27 Mayıs darbesi Türk demokrasi tarihine vurulmuş kara bir leke olarak hatırlanacaktır.

Soğuk savaş döneminde dünya yeniden şekillenip kutuplara ayrılırken ABD’nin başını çektiği batı bloğu içinde şartların zorlamasıyla bir şekilde yer alan Türkiye Batının desteğini alarak iş başına gelen bir yönetim tarafından yıllarca yönetilmişken son dönemlerinde kutuplar arası denge siyaseti deneyip Moskova ile stratejik anlaşmalar imzalayan Menderes hükümetinin bu arayışlarına ABD ve NATO çevreleri kaygıyla yaklaşıp bölge dengelerini korumak adına beşinci kol faaliyetleriyle siyasetin sertleşmesi için basını ve üniversiteleri ustaca dizayn edip kullanarak süreç içerisinde olağanüstü fahiş hatalar yapan Menderes hükümetinin denge dinamiklerini derinden sarsarak ülkeyi kaosa sürüklediler.

Ve sonunda bir kurtarıcı bulundu(!)

Cemal Gürsel ve arkadaşlarından oluşan MBK (!)

Unutulmadın ki içinde kesin bir ABD parmağı olan bu girişimin içinde asla tesadüfî olmayan bir şekilde yer alan milli güç odakları vardı

Albay Türkeş ve arkadaşları

Doğuştan üstün sevk ve idare yetenekleri olan Albay Türkeş MBK içinde en etkin makamı MBK genel sekreterliği görevini güç ve kudretiyle ele geçirerek emperyalizmin oyununu bozdu.

İhtilâlın bir zümreye bir kitleye bir partiye karşı yapılmadığını ve iktidarın asla hükümet karşıtı muhalefet olan CHP ye teslim edilmeyeceğini deklâre ederek Türk halkının güvenini kazandı.

Süratle modern devlet yapılanmalarında olmazsa olmaz kurumları kurmaya başlayan albay Türkeş Devlet Plânlama Teşkilâtı ve Devlet İstatistik Kurumlarını hayata geçirdi.

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarının yanında odasından her şeyi plânlayan Amerikan eğitim görevlisini adeta tutup atarak kovalayıp eğitimi, Atatürk eğitimi özüne döndürme çalışmalarını başlattı.

Daha sonra müthiş radikal hamleler için atağa kalkıp Doğu ve Güneydoğuda adaletsiz şeyh ve ağa düzenini yıkmak adil bir toprak reformu tüketim ve üretim kooperatiflerinin birlikte inşası toprak reformu ile toprak sahibi olan küçük üreticinin toprağını ekmesine, ürününü pazarlamasına, üretim ve tüketim aşamasında destek olacak devlet destekli üretim ve tüketim kooperatifleri idealinin ilk ayağı olarak sayıları 500 ü bulan Doğu ve Güneydoğulu aşiret liderleri toprak ağaları ve şeyhleri Sivas garnizonunda toplayıp mecburi ikamete tabi tutarak bizzat kendisi bunlara haftalık seminerler vererek artık eski düzenin biteceğini insanın insana kul olamayacağını adil ve eşit bir düzene geçiş için kendilerinin de mevcut yönetime katkıda bulunmaları gerektiğini anlatan konuşmalar yaptı örnekler verdi.

Bu kanaat önderleri toprak ağaları şeyhlerden ikna olanları memleketlerine gönderirken ikna olmayıp direnenleri batı bölgelerimize Trakya'ya mecburi iskâna gönderdi.

İkinci ve en köklü değişiklik “Ülkü ve Kültür Birliği Bakanlığı”nın kurulması için harekete geçti.

Türkiye Türklerinin kardeşleri olan dünya Türkleriyle kültür alışverişi organizasyonunu hedef alan bu bakanlığa dünyadan sert tepkiler geldi. ABD stratejistleri dev bir Türk dünyası nüfusunun ileriki tarihlerde siyasi bir birliktelik oluşturmasının ABD’nin dünya liderliği için tehlikelerini düşünürken, Ruslar SSCB ise kendi topraklarında yaşayan büyük Türk boylarının Kazak, Kırgız, Türkmen, Özbek, Azeri, Kumuk, Kıpçak, Altay, Hakas, Tuva, Yakut, Başkurt, Kazan, Tatar, Kırım, Çuvaş gibi ileride kültürel birlikten siyasi birliğe geçiş olabilir endişesiyle Albay Türkeş’in bu büyük projesine karşı çıkıp Türkeş aleyhine Türkiye’deki bazı yetkililerle görüş alışverişine başladı.

İki kutuplu dünyanın iki devi ABD ve SSCB Albay Türkeş’in bu iki çok önemli projesinin ileride dev bir ülke oluşturabileceği -TURAN DEVLETİ- konusunda fikir birliğine varıp plânlarını uygulayarak Albay Türkeş ve arkadaşlarını ani bir iç darbe ile MBK adamları kanalıyla interne ettirdiler.

Yakın tarihinizdeki 14’ler olayı diye bilinen olayın asli nedeni aslında bu anlattıklarımızdı. İlk karar 14’lerin infazı kurşuna dizilmesi idi. Fakat son anda ABD yetkilileri bu durumun çok değişik sonuçlar doğuracağını varsayarak 14’lerin sürgüne gönderilmesini istediler. 14’ler artık sürgünde dış ülkelerde Türk büyükelçiliklerinde pasif görevlerdeydiler. Albay Türkeş artık Hindistan'daydı.

Türkeş MBK üyelerine Hindistan'dan yazdığı bir mektupla Menderes ve arkadaşlarının asla idam edilmemeleri gerektiğini hatırlatıp idamın ülkemizde uzun yıllar sürecek kin ve intikam duygularını körükleyeceğini ve kamplaşmaları derinleştireceğini bildirdi.

Fakat maalesef MBK içindeki gözü dönmüş şahin güçler aceleye getirip saçma sapan rezil bir Yassıada adalet divanı kukla hukuk ayıbı Salim Başol, Altay Ömer Egesellerle iğrenç köpek bebek davalarıyla Menderes ve arkadaşlarını idam ettirerek ülkenizde uzun yıllar sürecek kaotik bir kamplaşmayı yarattılar.

Böylece emperyal patronlarını da mutlu etmiş oldular.

1964 yılında 14’lerin sürgün dönemi dünyanın yeni şartları çerçevesinde bitmiş ve Albay Türkeş Türkiye'ye dönmüş 1965 yılında CKMP ye girip siyasete atılmış 3 ay sonra CKMP Genel Başkanı seçilmişti.

14’lerin bir kısmı da Türkeş’le birlikte CKMP de siyaset yapıyorlardı. Hızlı değişim başlıyordu. CKMP gençlik kolları hızla Türkçü bir yapılanma içindeydi “ bu satırların yazarı da henüz liseyi yeni bitirmiş İstanbul Hukuka kaydını yaptırmış bir genç olarak Salihli’de CKMP gençlik kolunu kuruyordu.

Daha sonra hızlı bir değişim dünyayı sarsan talebe olayları Kızıl Dany ile Paris’te başlayan öğrenci gösterileri SSCB gizli servisi GPU nun öğrenci olaylarında etkinliği hızla Sovyet yanlısı gençlik örgütlerinin kurdurulması olayların İstanbul'a sıçraması bütün Türkiyeye yayılması Sovyet yanlısı gençlik örgütlerine karşı Türkeş ve Dündar Taşer’in inisiyatifiyle Ülkücü teşkilâtlanmalar. Ülkü ocaklarının kurulması ve üniversitelerin meydanların korkunç bir mücadeleye sahne olması Ülkenin kan gölüne dönmesi ilk ülkücü yayın organımız MİLLİ HAREKET dergisini Ahmet Karabacak’ın Bayezıt beyaz sarayda çıkarması o dergiyi hep birlikte her yere dağıtmamız. Ve nihayet 1969 da Adana’da yapılan genel kurulda CKMP’nin adının MHP olarak değiştirilmesi...

Sonrası malum bu günlere gelişimiz. Bir 27 Mayıs hikâyesinden bu günlere... Ama mecburen uzattık 27 Mayıs Türkeş olmadan anlatılamaz. Türkeş'ten bahsedince Ülkücü hareketin doğuşundan bahsetmeden asla olmaz. Ülkücü hareketin doğuşundan bahsedince de doktriner Türk milliyetçiliğinin siyasal temsilcisi MHP’nin ortaya çıkışını anlatmadan olmazdı. Biz de gereğini yerine getirdik.