ÜLKÜCÜLÜĞÜN HAL OKUMASI BEYANIMDIR

Terör uzmanı değilim; stratejist de… Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım ve tepemizde AKEPE iktidarı belası bulunduğu gerçeğiyle yaşamaya isyan eden bir Türk Ülkücüsüyüm. Birincisi, terörün gündelik eylem ve sıradanlığına alışmış toplum psikolojisini görmek kanıma dokunuyor; toplum adeta paralize… İkincisi, şu AKEPE ve RTE’nin elinde nasıl bir sihirli değnek var; ya da ne gibi bir haşhaş imal ederler de millet böyle aklını buzluğa koyar, bu durumu anlayıp da izahta zorlanmak gücüme gidiyor.

Şu “Analar ağlamasın” lafzını hiç unutmayacağım. Evet.. milletin “a…. Koyanları” duymuştuk; gün gelir yakasına yapışırız elbet; fakat analar ağlamasın cümlesindeki timsah gözyaşının bedeli maalesef şehit kanları oldu. Müptezel bir AKEPE’li denk gelirse bu lafzı 600 kere bir çaputa yazıp, okunmuş suyla elli defa dürüp “REİZ” içün bilmem neresini yırtana yamalamak istiyorum. Böyle alçaklık, böyle hıyanet ve müptezellik olur mu demiyorum… Meğerki olurmuş… Olurmuş da bir milletin bu kadar kavli karakter ve vasfını yitireceği aklıma gelmezdi.

Bizler şöyle düşünürdük; zor zamanlarda Türk milleti birlik beraberliğini sergiler. Genlerinde mevcut karakterisitik faziletleri ortaya koyar. Düşündürücüdür, acıtıcıdır; ama yanılmışız… Haberleri seyredip, gazeteleri okuduğumuzda toplum değerlerimizin çanak gibi çatladığını görüyoruz. Çocuk tecavüzü, kadına dayak, futbol ve spor şiddeti, akıllara durgunluk veren dolandırıcılık faaliyetleri, meclisinde kavgalar ve birbirlerine her zeminde hakareti arşa çıkmış ülke manzarası. Hergün sayısız şehit verirken milli ve nefsi vicdanımızın haya etmeyip, azgınlık sularında savrulması, titreyip kendine dönememesi boynumuzu bükmektedir.

Terör ve destekçilerinin AKEPE iktidarıyla ciddi kazanımlar sağladığı bir gerçek; fakat iktidar rezaletini şuursuzluk ve andavallıkta seviye aşan bir gruba anlatmak adeta imkânsız. Bu iki ayaklı hanzolar kadar başta bölgede yaşayan Kürtlerin Türkiye’den koptuğu, koparıldığı da gerçek. Kürtlerin, özellikle 20-40 arası yaş grubu anadan doğma eleman ve militan havuzuna dolduğunu bilmeyenimiz var mı? Cizre, Şırnak, Nusaybin, Sur gibi otuzu aşkın il-ilçe özelliğine sahip kentlerimizde bir kalkışmaya şahit olmaktayız. Yaklaşık 7000 terörist etkisiz hale getirilirken bunların %80’i şehir savaşlarının bilançosudur. Öldürülen teröristlerin çoğunluğu o mıntıkanın insanlarıdır. HDP’nin doğu ve güneydoğu bölgeleri bir tarafa İstanbul’da bile MHP’den daha fazla oy alabildiğini gördük. Lanet olası karşıt görüşler algı operasyonuyla MHP, HDP ile aynı çizgiye indirgenirken, tarih bu zalimliği affetmeyecektir. Ülkenin batısında yaşayan Kürtler, böyle Vandal ve vahşi bir terör makinasının siyasi uzantısına nasıl oy veriyorlar, durum sırf siyasi saikle izah edilemez.

Bugün şehitler kervanına 8 yiğidimiz daha revan oldu. Çukurca’da Çığlı üs bölgesine saldıran PKK bir helikopterimizi düşürdü. Prof. Dr. Ümit Özdağ, örgütün lojistik kabiliyeti ve silah envanterindeki sofistike değişimi ifade ediyor. Helikopterimizi vurabiliyorlar. Irak sonrası Suriye’de gelişen süreçten azami istifade eden tek terör örgütü PKK’dır. AKEPE hükümetinin RTE’si ve stepne başbakan Davutoğlu’nun akıllara ziyan dış politikası Suriye’yi allak bullak ederek, Kürt siyasal kimliğine zemin hazırladı. Suriye meselesinde duvara toslandı. Öyle “van münit” efelenmesiyle dünya gücü olunamayacağının acı dersini uluslararası güç dengeleri burnumuzun dibinde bize göstermektedir.

Kilis’e düzenlenen roket saldırıları vaka-i adiyeden sayılır durumdadır. Sınırımızda jetlerimiz devriye atamıyor; çünkü vurulma riskleri var. Kara birliklerimizi 1 metre sınır ötesine yollayamıyoruz. O sebep IŞİD’e süpürme harekatı yapamamaktayız. Rus Dışişleri Bakanı Lavrov: “Suriye’de askeri üssümüz bulunmakta, Türkler sınır ötesi harekat yapamaz.” demişti… Maalesef saldırıları kökten bitirici tedbirler alamamamız Sergey Lavrov’u haklı çıkarmaktadır.

AKEPE hükümeti döneminde Irak Türkmenlerini kaderine terk ettiğimiz gibi, bu iktidarın devam eden vahim dış politika yanlışlıkları, Suriye Türkmenlerini de ateş çemberi içinde bıraktı. Bölgede mezhepçi Arap politikalarına teşne olan RTE iktidarı, bir de üstüne Kobani provokasyonuna seyirci kalarak, Faşist ve Sovyetik Kürtçü terör örgütlerinin Türkiye’yi operasyon sahasına çevirmelerine göz yummuştur. Sırtını YPG’ye dayayan itlerle Dolmabahçe mutabakatı yapan AKEPE ve RTE’nin dünya görüşü, Türk Milliyetçiliğine husumetle örgülüdür. Ergenekon, Gezi, Cumhurbaşkanlığı seçimi RTE tarafından sürekli istismar edilmiştir. Ülke sınırları içinde toplumsal bölünme ve açılım felaketinin bedelini ödüyoruz. Suriye’de mezhep temelli görüşle uygulanan sakat stratejinin yol açtığı durumun bedelini azan terör tehdidiyle yine her gün ödemekteyiz.

Gelinen noktada an ve an terörün bütün uzuvlarımız sardığı aşikardır. Başımıza gelenler ne Avrupa ne de o çok sevdikleri Arap dünyasının umrunda bile değil.

Türkiye vatandaşı Kürtlerin milli bütünlük konseptinde buluşamaması, iktidarın Cumhuriyet değerleri ve Türklüğe içten içe beslediği sakat görüşün sonucudur. Türkiye’nin iç ve dış tehditler yüzünden başına gelenler en az bin yıllık tecrübeye dayanıyor. Dün Ermeniler, bugün Kürtler… Oynanan her etnisite, her mezhepçi tutum, Türklük değerlerine yapılan her saldırı, direnç kabiliyetimizi zayıflatıyor. Bunlar iktidarın Türklüğün hayrına art niyetli, kör baktığı sahalardır. Türk milliyetçiliğine yapılan operasyondan ötürü kürtçülüğün legal-illegal aldığı kazanımların devlet varlığımızı zaafa düşürdüğü kesin. Sorun ise bunun vatandaşlarca halen anlaşılamaması. Cemaat işbirliğiyle tezgahlanan Ergenekon süreci, esasta Türk Milliyetçiliği refleksini felce uğratmak ve açılımın önünü açmak üzre tasarlanmıştır ve bugün açıkça anlaşılmıştır. Fakat iktidar “yanılmışız” diye sıyrılmasını becerebilmektedir.

Türk toplumunun aktif ve örgütlü sivil tepki veren bir sosyal psikoloji taşımadığı malum. Örgütlenme ve sivil insiyatif bir cemiyet kültüründen müteşekkil değil; cemaat kabullenmesiyle kalmış; sorgusuz bir hayat tarzı. Yaşadığımız sonuçlar ciddi bir buhranın maddi manevi özetidir. 14 yıldır İslamcı-Muhafazakar dünya görüşüyle ülkeyi yönettiğini iddia edenlerin sosyo kültürel, ahlaki ve medeni noktada ülkeyi getirdikleri seviyenin karnesi başarısızdır. Dünya pazarına teşne kıldıkları Türkiye açık bir piyasa halini almışken “biz faize karşıyız” sözü ne kadar komikse, şimdi kürt açılımı duvara toslayan RTE AKEPE hükümetinin Türk Milliyetçiliğine sarılması da o kadar komiktir. RTE ve AKEPE neoliberal, pragmatist ve omurgası kırık bir siyasal virüstür!

7 Haziran 1 Kasım arası sahnelenen iktidar oyunu tek kelimeyle başarılıdır. Vatana ihanetle eş politikaların sorumlusu AKEPE %49 oy alıyor… Bizler ne düşünüyorduk? Muhalefet bir yana AKEPE’nin en azından siyaseten cezalandıramaması bu toplumun muhakeme yeteneğini kaybettiğini gösterir. Açıkça bugün verdiğimiz şehitlerin bir tek siyasi müsebbibi vardır: AKEPE İKTİDARI! Fakat panoramada görünen nedir? Her tarafı saran RECEP TAYYİP ERDOĞAN EFSANESİ! O efsane hala caridir. Bu şartlarda ancak; RTE ve iktidarının her şekliyle hesap verebilmesi güçlü bir muhalefetle mümkün. Koltuk telaşına düşen Devlet Bahçeli’nin “Ver Bilal’i, al hilali” sözünü unutmayacağını umut edelim.

Muhalefet konusu önemlidir. Türkiye’de ise güçlü siyasi muhalefetten bahsedemeyiz. CHP muhalif siyaseti üzerinde taşıyacak nitelik ve altyapıdan yoksun. MHP’nin acilen kadro değişimine gitmesi gerekiyor. Fakat artık iyice su yüzüne çıkmıştır; iktidar MHP’nin iç işine karışmakta ve ülkede yerlerde sürünen yargı gücünü MHP operasyonunda kullanmaktadır. Sn. Bahçeli, Pensilvanya’nın partisine oyun kurduğunu iddia ederken gözden kaçırdığı durum, iktidarın MHP’ye kurduğu kumpastır.

RTE’nin başkanlık hırsı Türkiye’de sistemi tıkanma noktasına getirdi. Esasta inancım bu sistem krizini bilerek, taammüden oluşturmalarıdır. Ama baş gösteren siyasi ve idari zafiyetin ardından terörle birlikte hangi felaketleri yaşayacağımız bilinmiyor. Toplum, 14 yıllık RTE iktidarının tesis ettiği algıyla psikolojik ameliyata hazır halde. HDP’li hainlerin hain olması Cumhurbaşkanı için rahatsız edici değil; bilakis onları meclisten atarak başkanlık yolunun açılması RTE’nin en büyük muradı.

Önümüzde Cumhuriyetimizi bekleyen sabotajları akamete uğratmak Türk Milliyetçilerinin durumuyla yakından ilintilidir. Kürtleri milli bütünlük çerçevesinde şuura erdirecek olan siyasetin cevapları MHP’nin kültürel, ahlaki ve tarihi birikiminde saklıdır. Tek sorun, bu birikimlerin sahada uygulama safhasına geçirilmesi. Ondan sebep MHP iktidar olmalıdır. Terörü bitirmek bir çırpıda söz konusu değilse.. ki öyledir; Türk Milliyetçilerinin hazırlıkları anlaşılır ve orta vadeli konsepte vatandaşa anlatılabilir iletişim diline sahip olmalı. Fakat mevzunun yeni bir lider ve kadro değişimiyle başarılacağını unutmayalım.       

Türk milleti şu an cehalet ve aymazlık sarmalında; itiraf etmekten çekinmeyelim. Riyakar yüzüyle 14 yıldır iktidar olan bir partinin tuzağına düşmüş bir milleti kendine getirmek durumundayız. Bu tuzaktan kurtarmak için ya bizler hamle yapacağız ya da uluslararası güç dengeleri irade buyuracak ve akıbetimize rıza göstereceğiz. Ülkücü praksi muhakkak devreye girmeli; devreye girdiğinde toplumsal enfeksiyon temizlenerek tedavi edilir; kangren olan yerlerse muhakkak kesilir. Ama o gücü Türk Ülkücülüğü ele almalıdır; olmazsa olmaz şart ve önceliğimiz budur…

TANRI TÜRK’Ü KORUSUN!