Yanlçın "Turan ve Çölaşan, saldırgan bir üslup kullanarak Ülkücü Hareketi ve MHP’yi susturacaklarını sanıyorlarsa aldanmaktadır." dedi. Sürekli MHP ve Ülkücü Hareketin hedef aldığını vurgusu yaparak hedef şaşırtmaya çalışması ama Turan ve Çölaşan'ın aslında Semih Yalçını eleştirdiği gerçeğini gizlyemedi.

Semih Yalçın açıklamasını diğer bir bölümü ise adeta bir itiraf gibiydi. Yalçın "Türkiye’de siyasetten biraz anlayan pekiyi bilir ki MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli; “allame-i cihan” dahi olsalar, yardımcılarının sözleriyle partisini batağa saplayacak bir lider değildir.
MHP politikalarının belirlendiği kararlar parti kurullarında alınır, ancak son sözü yine MHP Genel Başkanı söyler." dedi.

İşte o açıklama ;

Sözcü’nün Edi ile Büdü’sü Rahmi Turan ve Emin Çölaşan; şu günlerde işi gücü, bayramı seyranı bırakıp bütün zamanlarını MHP ile uğraşmaya ve özellikle de bize cevap yetiştirmeye hasretmişlerdir.
Bu iki adam, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli ve bizim hakkımızda iftira ve haksız isnatlarla dolu yazılarını ısrarla sürdürürken bizim de kuzu kuzu onları okuyup sükût etmemizi beklemektedir.
Turan ve Çölaşan bilsinler ki hakkımızda “adam gibi eleştiri” seviyesinde yazılar kaleme almayı öğreninceye kadar ne yazarlarsa fazlasıyla karşılığını alacaklardır.
Bu Edi’yle Büdü, benim Sayın Bahçeli’yi yanlış yola sürüklediğimi, bataklığa sapladığımı öne sürmektedir.
Bir kere sırf bu iddia bile Genel Başkanımızı tanımadıklarının ve parti işleyişinden bihaber, masa başı “tefsir-i şerif”lerde bulunduklarının açık delilidir.
Türkiye’de siyasetten biraz anlayan pekiyi bilir ki MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli; “allame-i cihan” dahi olsalar, yardımcılarının sözleriyle partisini batağa saplayacak bir lider değildir. 
MHP politikalarının belirlendiği kararlar parti kurullarında alınır, ancak son sözü yine MHP Genel Başkanı söyler.
Bunlar, akılları sıra bizim üzerimizden MHP’yi zayıflatmaya çalışmaktadır. Bize isnat ettikleri bilgisizlik, sığlık ve lümpenlik; bunların mezhebi meşrebi, tıynetidir.
Terbiyeden söz etmektedirler ama en terbiyesiz, en seviyesiz; hatta çukur ifadelerle MHP’ye ve onun yöneticilerine saldırmaktadırlar.
Üstelik bunu bayram günü yaparak bize haklarını avuçlarına vermekten başka seçenek bırakmamışlardır.
Bayramın mebrukiyetinden zerre kadar nasiplerini almadıkları, bu milletin değerleriyle zerre kadar alakaları olmadığı bir kere daha anlaşılmıştır.
Onun için bu iki âdeme her vakitte ne söylense azdır.
Bunlar her türlü yergiye müstahaktır.
Turan ve Çölaşan, saldırgan bir üslup kullanarak Ülkücü Hareketi ve MHP’yi susturacaklarını sanıyorlarsa aldanmaktadır.
Bunlar kendini ne sanmaktadır Allah aşkına? Bunlar, olsa olsa kendini dev aynasında gören cücelerdir.
Rahmi Efendi, virgül kelimesi üzerinden bizi küçük düşürmeye çalışmaktadır.
Aslında kendisi o kadar küçük, o kadar mikroskobiktir ki bırakalım virgülü, nokta bile yanında Gulliver kalır.
Rahmi Efendi’yi noktayla virgülle tarif etmek, bu değerli noktalama işaretlerine bile hakaret olur!
Rahmi Efendi, “Baraj altında kalıp yok olacaklar.” deyince MHP gibi yarım asırlık bir dava partisinin yok olacağını zannedecek kadar biçare bir kimesnedir. 
Emin Çölaşan’la ikisi; Sözcü’nün Yavruyla Kâtip’i, Don Kişot’la Sanço Panço’sudur.
“MHP’siz siyaset” hülyasıyla, yel değirmenlerine hücum eden kaçıklar misali MHP’ye saldıran iki yoldaş, bu kafayla daha çok duvara toslarlar. 
Daha çok hayal kurar, çok serap görürler!
Bunlar, kalitesiz ve değersiz yorumlarla MHP’nin gardını düşüreceğini, sözde muhaliflerin de bundan yararlanarak kazanç elde edeceğini mi sanmaktadır?
Vah zavallılar vah!   
Seviye o kadar yerlerdedir ki Emin Çölaşan; soyadındaki “çöl”ü ima ederek hakkında dalga geçer mahiyette cümleler sarf ettiğimiz için, kendisinin Arap olduğunu sandığımızı yazmıştır. 
Turan ve Çölaşan, o çok yüksek(!) zekâları ve engin(!) bilgileriyle bizim profesörlüğümüzü de tartmaya kalkmıştır. 
Yıllarını Cumhuriyet tarihi alanında tüketmiş bir akademisyeni tartmak bunların haddine düşmez! 
Ayrıca biz siyasette akademik unvanımızı asla öne çıkarmadık.
MHP hakkında desteksiz salladıkları gibi, akademik kariyerimiz hakkında da desteksiz atmayı yeğlemişlerdir.
Çünkü bunların mesleki düsturları; yalan ve iftira üzerine bina edilmiştir.
Bunların gazetecilik şiarı ve prensibi, “Çamur at, izi kalır.”dır.
Bunu hayata geçirirken de hiçbir ahlaki kaygı, hiçbir insani ve vicdani sorumluluk duymazlar.
Yalan ve iftira; bunların huyu, suyu, seviyesi, karakteridir.
Rahmi Efendi, bizim polemik yaparak ün kazanma çabasında olduğumuzu öne sürmektedir.
Sanırsınız ki kimsenin bilmediği sıradan bir parti mensubuyuz! Biz, MHP Genel Başkan Yardımcısı olarak kamuoyunda yeterince tanınan bir isim olduğumuz kanaatindeyiz.
Bu sebeple iki çapsızla polemiğe girerek şöhret kazanmak gibi basit bir çabaya girmeyeceğimizi, yüce Türk milleti takdir edecektir.
Rahmi Efendi, bizi başkalarıyla mukayese ederek aklınca küçük düşürmeye çalışmaktadır.
Ama bizler halkın oylarıyla seçilmiş kişileriz. 
Bizim notumuzu gazeteciler değil, halk verir; değerimizi de halk tayin eder. 
Don Kişotla Sanço Panço’nun kıymetine gelince!  
İkisi de halkın gözünde 1 D(Rahmi) bile etmezler. 
Bugünlerde Rahmi ve Emin Efendilerin sağduyudan, izan ve idrakten yoksun, hatta oldukça kaçık ve çılgın yazılar yazmalarının sebebi; alışık olmadıkları bir durumla karşılaşmalarıdır.
Şimdiye kadar pohpohlanarak devran süren egosu şişkin iki âdemin seviyesizlikleri yüzlerine vurulmuş, ipleri pazara çıkarılmıştır; bütün hiddetleri, şiddetleri bu yüzdendir.
Kendini dünyanın en büyük gazetecisi sanan ve sağa sola ayar vermeyi alışkanlık hâline getiren bu iki iflah olmaz MHP düşmanına Rahmi Efendi üslubuyla şu karşılığı veriyoruz: 
Ne duruyorsunuz sizde yürüyün, otoyol şovuna sizde katılın belki bir noktada HDP-PKK ile omuz omuza yürüme şansı edersiniz!
 

Editör: TE Bilişim