞMA öğesi görüyor ve bunu rahatlıkla kamuoyuna anlatıyor.  Yarın HDP/PKK yapılanmasına yeni ayar verildiğinde ve RTE’nin AÇILIM aşkı depreştiğinde ne edeceğiz? Üstüne yarı MANKURT hal alan toplum kesitini ekleyin; referandumu MÜMİN-KAFİR SAVAŞI addeden sözde MÜSLÜMAN akıl furyasını koyun; işimiz ne çetrefil anlarsınız.

MERAL AKŞENER MESELESİ

Meral Akşener, Çanakkale’de konuşmak istedi. Demokratik kültür ve fikir ifade hürriyetine yakışmayan bir müdahalenin mağdurudur Akşener. Kendisi Türk Milliyetçiliği cenahında “HAYIR” kampanyası yürütüyor; hakkıdır.. kimse basit ayak oyunlarıyla ampulle, cereyanla uğraşıp, işgüzarlık etmesin. Çanakkale’de Vali yahut emniyet müdürü nasıl bir kafaya sahip meraka mucip?!. Meral Hanım daha öncesinde Yalova’daydı.. rahatlıkla etkinliğini yerine getirdi, sorun çıkmadı. Sn Devletlüler, bırakın hanımefendi konuşsun, kampanyasını yürütsün. Az tahammül ve demokratik nezaket diyelim…

TANRI TÜRK’Ü KORUSUN!