1 Mart 1977’de Adana Erkek Öğrenci Yurdu’na bomba atarak ülkücü Mustafa Erol’u şehîd eden Ozan Ceyhun, Viyana’ya büyükelçi atandı. Yalnız, yerini ve zamanını beğenmedim. Az daha bekleyip 1 Mart’ta ve Moskova’ya olaydı, tam isâbet olurdu.

Ozan Ceyhun’un atanmasını kendilerine hakâret zanneden ülkücüler, çok yanılıyorlar. Adam, 2002'de AB Komisyonu'na, "Milli Görüş, terör örgütü kadar tehlikelidir" açıklamasını yapmış. Yetmemiş, devâmı var:

“Türkiye'de eşi ve kızları başörtülü âile pozları veren bir başbakan, AB'nin klasik normlarına uymuyor. AB modern İslâm'a karşı değil ama modern İslâm'da da AKP'nin sunduğu fotoğraflar yok.”

Ceyhun’un 2018’de evlendiği ikinci hanımı başörtülü ve Avrupa’nın merkezine, bu eşle gidiyor. İnsanoğlu, ağzından çıkanla muhakkak imtihan olurmuş ama böyle imtihana can kurban!

KURTLARIN SESSİZLİĞİ

MHP’ye bakıyorum, ses sedâ yok. Sâdece İstanbul İl Başkan Yardımcısı tvit attı. Silmeden alıvereyim de okuyun:

“Yaramıza tuz basılıyor. Bizim hassâsiyetlerimiz suistimal ediliyor. Ozan Ceyhun, ülkücü kâtilidir ve hâfızalarımızda diridir. Gözümüze sokulan bu atamayı hazmedemeyiz.”

Edersiniz Kurtuluş Bey, edersiniz! Bakın, Dormen Tiyatrosu’nun meşhur bir oyunu vardı: Şâhâne Züğürtler.

Bolşevik İhtilâli’nden İstanbul’a kaçan Beyaz Rus karı-kocanın hizmetçilik yaptıkları eve, bir bolşevik misâfir geliyor. İhtilâl sırasında tecâvüz ettiği Beyaz Rus kadını karşısında gören bolşeviğin eli ayağı, utançtan birbirine dolanınca kadın, şöyle diyor:

“Boşver! Kargaşada olur böyle şeyler!”

Ozan Ceyhun, “Kahrol düşman! Al sana bomba!” dediğinde gençti, câhildi. Ülke, kargaşa hâlindeydi. Kargaşada olur böyle şeyler! Büyütmemek, hazmetmek lâzım.

Saffet Sancaklı’yı ele alalım. Râsim Ozan’ı nasıl hazmetti? Kameralar karşısına geçip, “Bu şarlatanları Türk milleti haketmiyor!”demişti. “Ömür boyu peşindeyim!” demişti. Râsim Ozan, Güneş gazetesinde köşe yazarlığına başladı. Sancaklı’nın ağzı dili bağlandı.

........

Ozan Ceyhun atamasına, İyi Parti’den ses geldi ama beni kesmiyor. MHP’de olsalar onların da ağzı dili bağlanırdı.

Ağız dil bağlanması deyince aklıma, Ecevit geldi. Ecevitle koalisyon yapan ülkücüler, unutmuş olabilirler. 28 Şubat döneminin meşhur fıkrasını hatırlatayım:

Bir sürüye, kurt dadanmış. Kurtla başa çıkamayan sürü sâhibi, ağız bağlatma büyüsü yaptırmaya karar vermiş ve hoca aramaya başlamış. Birisi, sevâbına şu tavsiyede bulunmuş:

“Ankara’ya git! Orada Ecevit diye bir hoca var. Bir seferde 129 kurdun ağzını bağladı.”

Şimdiye bakıyorum da 49 nerede 129 nerede?

Yok arkadaş, Ecevit’in üzerine hoca tanımıyorum!