TOGG'un ilk üretiminin banttan indirilmesi ile fabrikanın kamuoyuna açılmamasının yanlış olduğuna vurgu yapan Hürriyet Yazarı Ahmet Hakan, bu şekilde gizem yaratmanın spekülasyonlara neden olduğunu yazdı.

Ahmet Hakan, "Ne gerek var gizem yaratmaya" başlıklı yazısında, TOGG konusunda iflah olmaz kötü niyetliler olduğuna değinerek, Ümit Özdağ, Tanju Özcan ve Muharrem İnce için de "Hem iktidarın hem muhalefetin üç belalısı" yorumunu yaptı.

İşte Ahmet Hakan'ın o yazısı:

"TOGG konusunda bunca spekülasyonun tek nedeni iflah olmaz kötü niyetliler mi?

Tabii ki hayır.

*

Fabrikayı doğru dürüst medyaya açmayanların...

Konuyla ilgili dört başı mamur bir iletişim kampanyası yürütmeyenlerin...

Akla gelebilecek her türlü soruya açıklıkla yanıt vermeyenlerin...

Ana akım medyada yer alarak kapsamlı açıklamalar yapmayanların...

Spekülasyonların büyümesindeki sorumlulukları büyük.

Ne gerek var gizem yaratmaya

Kötü niyetliler tabii ki olacak. Siyasetten gözü dönmüşler tabii ki olacak. Yapılan açıklamalara rağmen ortalığı bulandırmaya çalışanlar tabii ki olacak. Gözüyle görse bile tatmin olmayanlar tabii ki olacak.

*

Ama bunların dışında kalan iyi niyetli milyonları göz önünde bulundurup...

Art niyetlilerin avuçlarını yalamalarına yol açacak akıllıca bir iletişim stratejisi izlemek bu kadar mı zor?

*

Ne gerek var gizem yaratmaya?

Yarattığınız gizem, kötücül yaklaşımlara alan açıyor.

Farkında değil misiniz?

Ne gerek var gizem yaratmaya

‘NİL’DE ÖLÜM’ GİBİ BİR ŞEY

AGATHA Christie’nin en ünlü romanlarından biridir “Nil’de Ölüm”.

*

Nil Nehri’nde yüzen kamaralı bir yolcu gemisinde işlenen esrarengiz bir cinayeti anlatır roman.

Birçok kez filme de çekilen bu roman, “gemide işlenen cinayet” temasına eşsiz bir katkı sunmuştur.

Ne gerek var gizem yaratmaya

Dün Hürriyet’in manşetinde yer alan “Dev Gemideki Sır 20 Saat” haberini okuyunca aklıma bu roman geldi.

*

Öyle karanlık, öyle esrarengiz, öyle kuşkulu, öyle soru işaretli, öyle sırlı bir olay ki bu...

Agatha Christie’nin akla gelmemesi olanaksız.

Ne gerek var gizem yaratmaya

Bütün sevdiğimiz şarkıların altından Selami Şahin çıkıyor.

*

Ekrem İmamoğlu, tam bir olay adam. Sükûnet sevmiyor.

*

Cübbeli ve İTO seçimleri... Ne alaka abi, ne alaka?

*

Haydar Baş’ın oğlu, “Altılı Masa”nın dağılmasına yol açarsa... Çok komik olmaz mı?

*

Amberin Zaman’la Kılıçdaroğlu’nu buluşturan el, kimin eli acaba?

*
Kuzey Avrupa, soğukkanlı ve sinsi cinayetler diyarı.

*

Gaziray’ın açılışında parlayan Fatma Şahin gözleri...

*

Küresel medyanın çözemediği gizem: Erdoğan-Putin dostluğu.

*

İstanbul Maratonu: Dünyanın en güzel fotoğraf veren maratonu.

*

Hem iktidarın hem muhalefetin üç belalısı: Ümit Özdağ, Tanju Özcan, Muharrem İnce.

*

PED ve Akit birleşince şanzıman dağılıyor.

*

Yeni bir Ahmet Kaya çıkmadı, çıkmıyor, çıkmayacak.

*

Lokal mutfaklar arasında ilk üçüm: Konya, Japonya, Meksika.

*
Sokak köpekleri konusundaki kutuplaşma, siyasi kutuplaşmayı döver.

*

Batılı turist görünce gülümseyen, Arap turist görünce yüzünü ekşiten bizden değildir.

Ne gerek var gizem yaratmaya

‘NE EĞİTİMDE NE İSTİHDAMDA’
SORUNUNA NEŞTER ATILDI

BİR ülkenin gençliğe yönelik geliştirdiği politikaların en önemli referans noktası şu:

*

Eğitimde de istihdamda da yer almayan gençlerin oranı.

*

Teknik olarak buna “Ne Eğitimde Ne İstihdamda” deniliyor. (NEET: Not in Employment, Education or Training)

*

Her ülke, işte bu oranı düşürmek için çaba sarf ediyor.

*

OECD ülkelerine baktığımızda tablo şu:

Türkiye, maalesef bu oranı en yüksek ülkeler arasında.

*

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, son dönemde bu konuya odaklanmış durumda.

Amacı OECD ortalamasının yakalanmasını sağlamak.

*

Bunun için şu üç önemli eğitim politikasına ağırlık veriyor:

*

BİR / MESLEKİ EĞİTİM: 10 ay gibi kısa bir süre içinde mesleki eğitim merkezlerindeki 159 bin olan çırak ve kalfa sayısı 970 bine çıkarılmış. Yıl sonu hedefi ise 1 milyonmuş. “Ne eğitimde ne istihdamda” sorununun çözümünde bu atılımın rolü büyük olacak.

*

İKİ / OKUL ÖNCESİ EĞİTİM: Bu alanda sessiz devrim gerçekleşmiş. Bir yıl gibi kısa bir sürede 5 bin 150 anaokulu kapasitesi oluşturulmuş. Bir yıl önce Türkiye’deki anaokulu sayısı 2 bin 782... Yani bir yıl içinde mevcuttan daha fazla anaokulu açılmış. Bu alan, “Ne eğitimde ne istihdamda” sorununun çözümüne dolaylı destek verecek.

*

ÜÇ / YETİŞKİNLERE EĞİTİM: Her yıl yaklaşık 4-5 milyon yetişkine halk eğitim merkezleri üzerinden eğitim hizmeti sunuluyormuş. 2022’nin ilk on ayında 10 milyon 500 bin vatandaş eğitim desteği almış. Kursiyerlerin yüzde 65’i kadınmış. Bu rakamlar da “Ne eğitimde ne istihdamda” oranının düşmesine katkı sağlayacak.

*

Eğitimin üç alanında füze hızıyla gerçekleşen atılımlar, “Ne Eğitimde Ne İstihdamda” oranını düşürecek mi?

Bekleyip göreceğiz.

Haberin Devamı
Üstelik çok fazla beklememize de gerek kalmayacak gibi."

Editör: Yadigar Hanım