Kanal7 Ankara temsilcisi Mehmet Acet, Yenişafak gazetesindeki köşe yazısında 15 Temmuz gecesi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi almak için MHP'ye birinin gittiğini ve buraya geldiklerinde "Merak etmeyin Devlet Bey bende diyeceğim" dediğini yazdı.

İşte Mehmet Acet'in köşe yazısı:

15 Temmuz planlayıcılarının, darbe için düğmeye basmadan önce, kilit isimlerle ilgili bir takım görevlendirmeler yaptığını biliyoruz.

Kim kimi teslim alacak,

Ya da kim kimi ikna edecek, önceden belliydi.

Bu 'görevlilerin' bir kısmını biliyoruz, bir kısmı ise hala meçhul.

Mesela, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı teslim almak için Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in görevlendirildiğini biliyoruz.

Başarısız olup yakalanınca, “Ailem beni reddetsin, soy isimlerini değiştirsinler” diyen darbeci general.

Darbe işi olsaydı, her bir FETÖ'cünün hayallerini süsleyen bir makama, MİT Müsteşarlığı'na getirilecekti.

Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar için 'görevlendirilen' darbecinin kim olduğunu da biliyoruz.

Birkaç gün önce ek ifade vermek için Adliye'ye getirilen Tümgeneral Mehmet Dişli.

Bu şekilde daha pek çok görevlendirmeler yapılmıştı.

Görev alanların bir kısmı, teslim alacakları kişilerin şüphesini çekmeyecek kadar onlara yakın pozisyonlarda görev alıyorlardı.

Bir örnek:

İzin almadığım için ismini veremeyeceğim yalnız.

Üst düzey bir İçişleri Bakanlığı yetkilisini teslim almak için, terörle mücadelede gece gündüz birlikte mesai harcayıp devlet işlerini o güne kadar birlikte yürüttükleri, hatta ailecek oturup kalktıkları bir Korgeneral'e görev verilmişti.

Darbe girişiminin önemli aktörlerinden olan bu korgeneral, söz konusu ismi teslim almak için o gece buluşma teklifinde bulunmuş, ancak fiziki şartlar nedeniyle bu mümkün olmamıştı.

ÖZEL KALEMDE OTURUP MÜNASEBETSİZ LAFLAR EDEN ESRARENGİZ ADAM

Şimdi gelelim o akşam MHP Genel Merkezi'nde olup bitenlere.

Şunu biliyoruz.

Genel Başkan Bahçeli, haftanın belli günlerinde çoğunlukla parti kurmaylarıyla birlikte küçük bir yürüyüş parkuruna gidip spor yapıyor.

15 Temmuz'da da bu böyle oldu.

Akşam 20.45 civarlarında Devlet Bey, saatine baktı “Ooo bugün 15 dakika fazla yürümüşüz” dedikten sonra yürüyüş parkurundan ayrıldı.

Akşam 22.00 civarında F-16'lar Ankara semalarında uçmaya başlayınca, Bahçeli'nin yakın kurmaylarından bazıları, MHP Genel Merkezi'nin yolunu tuttu.

Herkes Genel Başkan'ın makam odasının bulunduğu katın özel kaleminde toplandı.

Bahçeli vakitlice darbeye karşı çıkıp, safını belli etmiştir.

O sırada orada bulunan herkes, bu bilgiye sahiptir.

Ancak, darbenin başarılı olmayacağının anlaşılacağı saatlere henüz gelinmemiştir.

Ancak o sırada, makam odasının özel kaleminde daha önce kimsenin görmediği bir adam peydah olmuştur.

Bu adamı ne kimse tanımaktadır, ne de partide herhangi bir görevinin olup olmadığı bilinmektedir.

Ancak, ilk başta orada bulunanların aklına, memleketin içinde bulunduğu nazik durum nedeniyle bu adamın kim olduğunu sorup soruşturmak da gelmemişti.

 

“MERAK ETMEYİN GELDİKLERİNDE 'BAHÇELİ BENDE' DİYECEĞİM”

Özel kalemde 40 yıldır oraya girip çıkan birisiymiş gibi davranışlar sergileyen bu esrarengiz adamla, partinin önde gelen isimlerinden biri az önce asansörde karşılaşmıştı.

Adam, Bahçeli'nin yakın kurmayına ismiyle hitap ettikten sonra, dışarıdan gelen F-16 gürültülerini kast ederek “Merak etmeyin bu üstümüzden uçanlar Türkmen çocukları” der.

Herhangi bir MHP'linin kulağına hoş gelecek bir cümle bu, değil mi?

Tabi, o saat itibariyle Bahçeli'nin darbeye karşı net bir tutum aldığı partililer tarafından da bilindiği için, bu sözlere itibar eden olmaz.

Ancak 'münasebetsizlik' özel kalemde de devam etmektedir.

Herkesin aklında darbe gerçekten savuşturulabilecek mi kaygısı/sorusu var iken, O adamın dünyası başka bir şey ile meşguldür.

“Merak etmeyin!” diye ortaya atılır önce.

Orada bulunanları yatıştırmak isteyen bir kurtarıcı edasıyla.

“Buraya geldikleri zaman onlara 'Devlet Bey bende' diyeceğim” diye devam eder.

O gün orada bulunan ve bana bunları anlatan bir partilinin ifadesiyle, “O akşam darbeci bir tim, Bahçeli'yi teslim almak üzere MHP Genel Merkezi'ne gelecek, güya bu adam da 'Bahçeli bende' diyerek onları geri gönderecekti.”

Hikayenin nasıl bittiğini biliyor musunuz?

Aynı kişi aynı lafları ikinci defa edince, birkaç partili öfkeyle yerlerinden kalkıp bu esrarengiz adamı, özel kalemden kovalıyorlar.

Ama şimdi “Acaba doğru mu oldu? Yapılan doğru muydu?” diye bir soru var orta yerde.

Acaba, “Darbeciler gelirse Bahçeli bende deyip onları geri göndereceğim” diyen adam, gerçekten münasebetsizin teki miydi?

Yoksa, darbe olduktan sonra MHP Genel Başkanı'nı teslim almak için görevlendirilmiş birisi miydi diye.