Seçeceklerinize sorun, isteyin isteyeceklerinizin tam zamanı.
Söz şimdi sizde sayın seçmenler.
Yaşayacağınız yerin huzuru sizin oyunuzdan geçiyor.
***
Kentin dokusu insana uyumlu olmalı.
Oysa insanlar çarpık kentler içinde kentin karmaşasında kaynayıp yok oluyorlar.
Kentleri şöyle bir dolaşın. Mahallelere, sokaklara, evlere bir bakın. Ne görüyorsunuz?
Koca, koca beton apartmanlar arasında kaybolup gidiyoruz değil mi?
Eski mahallelerden eser kalmadı. Eski insanların ruhu da yok oldu
Mahallenin fiziki dokusun bırakın sosyal içerikten eser kalmadı.
Ha bu arada kentsel dönüşümde var ya.
Koca, koca kentler kurup, betona oturtacağız ya insanı.
Pencereden seyredip yaşayacak kenti ve hayatı ya.
***
Geçenlerde Çevre ve Şehircilik Bakanı İNSANA UYUMLU kentler tasarlayacağız der gibi oldu, Çok sevindim.
Hangi kente gitsek insana değil çıkara, müteahhitte uygun kentler çıkıyor karşımıza da inanamadım. Kentlerin yıkılıp yeniden yapılması kolay mı?
Hele İMAR BARIŞI diye çıkarılan yasa, kanun, genelge her neyse işte, tamamen kent ruhunu ve şehir planlarını öldüren, kentleri bırak dağı denizi ovayı, ormanı bitiren bir handikaptır.
Hem yaşanabilir sosyal kentlerden bahsediyorsunuz hem de imar barışı diye bir uygulamayı gündemde tutup, defalarca uzatıyorsunuz. Çelişki değil mi?
***
Sokakları dolaşırken iyice bakın, bir de dikkat edin ağaçlar ve yeşil ne durumda.
Evlerin yapılış zamanına göre yeşilinde ona göre şekillenmiş olduğunu göreceksiniz.
En eski yaşanabilir sokaklarda çocuklar hala koşuyor şükür.
Küçük bahçelerden yollara ağaçlar dalını uzatıyor.
Mis gibi çiçek kokuları yayılıyor sokaklara.
Baharı ve mevsimleri yaşayabiliyorsun.
İnsanlar yiyeceklerini ekip toprağa dokunuyor
Saksılardaki çiçekler gözlerimize bayram getiriyor.
Kuşlar bile farklı ötüyor.

Ama hızla tükenip, yerlerine gökleri delen betonlar dikiliyor.
Yeşil yerine de denir ve beton karışımı şekilsiz şekiller yer alıyor.
Biraz ötede daha büyük evler çok katlı apartmanları görüyoruz.
Ağaçlar var ama Betonlar arasında sıkışıp kalmış. Güneşi görmek için dallarını, kollarını nereye uzatacaklarını şaşırmış durumda.
Öte yandan arabalarımıza yaprak dökülüyor diye dalları da kesip duruyorlar ya.
En konforlu evlerde oturanlar bile kentlerden kaçmak istiyor.
Biraz daha öteye gittiğimizde kale duvarı ile çevrilmiş ev denen ve korunmaya alınmış sadece beton yığını olan siteler dedikleri kele içleri karşımıza çıkıyor.
Yeni oluşan bölgelerde ağaca rastlamak çok zor.
Burada büyüyen çocuklar toprağı tanımıyor. Yeşili nadir görüyor.
***
Kentlerdeki yeşillerle yaşlıları aynı düzleme koyuyorum.
Onlar aynı hayatın mücadelesini verip yaşamak için, kendine ayrılan alanda hayat mücadelesini veriyorlar.
Sıkılıp, daralıp, kasılıp, mecbur kaldıkları hayatı yaşamaya çalışıyorlar.
Pencereden bakan bir ihtiyarla, beton arasından başını uzatıp yaşamaya çalışan bir yeşil sizlerce de aynı değil mi?
Sevgi yok şefkat yok, sadece verilenle yaşa, sana verdiğimle yetin deniyor.
Dalını uzatırsan dalını keserim, sesini çıkarırsam dilini keserim aşaması yaşamıyor mu yaş alan insanlarımız.
Olmadı doğayı ormanda, yaşlıyı huzur evinde buluyoruz.
Bir çelişkide site dedikleri yerleşim birimlerinde yaşamayı kalite addedenler köye kahvaltısı yaptık diye de övünebiliyorlar.

***
Şimdi seçim zamanı.
Nasıl bir kentte yaşamak istersiniz diye soran bir başkan adayı var mı?
Yaşadığınız yerde mutlu musunuz diyeni duydunuz mu?
Kaldırımlarında rahatça yürüyebildiğimiz kentimiz var mı?
Bu kent planından memnun musunuz? Diyorlar mı?
Kentimde huzurla yaşayabiliyor musunuz? Sorusunu duydunuz mu?
Çocuklarınızı tohumla buluşturacağız, atölyelerde icatlar yapacağız, üretken gençlik yetiştireceğiz vaadinde bulunuyorlar mı?
Ben bunları ve içinizdeki hevesleri sorun derim.
Köyde yaşayan insanımız çocuğunu köyünde okuyabiliyor mu? En önemli unsur bu bence.


Benim mesleğim Haritacılık.
Bir yere ölçüye gittiğimizde önce Minarelere bakardık. Minareler bizim yön bulacağımız nirengi noktaları olur.
Bir kente vardığımızda minareler selamlardı misafirini.
Şimdi, koca, koca betonların arasında minareleri görmek olası değil.
Cemre düşecek toprak bulamıyor.
Bir kentin oluşumunda ve tasarlanmasında en önemli unsur nefes alabilmektir.
Binalar yeşili geçmemeli, Kente bakıldığında ağaç görülmeli, beton yığını değil. Ne kadar renk verirsen ver maddesi beton, sonuçta.
Sağlıklı toplum, kentlerin iyi tasarlanmasından geçer.
Sokakta küfreden, tüküren değil, dans eden, şarkı söyleyen mutlu insanların yaşadığı mutlu kentleri inşa edebilecek misiniz diye sorun lütfen

Haydi, adaylar;
Sizlerden, HUZURLU kentlerde SAĞLIKLI yaşayan MUTLU İNSANLARIN yaşadığı kentler istiyoruz haberiniz ola.
Yani insana hizmet eden, mutlu kılan tasarımlarla, nefes alacağımız yeşili bol kent istiyoruz. İnsanın mutluluğu her yönü ile tasarlanmış kent planlarından geçer. İyi tasarlanmış Mutlu kentler inşa edin.
Kolay gelsin…
Kalın Sağlıcakla_Unutmayın sıra sizde_Meyrem’ce