O kadar çok usulsüzlükle karşılaşıyoruz ki; bu sefer de bu konuyu biraz ele alayım istedim. Ancak başlığı nasıl atsam diye çok düşündüm. “İktidarın Prensleri” diye atacaktım ama prenslere haksızlık edeceğimi düşündüm. “Yoktan Var Olanlar” diye atacaktım ama yokluğu çekenler isyan eder diye atmak gelmedi içimden. En iyisi; nasıl yapıyorlar ve ne yapıyorlar sorularını içinde bulunduran bir başlık olmalıydı diye kararımı verdim.

Son yapılan Yerel Seçimler sonrasında, uzun zamandır hasret kaldığımız şeffaf ihaleleri yeniden görmeye başladık. İhale, hele-hele kamu ihaleleri şeffaf olmalı diye sürekli yazarız. Bir işi yaptırırken, o işi yapmaya haiz olan tüzel kişileri bilgilendiren bir ihale ilanı yapılır. Bu ilanda, ihaleliye katılım şartları bulunur. O şartları barındıran ve ihaleye katılmak isteyen firmalar, bir meblağ karşılığında, ihale başvuru formunu alırlar. Gerekli belgeleri toplar ve ihale muhammen bedelinin %20’sine tekabül eden teminatı, ihale komisyonuna sunarlar. Buraya kadar her şey, bir hukuk devletinde olması gereken temel kurallarıdır ama bizim ülkemizde değil tabii ki. Bizim ülkemizde kamu ihaleleri, meşhur 21/B maddesi ile yapılıyor. Nasıl mı? İhaleyi açan kamu daireleri, istediği firmaları ihale hususunda bilgilendiriyorlar ve ihaleyi oldu bittiye getiriyorlar. Yani; 500 milyon tutarındaki ihale için siz, “400 milyona bu iş biter ve benim bitirme gücüm var” deseniz bile, o ihaleye grime hakkınız elinizden alınıyor. Bırakın elinizden alınmasını, ihale bittikten sonra haberiniz oluyor.

En son gündemde olan bir ihale ile ilgili sizleri bilgilendirmek isterim. 1974 yılında kurulmuş ve 2002 yılında iktidarın Ak Parti olmasıyla beraber yıldızı parlayan Kalyon İnşaat isimli firma, inşaat, altyapı ve enerji alanında faaliyet göstermekte olan ve ülkemizin güçlü firmaları arasında yer alan bir firmadır. En güzel ve prestijli ihalelerde mutlaka ismi anılır. Bu ihalede de yine ismi geçtiği için örnek olarak vermek istedim. Yapımı 2013-2015 yılları arasında olan ve Cumhurbaşkanımızın “ASRIN PROJESİ” olarak tanıtımını ve açılışını yaptığı “Cansuyu Projesi” isimli, Türkiye’den Kıbrıs’a su aktarımını yapacak olan boru hattının bir yerinde boru patlar. DSi yetkilileri, bu durumdan hemen sonra, asrın projesinin Çin malı proje olduğunu söyleyemez ama “dip dalgaları yüzünden boru yerinden çıktı” şeklinde, akla mantığa sığmayana açıklama yaparlar ve tadilat maliyetinin aşağı yukarı 35 milyon TL olacağını söylerler. 2020 yılına kadar hizmet veren bu boru hattının yapım maliyeti ise 630 milyon TL olduğunu bilmekteyiz. Burada en ilginç konu bambaşka aslında. Yapımı esnasında, ihaleyi alan konsorsiyum içinde bulunan Kalyon İnşaat, tadilat için, 21/B maddesine göre ilansız açılan ihaleye davet edilir. Konu daha da ilginçleşiyor. Bu ihaleyi de Kalyon İnşaat, DSİ yetkililerinin söyledikleri tahmini rakamın tam 16 katına, yani 483 milyon 830 bin TL karşılığında kazandı. Bulunduğu konsorsiyumun yaptığı ve ancak 5 yıl dayanabilen boruların tadilatı için neredeyse ilk ihale bedeli kadar bedelle yeni bir ihale kazanan Kalyon İnşaat’ı kesinlikle hiç bir şey ile suçlamıyorum ve töhmet altında bulundurmak istemiyorum ama aklı olan bir kişinin de, bu ihalede bit yeniği arayacağını, özellikle belirtmek isterim.

Demek istediğim şudur; ihaleler şeffaf olmalı ve bedeller, akla ve piyasa koşullarına uygun olmalıdır. İhaleyi alan firmanın altında, en fazla 2 kez taşere edilmiş firmalar bulunmalı. Bunun vebali büyüktür ve kimse bu vebalin altından kalkamaz. Yarın bu iktidar gittiğinde, iktidarla beraber bu ülkeyi terk etmek zorunda kalırsınız ki; sizin gibi inşaat konusunda bilgili firmaların, iktidar ile var olup, iktidar gittikten sonra yok olmalarını hiç birimiz istemeyiz.

Kalyon İnşaat, kesinlikle bu tarz durumlarda tek başına değildir. Bu firma gibi, aynı ihale şartlarından faydalanan ve iktidarın gözbebeği olan; Cengiz İnşaat, Kolin İnşaat, Limak inşaat gibi bir çok firma da bu listede bulunmaktadır. Kendilerine çeki düzen vermeleri elzemdir. Kazanılanları kaybetmek, çok büyük üzüntü verir. Geçmişte bunun örneklerini fazlasıyla gördük.

Sonuç olarak; şeffaf olun. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirmeyin. İslami kullanarak sahip olduğunuz koltuklarınızı, en büyük günah olan “KUL HAKKI” yiyerek kirletmeyin. Görevler gelip geçici, bu dünya fanidir. Savunmasını veremeyeceğiniz hiç bir evrakın altına imza atmayın! Size güvenen insanların gözünün içine baka-baka yalan söz etmeyin! Bu millet adamı göğe çıkartır ama bir gün öyle bir bırakır ki; “bana ne oldu” dersiniz. Benden demesi!