Milletvekilliğinde, Cumhur İttifakı: %53,66 / 340 Milletvekili AKP: %42,56 / 295 Milletvekili MHP: %11,10 / 49 Milletvekili Millet İttifakı: %34,07 / 193 Milletvekili CHP: %22,50 / 144 Milletvekili İYİ: %10 / 43 Milletvekili SP: %1,38 / 2 Milletvekili HDP: %11,60 / 67 Milletvekili Bu sonuçlara baktığımızda beni en çok şaşırtan sonuç MHP'deki kaybın sadece %0,80'le sınırlı kalması oldu.

Bugün bizler MHP teşkilatının özellikle İYİ hareketinden sonra oldukça zayıfladığını, kan kaybettiğini biliyoruz ama buna rağmen elde ettiği %11,10'luk oran hakikaten büyük bir başarı. Bu seçim sonuçlarıyla birlikte Devlet Bahçeli'nin düşündüğümüzden daha büyük bir siyasi öngörü yeteneği olduğunu düşünüyorum. Çünkü bugünkü sonuçlara baktığımda AKP meclisin kontrolünü kaybetmiş durumda. Mecliste verdiğimiz oylar nasıl olsa karşı tarafa gitmiyor düşüncesiyle MHP'ye giden ciddi bir oy olduğu kanaatindeyim.

AKP'deki %7,50'lik kaybın %3,50'luk bir kısmı bu şekildedir. Devlet Bahçeli hem partisinin baraj sorununu ortadan kaldırmış, hem bütün beklentilerin aksine partisinin mevcut durumunu korumuş en önemlisi de meclis tablosunda partisini kilit hale taşımıştır. Milletvekilliği seçiminin en büyük kazananlarından biri Devlet Bahçeli ve MHP'dir tebrik ediyoruz.

Bir diğer büyük kazanan da tartışmasız İYİ Partidir. Siz bir parti kuracaksınız, bu parti çıkacak 7 ay sonra daha doğru düzgün teşkilat toplayamadan seçime girecek, bu seçimden de barajı tek başına geçebilecek bir oy oranı elde ederek çıkacak... İYİ Parti kesinlikle büyük bir sınavdan geçip siyasetimizde kalıcı olduğunu kanıtladı. Daha bazı ilçelerinde yönetim bile yokken girdiği ilk seçimden %10 oy alarak mecliste 43 milletvekilliği ile temsil edilme hakkını kazandı. Pek tabii şimdi "İYİ'nin iddiası çok büyüktü !" "Facia bir netice !" tarzında yorumlar yapanları görüyorum. Beyler, bayanlar pardon ama bu yahut buna benzer bir neticeyi İYİ gençlik Kocaeli yönetiminde bulunan bir partili olarak ben bekliyordum. Seçim öncesi tahminlerimde de "%10'u aşar, 50 civarı vekil ile güçlü bir temsil kazanırız." diye paylaşmıştım. Bazı dostların başarı algısı tam olarak ne oluyor ben bilmiyorum ama tekrar ediyorum doğru düzgün teşkilatı olmayan bir partinin baskın seçimden %10’luk oyla hemen hemen 5 milyon seçmenle çıkması bana göre ciddi manada bir başarıdır.

İYİ'nin %10’luk seçmenine baktığımızda cumhur ittifakının 1 Kasım 2015'te %61 olan oyunun bugün %54 olmasıyla birlikte kayan 7 puanlık seçmenle birlikte %3'lük bir de CHP seçmeni görüyoruz. Cumhur ittifakından gelen oyun merkez sağ seçmen ağırlıklı olduğunu dolayısıyla İYİ'nin bir milliyetçi parti alternatifi olmaktan çok DYP geleneğinin devamı olan bir merkez parti olduğunu görüyoruz bunun bu şekilde olacağını bundan önceki analizlerimde paylaşmıştım.

CHP'den gelen oyun ise CHP'yi başarısız bulan, yeni bir alternatif arayan daha ulusalcı sol seçmenden geldiğini görüyoruz. CHP'ye baktığımızda sanıyorum ki milletvekili seçimleri bazında en başarısız parti olduğunu görüyoruz. Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce muazzam bir performansla %31 oyu yakalarken CHP uzun zamandır sabitlediği %25-26'lık oyun da altına düşerek %22'lik bir sonuç elde etti.

Burada HDP'ye barajı aştırmak için verilen oyların etkisi var ama ben bunun %1,5 - 2 düzeyinde kaldığını CHP'nin İYİ'ye beklenenden çok oy kaybettiğini düşünüyorum. Buradaki en büyük etmen tabii ki CHP genel merkezi... CHP'li seçmen aday listelerinden son derece memnuniyetsiz olduğunu zaten dile getiriyordu partinin muhalif kanadındaki adayların liste dışında kalması, daha sol adayların liste dışında kalması seçmeni mutlu etmedi. Bununla birlikte CHP'nin son dönemde HDP ile olan yakınlığından rahatsızlık duyan CHP'nin ulusal kanadındaki seçmen de yine Atatürkçü olan ama HDP'ye mesafeli duran İYİ'yi tercih etti.

CHP'nin %22, İnce'nin %31 oy alması aslında seçmenden gelen çok açık, net bir mesaj. "Kılıçdaroğlu evet dürüstsün, namuslusun, efendisin ama bu iş hakikaten seninle olmuyor sen biraz dinlen!" Bugünden sonra Kemal Kılıçdaroğlu'nun ne kadar demokratik bir lider olduğunu gözlemleyeceğiz. Haa demokratik de demeyelim bakalım kulakları mesajı alacak kadar işitiyor mu yoksa işitmiyor mu belki para toplar bir kulaklık hediye ederiz kendisine...

Saadet Partisi %0,68'lik oyunu beklendiği gibi artırdı ama bu artış umulan düzeyi bulamadı. %1,38 ile Saadet partisi oylarını ikiye katlasa da kendi başına hiçbir ilden vekil çıkaramadı. Beni en çok şaşırtan bir diğer sonuç Saadet'in Kocaeli'den vekil çıkaramaması oldu. CHP listelerinden seçilen 2 vekil 27'inci dönemde mecliste yerlerini alacak. Bakalım Temel Karamollaoğlu ve saadet partisi bugünden sonra nasıl bir yol izleyecek. Umuyorum ki bugüne kadar sürdürdükleri duruş devam eder.

HDP'nin barajı aşmama ihtimalini hiçbir zaman mantıklı bulmadığımı herkes biliyor. HDP'nin bu ülkede baraj sorunu yaşayacağını düşünmüyorum. Kendisi beklediğim bir oy alarak meclise 67 vekil gönderdi. HDP hakkında söyleyeceğim çok şey yok da ilginç olan bir iki nokta var. HDP doğu illerinde oy kaybı yaşarken batı illerinde oylarını artırdı. %85-86 Oy çıkan Hakkâri ve Şırnak'ta %69-70 bandına inmiş bir HDP görüyoruz. %50 İle kazanılan Bitlis'in, %41 ile kaybedildiğini görüyoruz. HDP'nin batı kanadında oylarının ciddi ciddi arttığını İstanbul'da hem MHP hem de İYİ'yi geçtiklerini görüyoruz.

Benim de beklediğim gibi AKP açıkça 7 Haziran bandına indi, bu görünüyordu zaten. Bu şekilde AKP bir lider partisi olduğunu tekrar göstermiş oldu. Erdoğan'ın takdire şayan zaferine karşın mecliste AKP'nin takdire şayan bir netice aldığını söyleyemiyorum çünkü tek başına meclis çoğunluğu kaybedildi. Bu noktada AKP cumhur ittifakına mecbur bir parti haline geldi. Hâlbuki biz tam tersi olarak MHP'nin ittifaka mecbur olduğunu düşünüyorduk.

Bugün AKP'nin MHP dışında işbirliği yapabileceği bir parti kalmadığı için cumhur ittifakına bağımlı hatta küçümseyip küçük ortak olarak gördükleri MHP'ye bağımlı kalmaları AKP için ciddi bir başarısızlıktır. 24 Haziran'dan itibaren AKP'nin kendi başına yeten bir siyasi iktidar olduğu günler mazi olmuştur. 24 Haziran 2018 için ben kısaca tecrübenin, heyecanı mağlup ettiği seçim diyorum. Dün geceki temennilerimi aynen sürdürüyorum. Umut ediyorum ki yarın bir gün bizler tarih olunca, tarih kitapları bizlerden bahsederken son umudun yok olduğu gün olarak bugünü yazmaz.

Açıkçası bu kez vicdanım çok rahat çünkü bugüne kadar takip ettiğim seçimlerde dışarıdan bir izleyiciydim, ama bu kez sahada çalışanlardan biri oldum. En baştan sandıkların ilçe seçim kuruluna teslim edilmesine kadar elimden gelen bütün gayreti gösterdim. Millet "tamam" değil, "devam" dedi. Bu sonuçla kavga edip, olmadık senaryolar üretip daha fazla sinir bozmaya hiç gerek olmadığını düşünüyorum, demokratik olgunluğa davet ediyorum. Herkes elinden geleni yaptı ama bu sonuç alındı. Şimdi oturup biraz analiz yapmak, biraz daha akıl yürütmek, en önemlisi de siyasetin ekrandan, sosyal medyadan takip edildiği kadar olmadığını idrak etmek gerekiyor.

24 Haziran akşamı üzüldük, şaşırdık ama ben en çok siyaseti sosyal medyada yapılıyor sananların neticeyi kabullenemediğini gördüm. Hala "imkânsız, olamaz, hile var !" diyenlere şu uyarıyı yapmak isterim. Sonuçlara imkânsız demek yerine, nasıl olur da kötü giden onca vaziyete rağmen millet bu kararı verir diye düşünür, okur, gözlemler, siyaseti sadece seçim zamanlarında takip etmek yerine birazcık takip ederseniz gerçekten gidişatı değiştirebiliriz. Meselenin İstanbul'da milyonları toplamak değil, dünyaları Orta Anadolu'ya sıkışıp kalmış Ayşe teyzelerin, İsmail amcaların ellerini sıkmak olduğunu kavradığımızda gidişatı gerçekten değiştirebiliriz.

Sonuçlar hepimize hayırlı olsun... Son olarak, Asla ama asla umutsuz olmayın, ama gerçeklerden soyutlanıp hayallerde de yaşamayın. Her zaman uğurunda mücadele edilecek değerler vardır, her zaman uğuruna hırpalanmaya değer davalar vardır ve her zaman aldığımız yaralardan çıkarılacak dersler vardır... Her şeye rağmen aydınlık bir geleceğin ümidiyle. Son