Bahçeli'nin yok hükmünde dediği kongre on binlerin katılımı ile yapıldı.Bir defa daha anlaşıldı ki toplum bir şeye karar verirse onu hiç kimse engelleyemez. Bu kongre olmasın diye her türlü ayak oyunu yapıldı,yargı sürecine müdahale edildi, gelmeyin olmayacak denildi sonunda tabanın kararlılığı,delegenin azmi her türlü oyunu bozdu.

Ramazan ayı olmasına rağmen katılım çok yüksekti. Ama organizasyon için iyi şeyler söylemek mümkün değil. Salonda 800 civarında delege olmasına rağmen kötü organizasyon delege sayısını bile tam yansıtamadı.Kamuoyuna 700 civarında delegenin bulunduğu ifade edildi, bu rakam notere kimlik vererek atılan imzaların sayısını ifade ediyor. Bir de noterin önüne hiç gitmeyenler veya gidip de beklemekten yorulup imza atmadan salona girenler var. Onlarla birlikte rakam 800'ü aşıyor.

Haftalardır kongrenin yapılıp yapılmayacağı tartışılıyordu. Yapıldı. Yargının karar verdiği bir konuda başka türlü hareket etme imkanı yok. Bahçeli kongreyi sulandırmak,katılımı azaltmak için 10 Temmuzu kongre tarihi olarak belirlemişti.Tüzük kongresinden sonra yine çark ederek mahkemeye gideceğini söyledi. İmzalar noter önünde alınmasa Bahçeli toplantı yeter sayısı olmadığını iddia ederek süreci sabote etmeye çalışacaktı. Ama artık öyle bir şansı yok. Çünkü her delege hem imza verdi hem kimlik fotokopisi ile hazır olduğunu notere tasdik ettirdi. Elde -aksi ispat edilinceye kadar doğru kabul edilen -bir belge varken bu itirazların hiç bir anlamı yok. Düne kadar 10 Temmuz'da kongreye gidelim diyen birinin tüzük kurultayından sonra  kongreye değil, mahkemeye gideceğim demesi kurultay kararında samimi olmadığını gösteriyor.

Kurultay'da MHP tüzüğünün genel başkana geniş yetkiler veren ve emri hak vaki olmadıkça oradan indirilmesine mani olan bütün maddeler temizlendi. Bundan sonra Kurultay'a 3 ay kala hiç kimse partiden ihraç edilemeyecek. Delegenin kurultay talebi genel başkanın insiyatifine tabi olmayacak.İhraçlarda subjektif değerlendirmeler yapılmayacak.7 Haziran'dan sonraki ihraçların tamamı yok sayılacak...Bunlar yapılması gereken düzenlemelerdi. partilerin demokratikleşmesi ülkenin demokratikleşmesi demektir. En önemlisi, delege 10 Temmuz'da kurultay yapalım resti çeken Bahçelinin restine restle cevap verdi.Seçimli kongre 10 Temmuz'da Ankara Arena'da yapılacak.

MHP kongresi Türkiye'nin içinde bulunduğu durum için büyük önem taşıyor. Bahçeli'nin profili Erdoğan karşısında çok düşük kalıyordu.İktidarın her fırsatta dillendirdiği alternatifimiz yok propagandasının gerekçesi Bahçeliydi. Bahçeli bu algıyı yıkmak için hiç bir şey yapmadı. Politika üretemedi, yeni bir vizyon ortaya koyamadı, odasından çıkıp kapı kapı dolaşamadı. İktidar on miting yapıyorsa bir miting yapmakla iktifa etti.Halka güven veremedi,MHP'den kaçan seçmenin yegane gerekçesi oldu. MHP ilk defa kendi etki alanını aşan bir genel başkan adayı çıkarıyor.Akşener toplumun her kesiminden büyük ilgi görüyor. Kurultay'da delegenin tavrı da aynı istikametteydi. Akşener her hareketlendiğinde delege Başbakan Akşener diye salonu inletti.

Türkiye adım adım Saray'ın devletine doğru gidiyor. Kimi toplum kesimleri devletten dışlanıyor.Devlet gittikçe bütünü kuşatan vasfını kaybediyor.Yargıda yapılması düşünülen düzenleme tek adam düzenine giderken demokrasi ve hukuk devletine vurulan son darbe olacak... Bu süreç durdurulmadığı takdirde Türkiye'yi yakın bir gelecekte Azerbaycan,Özbekistan,Kazakistan tipi bir rejim bekliyor.7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri MHP ile AKP'nin birbirleri aleyhine büyüdüğünü, biri büyürken ötekinin küçüldüğünü gösterdi. MHP'nin büyümesi AKP'nin küçülmesi demek. Bahçeli'nin MHP'yi büyütme şansı yok.Adaylar içinde bu potansiyele sahip tek kişi Akşener. 10 Temmuz'da MHP delegesi seçimini doğru yaparsa sadece bir genel başkan seçmez, aynı zamanda bir Başbakan'da seçmiş olur. Bu gidişi ancak böyle bir tercih durdurur. Ya milletin devleti, ya Saray'ın devleti tercihi MHP delegesi yapacak....