TÜRK'ÜN SON BAŞBUĞ'U 99 YAŞINDA

 

Aslında 15-16 yaşlarında Ülkü denen nazlı geline gönlümü düşürmüştüm. Türkiye de terörün zirve yaptığı yıllardı. Hainler her gün eylem üstüne eylem yapıyor, onların destekçileri mecliste Kürtçe yemin etmeye kalkıyor ve buna da en şiddetli Milliyetçi Hareket Partisi karşı duruyordu.

 

Lafa geldiğinde Adriyatik'ten Çin Seddine kadar uzanan bir Türk Coğrafyası vardı ama biz "Atasını tanımayan it peşinde koşar" misali AB kapılarında yatıyorduk. Bu bana çok anlamsız, hatta saçma geliyordu. Sovyet Rusya dağılmıştı, bir sürü bağımsız Türk Cumhuriyeti vardı ve bunlar aradan geçen onca yıla rağmen Türklüklerini muhafaza etmeyi başarabilmiş insanların yaşadığı ülkelerdi.

 

Sonra Turan Ülküsünü öğrendim. Aklın yolu bir diye düşündüm o yaşın verdiği heyecanla. Kaşifi benim diye düşündüğüm şeyin :) aslında Milliyetçi Hareket Partisinin ve onun lideri "Başbuğ" dedikleri Türkeş'in hayat gayelerinden biri olduğunun farkına varmıştım.

 

Alparslan Türkeş sert bakışlı, oldukça dik duruşlu, kararlı ve bilgili bir adama benziyordu. Kendisini içinden geldiği Milletine ve Devletinin bekasına adamış, bu uğurda bedel ödemiş, her bedeli de ödemeye teşne bir izlenim bırakmıştı bende.

 

Okuldu, sınavdı, kurstu, babanın yanında çalışmaydı derken elimizden tutan olmadı, etrafımızda örnek alacağımız Ülkücü de bulunmadığından Ülkücü Hareketin içine girip kendimi Ülkücü olarak tanımlamaya başlamam 20. yaşımda oldu.

 

İtiraf etmeliyim ki o zamanın Orman Bölge Şefi Yüksel Abi yi tanımam aldığım kararın arkasında durmamda oldukça etkili oldu.Yüksel Abi ülkücüydü, çok genç yaşlarda tanışmıştı bu kutlu dava ile . Zihni Açba Reisin ekibinde yer almış, Milliyetçi Hareket in komunizmle olan haklı mücadelesine katkı vermişti. Yüksel Abi bilgiliydi, dürüsttü, taviz vermediği bir duruşu vardı. Bulunduğu her ortamda saygı görüyordu. Ben de onun gibi olmalıydım.

 

İşte o günlerde karar verdim.

 

İçimde yıllardır yavaş yavaş yeşeren Başbuğ sevgisi,onun bu ülkede yetiştirmek istediği gençlerin profili Yüksel Abi nin şahsında bana örnek olmuş ve kendimi ÜLKÜCÜ olarak tanımlamaya başlamıştım.

 

Hamdolsun ki o gün bugundür Ülkücü Hareket in içindeyim.

 

Hamdolsun ki Cennetmekan Alparslan Türkeş'in yolundan yürüyorum.

 

Okudukça, yaşadıkça ve gördükçe anladım ona neden "TÜRK'ÜN SON BAŞBUĞ'U" dendiğini...

 

O adeta Milleti için yaratılmış, devleti uğruna bir hayatı kurban etmişti. O Türk Milleti için yaşamış, Türk Gençleri için mücadele etmiş, ay yıldızlı şanlı al bayrak için gençlik yıllarından itibaren bedel ödemişti.

 

Uğruna ömrünü adadığı devleti gün gelmiş onu ve onun vatan-millet sevdalısı evlatlarını zindanlara tıkmış, o bir "ah" bile dememişti. Vatanı uğruna binlerce has evladı toprak olmuş, ciğeri kimbilir acıdan kaç kez parçalanmış ama hainlere malzeme vermemek için bir kez bile dik duruşundan o BOZKURT bakışından taviz vermemişti.

 

Her zaman Türkiye nin ve Türk'ün elde bayrak mücadele eden sancaktarı, her zaman ağzı dualı Türk Analarının ve onların doğurup bu Milletin hizmetine feda ettiği kahraman Türk evlatlarının koruyucusu ve kollayıcısı olmuştu.

 

"Kürtlerin hakkını Apo mu savunacak"

"Bana yetki verin terörü 6 ayda bitireyim"

"Ne mozaiği ulan !" çıkışları tarihe altın harflerle kazınmış, bugün bile takdirle anılan söylemleridir.

 

Milleti için yaşadı, Vatanı için mücadele etti, Devleti için gecesini gündüzüne kattı. Ve her fani gibi bir gün o da arkasında Kocaman bir BOZKURTLAR ORDUSU bırakarak rahmet-i Rahman'a kavuştu.

 

Bugün 25 Kasım 2016 "TÜRK'ÜN SON BAŞBUĞ'U" Cennetmekan Alparslan Türkeş'in 99. doğum günü.

 

Doğum günün kutlu olsun Başbuğ'um.

 

Rahat uyu.

 

Evlatların olarak Vatanın da Milletin de, fani olanın değil ama Ebed Müddet olan Devletin de yanında ve emrindeyiz.

 

Mekanın Cennet Olsun...