Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı Naci Ağbal;

"2020 yılına ilişkin yüzde 5 büyüme hedefi için de bizim yaptığımız çalışmalara göre sabit sermaye yatırımları olarak yaklaşık 1 trilyon 400 milyar liralık bir yatırım olmasını bekliyoruz. 1 trilyon 260 milyar liralık nominal yatırımın özel sektörden gelmesini bekliyoruz. Özellikle kamunun uygulamaya koyacağı politikalarla inşallah yatırımlar 2020 yılında büyümenin itici gücü olacaktır. İçinde bulunduğumuz yıl, 2020 yılı düşük faiz ve bol likidite yaşanan bir yıl olacak."

Yukarıdaki cümleleri lütfen dikkatlice okuyun; çünkü bu açıklamada bahsedilen %5 büyüme hedefinin yakalanabilmesi için, sırasıyla olması gerekenleri aşağıda maddeler halinde vereceğiz.

* Ekonomide büyüme rakam ve oranlarını etkileyen en önemli faktör; yaklaşık olarak %65'lik paya sahip olan "hane halkı" tüketim harcamalarıdır...Bu veriyi esas aldığımızda; enflasyondan arındırılmış hesaplara göre halkımızın 2019'a göre yaklaşık %18 civarında harcamalarını artırması gerekmektedir. 23 milyon haneden 20,5 milyon hane, gelirleriyle giderlerini karşılayamayacak duruma düşürülmüşken, geride kalan 2,5 hanenin harcamalarını iki kat artırmayı düşünüyorsanız, bu hedef oranı gerçekleştirirsiniz herhalde ?

* Daha önceki yıllara baktığımızda %5'lik büyüme oranlarını yakalayabilmek için, dış ticaret açığının GSYH'ya oranı %8,5, cari açık miktarının ise yaklaşık %4,8 civarında olması gerekmektedir. Yani en 68 milyar $ dış ticaret açığı, 40 milyar $'da cari açık vermeyi göze alacağız demektir...(Mesela 2019'u sıfır cari açıkla kapattığımızdan, büyümede sıfıra yakın olacak.) Bütün bu unsurlara karşın, enflasyonu %8'e indirecek şekilde ve bu açıkları nasıl finanse edeceğimiz belli olmadan, kurları da kontrol altında tutacakmışız. Ekonomide "ince ayar" dediğimiz denge de böyle sağlanacakmış...

* 2020 yılına toplam hacim olarak 2 Trilyon 650 milyar TL 'lık kredi miktarıyla girdiğimize göre, bu oranı en az %20 civarında artıracak taze kaynak bulmamız gerekecektir. Yani TL cinsinden ilave olarak 530 milyar TL kredi artışı sağlamamız gerekecek. Üç kamu bankası dışında hiç bir bankanın kredi verecek takati de yok...Kaldı ki, tüketici kredileri dışında iş dünyası da kredi kullanmaya hevesli değil. ( 2018 yılı Temmuz itibariyle, bankacılık sistemindeki toplam kredi hacmimizin 2 Trilyon 730 milyar TL civarında olduğunu hatırlatmalıyım.)

* Turizm gelirlerimizi 28 milyar $'dan 40 milyar $'a artırmamız gerekecek...

* Kamu yatırımları 40 yıldır ilk defa bütçenin %6'sına kadar düştü ve bu haliyle yatırımlara ancak 63 milyar TL kaynak ayırabileceğiz.

* Daha geçen hafta Türkiye'nin en büyük özel bankası yıllık %7,75 gibi bir tefeci faiziyle 1 milyar 150 milyon $ borçlanabildi diye, ekonomi yönetimi bayram yapmışken, dış finansmana dayalı olarak özel sektörün 1 Trilyon 260 milyar TL'lık yatırım yapacağını beklemek; Nasrettin Hoca'nın "diken ektim, büyüyecekler ve koyunlar geçerken takılan yünlerini toplayacağım" hikayesi kadar gerçek dışıyken, bu beyanların ciddiye alınarak gazetelere "manşet" olması ise tam bir trajedir.

Emin olun ki, kabus gibi ülkenin tepesine çökmemiş olsalar, bu ekonomi kendi dinamikleriyle %4 civarında bir büyüme oranını zaten yakalayabilir. Kimsenin önünü göremediği ve güven duygusunun yerlerde süründüğü bir iklimde ise, ekonomi maalesef büyüyemez...

En sadeleştirilmiş bir şekilde yapmaya çalıştığımız izahatı daha fazla uzatmadan, %5'lik büyüme için yukarıda özetlediğimiz şartların nasıl sağlanacağını birisi çıkıp anlatsın, biz de özür dileyip ve susalım artık...