Siyasi partilerin toplumda karşılık bulabilmesi için toplumun bütün meseleleri hakkında projeleri olması gerekir. İktidar olmak için de muktedir olmak içinde hem iyi bir programa hem de nitelikli bir kadroya ihtiyaç vardır. Ve daha sonra başarı hikayesi olan bir lidere.
Ülkemiz siyasi parti açısından son derece üretken bir ülke. Nerdeyse her sabah kalktığımızda yeni kurulan bir partiyle karşılaşabiliyoruz. Bu kadar rahat ve kolay parti kurulabilmesi demokratik olarak uygun olsa da realist olarak bakıldığında amaçlananın topluma hizmet olmadığı anlaşılıyor.
Zafer Partisi ve onun Genel Başkanı yazımızın öznesi. Zafer partisinin Genel Başkanının siyasi hayatı incelendiğin de birçok zikzak görmek mümkün. MHP içerisindeyken liderlik yarışına girip sürekli kaybettiği halde hırsı gözünü karartmış ve inatla devam etmiştir. Tabi ki bir siyasinin Genel Başkan olma isteği normal karşılanmalıdır. Ama bu hırs halini alıp sürekli içinde bulunduğu kurumu yıpratmaya başladıysa bu artık normal karşılanamaz. Ve nitekim de öyle oldu ve Partisinden ihraç edildi. Daha sonra Akşener’le beraber İYİ Partiyi kurdu ve aynı huzursuzluk orada da yaşanmaya başladı. Bir süre sonra oradan da ayrılmak zorunda kaldı. Sonuç olarak mevcut siyasi yapılarda Genel Başkalığı ele geçiremeyeceğini anlayınca kendisi bir parti kurdu ve oranın Genel Başkanı oldu nihayet.
Ama burada da hırsı ve egosu sayesinde yola çıktığı arkadaşlarından birçoğunu kaybetti. Kalanlarla yola devam ediyor şimdilik. Peki bu partinin ülke sorunlarıyla ilgili ne gibi çözüm önerileri var diye sorarsanız buyurun hep beraber bakalım.
Sığınmacı ve göç problemi bu partinin toplum karşısına çıktığı tek konu. Nokta atışı herkesin rahatsız olduğu bu konu üzerinden de epey yol aldı. Konu problem olarak ortaya kondu ama çözüm önerileri çok fazla kabul görmedi. Bunu da seçimlerde elde ettiği oy oranından anlamak mümkün.
Zafer Partisinin ve Liderinin ülke ekonomisi hakkında ki fikirlerini toplumun ne kadarı biliyor acaba? Veya işsizlik ve istihdam konusunda ki fikrini. Üretim araçları hakkında ki düşüncesini. Bunları söylerken sığınmacı problemini küçümsemek veya yok saymak niyetinde değilim. Aksine çok doğru bir yerden yürüdüğü düşüncesindeyim Zafer partisinin.
Kadrosunun çoğunluğunu eski MHP lilerden oluşturması da Türkçü-Milliyetçi çizgide ki küskün kırgın kitlenin sempati ile bakmasına vesile oldu. Tabi Genel Başkanlarını yakından tanımayanlar için geçerli bu dediklerim. Şiirin sırrı şairini tanıyana kadardır derler. Sır bozulunca doğal olarak aidiyette zayıfladı git gide.
Sadece sanal dünyada şov yaparak ve birkaç gençle eylemler yaparak iktidar olunabileceğini düşünen Genel Başkanları sayesinde gelebilecekleri en üst nokta da bugün Zafer Partisi. Kaliteli birçok Türk Milliyetçisi var Genel Merkez yönetiminde. Ama varlıkları ve fikirleri Genel Başkanlarının hırsı ve egosu sayesinde topluma yansıtılamıyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ülkenin siyasi zeminini dikkate almadan Zafer Partisinin gündeme gelmesini tahlil edenler bu seçimde hüsran yaşayacaklar. İktidar yolunun en önemli taşları Program-Kadro ve Lider üçlemesidir. Bunlardan birisi eksikse siyasi hayatta başarılı olmak mümkün değildir. Tabi bizim gibi ülkelerde algıyı yönetmek asla vazgeçilemeyecek kadar önemli bir güçtür aynı zamanda.
Bu partide ki bire bir tanıdığım gerçekten kaliteli Türk Milliyetçisi Genel Merkez yöneticilerine tavsiyem geçmişte şikâyet ettikleri konuları burada da yaşadıklarının farkına varmaları ve buna göre tavır geliştirmeleridir. Yoksa vaz geçtikleri Liderin yerine tercih ettikleri Genel Başkanları onların siyasi hayatlarının sonu olacaktır.