Çok uluslu şirketlerin bizim gibi tüketim toplumlarına şuuraltı dayattığı bu günlere pek sıcak bakmıyorum aslında. Çünkü; bu günler sadece daha fazla nasıl satış yaparızın karşılığı olarak ortaya atılmış bir ekonomik tuzaktır.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün diğer günlerden anlamının farklı olduğunu düşünenlerdenim. Şöyleki; Kadının katılmadığı ne bir siyasi kuruluşta , ne de bir iş alanında başarılı olmak mümkün değildir. Kadın elinin değdiği yerde temizlik vardır. Zerafet vardır. Kadınların 6. Hissi vardır. Başarı vardır.

Dünya ülkelerinde genel anlamda erkek egemenliği her alanda hakim durumdadır. Orta ve Uzak Doğu ve Afrika gibi geri kalmış ülkelerde kadının esamesi bile yoktur.

Bu açıdan bakınca Ulu Önder Atatürk’ün 1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkını vermiş olması başlı başına bir devrimdir. Atatürk’ün 84 yıl önce düşünüp uygulamaya koyduğu kadın haklarını,  günümüzde kadınlarına bu hakkı tanımayan yüzlerce ülke vardır. Bu açıdan Atatürk düşmanı birkaç çapulcu kadınlar hariç tüm kadınların Ulu Önder’e ne kadar dua etse azdır.

Başka dinlerde kadına bakış açısı nasıl orasını pek bilemem ama dinimiz İslam’da kadının aile ve toplum hayatında kadının rolünün çok önemli ve değerli olduğu vurgulanmıştır. Peygamberimizin bu konuda hadisi şerifi vardır. “ Cennet Anaların Ayakları Altındadır” der. Bu hadis dahi kadına ne kadar önem vermemiz gerektiğini işaret etmektedir.

Kadın Hakları deyince, kadınların erkeklerle sosyoekonomik, siyasi ve yasal hakların tümü hatırlanmalıdır. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, tüm dünyada çeşitli etkinliklerle kutlanan, kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olduğunu hatırlatan bir gündür.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü hakkında ansiklopedik bir bilgi vermek gerekirse;

1910 yılında Kopenhag’da gerçekleştirilen ikinci Enternasyonel’e bağlı Sosyalist Kadınlar Konferansında kadın ve emek mücadelesi masaya yatırılmıştı. Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nden Clara Zetkin, bu konferansta yaptığı konuşma ile kadınlar için bir mücadele günü  belirlenmesi gerektiğini söylemişti. Zetkin’in teklifi kabul edilmiş, bundan sonra 8 Mart Dünya Kadınlar Günü doğmuştur.

İslam öncesi devirlerde kadın bir insan bile sayılmıyordu. İslam Dini, kadına olması gereken haklarını hüküm altına almış ve kadınları yüceltmiştir. Yine bir Hadis-i Şerifte dile getirildiği gibi; “Erkeğin en hayırlısı,kadına en iyi davranandır” (Bk. Buhari, nikah 43, Müslim Fedail 68)

Cumhiriyet döneminde Türkiye’de ilk kadın hareketini başlatan ‘Fatma Aliye Hanım’ dır. Halen 50 TL’lerin üzerinde de Fatma Aliye Hanım’ın resmi mevcuttur. Fatma Aliye Hanım’ın resmi paraların üzerine basıldığı günlerde  bazı çevreler tarafından “Atatürk Düşmanı” olarak lanse edilmişti.

Halbuki; Fatma Aliye Hanım, Latife Hanım'a yazdığı mektupta Atatürk için şu ifadeleri kullanmıştı:

"Anadolu'yu tetkik ve teftişe giden yabancı subayların önde gelenleri, akıl ve bilim ışığında Yunan ordularına galip gelmemizin mümkün olmadığını söylüyor, artık vatanın parça parça taksiminden başka bir şey kalmadığı zannında bulunuyordu. 'Meğer ki bir mucize ola' deniliyordu. Gazimiz dediğini yaptı harikalar gösterdi. Vatana bağımsızlığını da kazandırdı. Kadınlara insanlık âlemindeki mertebelerini de verdi. Yalnız Türk tarihinin değil, dünya tarihinin en parlak sayfasında yerini aldı.

Mustafa Kemal Paşa, vatanı halas edeceğini söyledi. Bir kavmin peygamberinin vaatlerine inanması gibi etrafına toplanan millet, ona itimat eyledi. Bu ne muvaffakiyettir!

Zaferimizin ancak bir mucizeye kaldığını fen erbabı söylemişlerdi. Zaferi kazanan Hazreti Gazi bir mucize-i Rabbaniyedir. (Rabbin mucizesidir)."

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün kutlandığı bugün Türkiye’de tüm çalışmalara rağmen yeterli kadın haklarının yerleşmediğini, gelişmiş ülkelerdeki kadın haklarına sahip olmadıklarını görüyoruz. Türk kadınlarının bu haklarını tam ve kamil manada kullanabilmeleri için daha çok çalışmaları ve mücadele etmeleri gerektiğini düşünüyorum.

Madem bugün Dünya Kadınlar Günü, biraz da enaniyet yaparak 38 yıldır, her türlü acı ve tatlı günümde yanımda olan iyilik timsali güzel insan, eşim Müjgan TOMAKİN’e şükranlarmı ve saygılarımı sunuyorum.

NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE, VE DİYEBİLENE