Bir şerefsizin şeref beyden rütbe alması onu şerefli kılmaz.

Nasıl ki, bir faydasızın devlet beyden himaye görmesi onu devletlû kılmaz ise…

Epey zamandır şeref meselesi gündemden düşmek bilmedi. Bunun nedeni “Şeref’in” gerçek manasının aksine en basit kelimelerden birisi kılınması, ulvi değerlerimiz anlam yitirmesidir. Ne kazık ki bu yitiş, güya bu değerlere fazla önem verdiği sanılan kesimlerce yapıldı. Adam TBMM’de şerefi ve namusu üzerine yemin ediyor ama sadece “ağzı olan konuşuyor” o kadar.

Şimdilerde gündeme gelişi Sayın Devlet Bahçeli’nin HDP’ye oy veren bazı tuzu kuruların, şehitlerimizi görmezden gelmeleri ve memleket yanarken sus pus olmaları üzerine söylenmiştir. O sözlerde bir genelleme yoktur. Kim üzerine alınıyorsa muhatabı odur.

Ancak MHP adına bu konuyu halka anlatması gerekenler yeterince başarılı olamadı. Hele bir danışmanın televizyondaki haddi ve maksadı aşan açıklamaları asli amacı gölgeledi.

Gariptir ki, üzerine alınan çok fazla oldu. Çünkü bazıları meydanı boş bulunca;

* T.C. Devletinin vatandaşı olduğunu unutarak devlete düşmanlık etmeyi,

* Türkiye kelimesinin ilk dört harfinin neden “Türk” olduğunu dahi dikkate almadan Türk’e küfretmeyi,

* Yaşadıkları yalıların, içtikleri viskilerin, aldıkları maaşın bu ülkenin milli servetinden karşılandığını unutmayı,

* Bu devleti kuran Atatürk’e ve silah arkadaşlarına hakaret etmeyi, kendilerinde bir ayrıcalık olarak gördüler.

Haklıydılar, çünkü…

Yerleştirildikleri televizyon ekranları, tuttukları gazete köşeleri ve oturdukları STK koltukları onlara armağan edilmişti. Türk’e ve Türkiye’ye hakareti meziyet gören şerefsizler “Şeref” beyden rütbeyle ödüllendirilmişti. Ve şimdiye kadar bunlara doğru dürüst ses çıkaran olmamıştı.

Kim şerefli kim şerefsiz?

* Fatih Altaylı’nın, uzun süre hapiste yatan Tuncay Özkan'a “Siz içeride şanslıydınız, biz dışarıda şerefsizleştik” acı itirafı karşısında soruyorum, kim şerefli kim şerefsiz?

* 5 Aralık 2012’de, Fenerbahçe-Karabük futbol maçında okunan istiklal marşımıza Alex’in küçücük kızı eşlik ederken, TBMM’nde, salonlarda, stadyumlarda bu ülkenin öz çocukları sap gibi durabiliyorsa soruyorum, kim şerefli kim şerefsiz?

* Okullarda “Andımız” kaldırılırken takım tutar gibi siyasi parti desteği nedeniyle gıkını çıkarmayanlara soruyorum, kim şerefli kim şerefsiz?

* Birilerinin ön açmasıyla milli birliğimize bunca ezanın ve hakaretin bırakalım akıldan geçirilmesi, bilfiil uygulanması karşısında soruyorum, kim şerefli kim şerefsiz?

* Değer yargılarımız haram lokma gibi yenirken haberi yokmuş numarasına yatılabiliyorsa soruyorum, kim şerefli kim şerefsiz?

Bir düş gördüm, düşümde bir düş gördüm.

Alnım açık, başım dik diyenlerin.

Alnında kara gördüm, başında yara gördüm.

Yavuz KOCA