Namaz kılarken bile namazda ne dediğini anlamayan bir ibadet garabetimiz var. “Allah-u Ekber” derken, ne dediğini bilmemek olur mu?!. Sûbhaneke, Fatiha ve ilh… Anlamadan ezberde söylemek ve bunu ibadet sanmak!.. Tanrıya bilmediğin bir dille yakarmak.. ve niyazını nasıl söylediğini bilmemek akıl sahipleri için elbet ki sıkıntıdır.

Anlamak.. anlamak; salih amel için hasbi düşünce ve niyaz… Öyle ezber-matik bir din otomatiği İslam dünyasına (özelde Türklüğe) hiçbir kıymet kazandırmamıştır.

İmam-ı Azam diyor ki: “Kur-an’ı Kerim’in herhangi bir tercümesi ile namaz kılınır.” Öyle Arap dili bilmek ya da bilmemekle de rapteylemez. Biz Arap değiliz, o dili bilmek zorunda hiç değiliz! Rahmetli Yaşar Nuri Öztürk’ün ibretlik sözündeki gibi kimse “dil bezirgânlığı” yapmamalıdır. Kendi dilinde ibadet işi sahabeler dönemine kadar uzanıyor.

Bütün fıkıh kitaplarında geçtiği kabul edilen bir hikâyecik: Sahabe, peygambere gelir ve “Ben namaz kılmak için Kur’an’dan bir şey ezberleyemem, düzgün okuyamam; bana bir yol gösterin.” Peygamber “O zaman Allah’ı yüceltici sözler söyleyin.” Diyor… Bundan meal bütün mezhep fıkıhlarında Kur’an dili lafzında kendini aciz görenlere bir serbestîye işaretleniyor. Türklerin çoğunlukla bulunduğu Hanefi fıkhının Türkçe İbadete makul ve müspet baktığını bilmekteyiz. Ne İmam Azam ne Salman-i Farisi örnekleri gözardı edilemez!  

İşbu ezber ve Arapçılık anlayışı sebebinden din, yobaz ve gericilerin eline teslim edilmiştir. Sonucunda Türk toplumunda pek çok beşeri, kültürel ve bilimsel tekâmül (ilerleme) devre dışı bırakılarak, geriletildi. Örneğin, Selman Farisi bir sureyi (Fatiha) kendi diline çevirip millettaşlarına aktarır. “Bununla da namaz kılınız” demiştir. Meram bellidir, tek husus mensup olduğun dini anlamak! Hatta bilir miyiz, yüz yıla yakın Buhara’da Cuma namazlarında Farsça Fatiha suresi okunarak namaz kılınır. Gerçeklere nüfuz etmeli ve dini yobaz-Arabist tahakkümden kurtarmalıyız.

Arapça bilmiyoruz, Tanrı’ya kendi dilimizde dua edemeyecek miyiz? İmam-ı Şafi, İmam-ı Malik, İbn-i Hambeli gibi mezhep babaları ve Şia mezhebi dâhil böyle bir men içine girmezler. Arabist ezberci İslam hatası Türklüğü geri bırakmaktadır. Bugün siyaset, başta sağ-muhafazakâr kanat adına ezberci din en mümbit istismar sahasıdır. Dün MSP-Refah çizgisi ve şimdiki Ak Parti bariz numuneleri teşkil ediyor.

Türkçe Kur’an ile ibadet boşluğunu doldurabilmeliyiz. Ezberci Din Piyasasının elinde biriken koca bir rant ve hoyratlığın önü kesilmeden Ortadoğu toplumlarına dönüşüm evremiz bitmeyecektir. Namaz münacattır, niyazdır. Bir sürü sentaks (dilbilgisi) sözdizimi hatalarıyla namaz kılmak oluyor da kendi dilinde Allah’a yakarış neden olmuyormuş? Konu bahsi alanda en büyük ekol ve pusula İmam’ı Azam’dır.  

Arapçı-ezber skolastik mantık Türkiye’de sektör halindedir. Bu sektör Türklüğün adeta iliğini kemirerek safahatını sürdürüyor. Yobaz din ve mezhep taassubuna teşne olanlar DAEŞ ve benzeri vampirlere imrenerek bakmakta, onların kafa kesme ve diri diri adam yakma seremonilerine imrenmektedirler. Çağdaş Atatürk Türkiye’si böyle olamaz!

Ey Türk! Yaradan’a, Çalap’a içinden geldiği gibi öz dilinde yakar! Şıh’a Şeyh’e kaptırdığın yakanı kurtar, el etek öpmekten, mendilini koklamaktan vazgeç!

Yesevi, Maturidi ve Mustafa Kemal, İslam’ın en büyük hizmetkârı mertebesine yükselmişleridir. Bizim kaynaklarımız Türk İslam’a dönüşte en büyük (yeterlik levhası) referanslardır. 

TANRI TÜRK’Ü KORUSUN!