3 Mayıs 1944’ den 3 Mayıs 2017’ye . . .

Abone Ol

3 Mayıs 1944 tarihi, Türkiye ve Türk Milliyetçiliği açısından milat kabul edilen en önemli tarihsel dönemeçlerden, dönüm noktalarından biridir. 3 Mayıs 1944 tarihi üzerinden tam 73 yıl geçmesine rağmen, Bugün Türkiye'nin için de bulunduğu ahval ve şerait, 3 Mayıs 1944 doğuran şartlardan daha ağır, daha vahim, daha komplike, daha boyutsal ve derinlikli ve daha projelendirilmiş ve şeytani bir biçim de vatanın bütün sathını içerisine almakta ve kuşatmış bulunmaktadır. 

3 Mayıs 1944'ü doğuran şartlar dış konjonktürlü yani SSCB patentli,orijinli idi. 3 Mayıs 2017 şartları da çok ortaklı (ABD - AB - İSRAİL) dış konjonktürlü ve BOP patentli.

Atatürk'ün vefatı üzerine, Türkiye İsmet Paşayla birlikte bir yönüyle jandarma dipçiği ile yönetilen bir ülke konumuna gelirken bir yönüyle de milli, manevi ve kültürel değerlere karşı içeride ki SSCB bağlıları tarafından bir değerler silsilesi ve kültürel savaşın başlatıldığı bir ülke konumuna gelmişti.

Devletin kamuya ait tüm kurumlarına SSCB bağlıları kadrolar atanıyor, atanan bu kadrolar bulundukları yerde boş durmayarak açıktan komünizm propagandası yaparak milli, manevi ve kültürel kodları kırmaya çalışıyorlardı. Bunun üzerine Türk Milliyetçiliğinin sembol ismi merhum Nihal Atsız dönemin Başbakanı Şükrü Saraoğlu'na iki açık mektup yazarak durumun vahametini bildirirek gereğinin yapılmasını istemişti.

Daha sonra dönemin   Cumhurbaşkanı İnönü, "Turancılar, Türk Milletini komşuları ile düşman yapmak istiyor" diye Türk kamuoyuna açıklamalarda bulundu. İnönü'nün açıklamalarından hareketle Ulus Gazetesi Başyazarı Falih Rıfkı Atay, Atsız'ı mahkemeye verdi. Önce Atsız tutuklandı, ardından diğer Türkçülerin tutuklanmaları başladı. Sırayla, Zeki Veli Toğan, Fethi Tevetoğlu, Necdet Sancar ve Alparslan Türkeş göz altına alındılar.

Daha sonra tutuklanan Türkçülerle beraber bu sayı 30'a yaklaştı." O zaman kadar düşünsel alan da müdafası yapılan Türk milliyetçiliği 3 Mayıs miladıyla birlik de proaktif bir biçim de sahaya yayılmıştır. Tutuklamalarla birlikte işkenceler dönemi başlamış başta Merhum Atsız merhum Başbuğumuz Alpaslan Türkeş beyefendi olmak üzere memleketin milliyetçi münevverleri o dönem emniyet müdürlüğü hizmet binası olarak kullanılan Sansaryan handa ki tabutluk tabir edilen bir kişilik ölüm hücrelerin de çile doldurmaya başlamışlardı.

"Türk tarihine "Irkçılık ve Turancılık" davası olarak geçen bu dava 26 Nisan 1944'te başladı. Fakat 3 Mayıs 1944'e ertelendi. 3 yıl süren bu Dava, 3 Mayıs 1947 yılında Türkçülerin beraat kararı ile sonuçlandı. Davanın ilk başladığı tarih olan 3 Mayıs her yıl "Türkçülük Bayramı" olarak kutlanılmaya başladı.

3 Mayıs 1944 tarihi, Türk milliyetçilerinin çile  tarihinin kilometre taşlarından biridir. Bu bağlam da başta merhum Hüseyin Nihal Atsız hocamız ve merhum Başbuğumuz Alpaslan Türkeş, başta olmak üzere dönemim tüm milliyetçi münevver ağabeylerimizi rahmetle, minnetle, şükranla, özlemle ve hasretle yad ediyoruz. Ruhları şaduman olsun, liva-ül hamd sancağı altında ta'adat edilsinler, makam-ı mahmud'un şefaatine nail olsunlar ve iki cihanın serveri, sevgili peygamberim efendimin aziz misafirleri olsunlar.

3 Mayıs 1944 oluşturan şartlar, SSCB mahreçliydi. 3 Mayıs 2017 Türkiye'sinin şartlarını oluşturanlar ise ABD, AB, İsrail başta olmak üzere küresel emperyalist , hegemonik güçler ve bu güçlerin tamamının tetikçisi ayrılıkçı bölücü örgüt PKK'dır. Küresel finans arzının tamamına yakınını ellerinde bulundurarak bu bağlam da dünya ya özellikle de Türkiye'nin de içerisinde bulunduğu coğrafyaya bir nizam vermeye çalışanlar, bu emellerine "BOP" adını verdikleri olarak  küresel balans ayarı projesi ile ulaşmak istemektedirler.

Büyük Ortadoğu Projesi, kısaca... Amerika Birleşik Devletleri yönetimi tarafından 2003 yılı sonlarında hazırlanan ve Fas'tan Afganistan'a kadar uzanan İslam dünyasında siyasi, ekonomik, sosyal ve dini reformları ön gören dönüşüm projesidir."Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), ABD tarafından, daha doğrusu gelişmiş olan Emperyalist devletler tarafından, İslam âlemini sosyal, ekonomik ve dini alanda reformlar ön gören bir balans ayarı hareketi olarak görülmektedir.

ABD ve payandaları, BOP' la birlikte Anadolu topraklarının bölünüp, parçalanarak ulus devletin ortadan kalkmasını ve tekil devletin, hızlı bir biçim de çoğulcu bir federal yapıya dönüştürülmesini arzu etmektedirler. Bu nokta da yani BOP'un bu topraklar üzerinde hayata geçmesi noktasında Siyaseten İktidar olan Ak Parti kadrolarının akıllara durgunluk verecek şekilde yapmış olduğu "YOL TEMİZLİĞİ" çalışmalarını ibretle, dehşetle, endişeyle seyrediyor, takip ediyoruz ve tanıklık ediyoruz.

Hükümet, bu bağlam da Sayın Cumhurbaşkanının,Başbakanlığı dönemindeki iradesiyle bölücü örgütle ilgili bir müzakere süreci başlatılmış, devletin en üst düzey istihbarat elemanları İmralı'yı su yolu yapmış, daha düne kadar bebek katili olarak kabul edilen İmralı da ki tagut, bir gün de, bir gece de, birdenbire ansızın, gökten kutsanarak, zembilden inmiş masum, müberra, müzeyyen bir elçi gibi kutsanmış, her ettiği kelam vahyin önüne geçmiş ve ütopik, uçuk deli saçması fikir ve düşünceleri millete "nas" mış gibi aktarılmaya çalışılmış ve halen de bu gayret en üst düzey de devam etmektedir.

Bölücü örgüt yöneticileriyle, MİT müsteşar yardımcıların Oslo görüşmeleri...Oslo görüşmelerinin uzantısı aynı kadronun Kuzey Irak - Erbil görüşmeleri...Dolmabahçe Mutabakatı...örgüt üyesi katillerin Habur sınır kapısından girip çadır mahkemelerinde aklanıp paklanması... Diyarbakır’da Nevruz kutlamalarında bebek katili, bölücü başı Abdullah Öcalan’ın mektubunun Kürtçe okuması ardından...

... HDP li vekil Sırrı Süreyya Önder'in, bebek katiline yönelik...   “Bir gün kendisi buraya gelecek” ifadesi...

sonra "Çözüm Süreci" denilen büyük ihanet,doğu güney doğu da HDP li belediyelerin iş makinaları marifetiyle on'un üzerinde kentin merkez ilçelerinin bir insan boyu çukurlarla tahkim edilip her evin cephaneliğe dönüştürülmesi, bu büyük katliam hazırlığı yapılırken siyasi otorite AKP nin Kentin Valilerine kesinlikle karışmayacaksınız talimatı ve en son safhada yapılan müdahale sonucu kaybettiğimiz onlarca vatan evlatları.

ve... ABD'nin talimatıyla dayatılan BAŞKAN' lık referandumu... HAYIR çıkan referandum sonucuna YSK'nin yasa dışı, onur kırıcı müdahalesi...

Sayın Cumhurbaşkanının tarafsızlığının,taraflı Cumhurbaşkanına evrilmesi bu yönde kurucusu olduğu AKP'ye yeniden üye kaydedilmesi...

Sayın Cumhurbaşkanı... her fırsat da bölünme, parçalanma söz konusu değil tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak derken, PKK ve HDP yolumuz dosdoğru yol olan "Özerk Kürdistan"dır diyor.

Sayın Cumhurbaşkanı... Başbakanlığı döneminde tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak derken, arkasından da eyaletlere geçebiliriz ama şartlar şu an oluşmuş değil, şartlar oluşur biz de iktidar da olursak bunun alt yapısını hazırlarız diyor. Sayın Cumhurbaşkanına göre arzu edilen şartlar oluşmuş olacak ki, bölünmeye açılan pencere olan ...REFERANDUM yapılmış ve diğer taşların da döşenebilmesi için belli ki gerekli hazırlık aşamaları konumlandırılıyor

Tarihten ders almayanlar, yeniden tarihi tekerrür ettirme gayreti içerisindedirler. Ne var ki... Ne ABD, AB ve İsrail ne bunların tetikçisi ayrılıkçı bölücü örgüt ne de her hangi başka bir güç, otorite ya da iktidar... bu ülkeyi bölemeyeceklerdir. İkbal hırsları, akıllarının önüne geçenlere önemle hatırlatırız.