6’lı Masa 10. Kez toplandı. 6’lı Masada güzel şeyler oluyor. Ancak aralarında bazı açmaz konularda ortada olduğunu söylememiz lazım.

Şöyle ki; bir önceki yazımızda iktidarın tüm tuşlara aynı anda bastığını söylemiştik. Buna mukabil 6’lı masa belki aralarında büyük bir uyum olabilir ama kamuoyuna verdikleri algı hiçte öyle gözükmüyor. Mesela “İstanbul Sözleşmesi” konusunda tam bir mutabakat olmadığını görüyoruz. Davutoğlu ve Babacan bu konuda sessizliği tercih ederken Karamollaoğlu baştan karşı olduğunu ihsası rey etmiş durumda. İstanbul Sözleşmesini hararetle isteyen Sayın Meral Akşener ve Sayın Kemal Kılıçdaroğlu görülüyor.

Daha önce de yazmıştım. Cumhurbaşkanlığı adaylığına haklı olarak tüm CHP ve yandaşları Kemal Kılıçdaroğlu’nu aday gösteriyorlar. Ancak tekrar uyarıyoruz. Kemal Kılıçdaroğlu’nun hakkıdır. Devlet deneyimi var. Siyasi tecrübesi var. Tevazu, hoşgörü ve her türlü güzel meziyeti var ama RTE’nin ve iktidar kanadının kamuoyunda yarattığı algıya bakarsanız Kılıçdaroğlu aday olsa bile seçilemeyecek gibi gözüküyor. Bunu da nereden çıkardınız diyenleriniz olabilir.

 Ben geçmişte CHP’nin kadrine uğramış Ordu’dan Diyarbakır’a sürgün yemiş bir kişi olarak eğer Kılıçdaroğlu aday olursa oy vereceğimi her ortamda söylüyorum. Ama buna mukabil çevremde konuştuğum Ülkücü ve Milliyetçi olduğunu bildiğim birçok arkadaşımız bizi kimse ikna edemez, bizim elimiz Kılıçdaroğlu’na oy vermeye varmaz diyorlar. Bu arkadaşlarımızı nasıl ikna edeceğiz.  İşte bu paradoksu görmek lazım.  CHP’liler eğer Kılıçdaroğlu aday olursa HDP’den gelecek oylarla olayı kotaracaklarını ümit ediyorlar. Halbuki faraza Mansur Yavaş aday olsa hem MHP’lilerin hem de AKP’lilerin bir bölümünden oy alabilecek durumda. Hatta, HDP’lilerde kerhen de olsa Mansur Yavaş’a oy vereceklerdir. Sevmeseler de oy vermek zorunda kalacaklardır. İnşallah Kılıçdaroğlu konusunda ben yanılmış olmaya razıyım. Yeter ki seçilsin. Çok ta iyi yöneteceğine inanıyorum. Endişemiz bu bir kumardır. Ya kaybederse Türkiye’nin geleceğini düşünmek bile istemiyorum.

6’lı Masanın başka bir handikabı ise; her kafadan bir ses geliyor olması. Mesela dün bir haber vardı.

Haberin başlığı şöyle: DEVA PARTİLİ SANEM OKTAR: ANAYASA’DAN TÜRKLÜĞÜ ÇIKARACAĞIZ

Ne bu şimdi?

Türk Milliyetçileri olarak üzerine titrediğimiz bir konuda kendini bilmez bir Deva Partili bir bayan çıkıyor ulu orta böyle bir laf ediyor. Deva Partisi’nin gerçek fikri bu ise zaten 6’lı Masa yok hükmündedir. Ne demek Türklüğü Anayasa’dan çıkaracağız. Geçmişte bazı AKP’li aklı evveller de böyle demiyorlar mıydı? O zaman neden AKP’den ayrıldınız da 6’lı masaya yamandınız. Ümit ediyorum bu sözünü geri aldırırlar veya siyasilerin her zaman yaptığı gibi beni yanlış anladınız mealinde tevil edebilir. Ama meşhur bir söz vardır. “Zırva tevil götürmez.”

Haberin detayı ise şöyle;

DEVA Partisi’nin kurucularından, Kurumsal İletişim ve Tanıtım Başkanı Sanem Oktar, Anayasa’nın 66. maddesinde değişiklik önerirken “Anayasa’dan Türklüğü çıkarıyor musunuz?” sorusuna “Doğru” diyerek cevap verdi. Deniliyordu.

Eğer bu bayanın söylediği doğru ise ve düzeltilmezse 6’lı masa zaten bugünden yıkılsın.

NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE VE DİYEBİLENE