Ak Parti milletvekili İsmet Yılmaz geçenlerde Sivas’ta yaptığı bir konuşma da, “AK PARTİ’YE VERECEĞİNİZ DESTEK MAHŞERDE BERAAT BELGENİZ OLACAK.” Deyiverdi.

Bu sıradan söylenmiş ya da ağızdan yanlışlıkla çıkmış bir söz mü acaba?

Öyle olmadığını İsmet Yılmaz açıkladı.

Çıkıp “Özür dilerim. Maksadını aşan bir söz söylemişim.” Deme yerine söylediklerinin yanlış anlaşıldığını dile getirirken aynen şunları söyledi:

“Atılan her adımın sorumluluğu olduğu gibi, seçimlerde yapılan bir tercihin de sorumluluğu vardır dedim. Hiç kimse seçimlerde yapılacak tercihin bir sorumluluğu yoktur diyebilir mi? Bizim cümlemiz, 'ruz-i mahşerde beratlarınızdan bir berat olacaktır' şeklindedir. Biz bu dünyada hakkın rızasını kazanmak için halkın rızasının alınması gerektiğine inanıyoruz ve o doğrultuda da çalışıyoruz. Fakir fukaraya yardımın doğru bir tercih olduğunu düşünürüz ve bunun da bir karşılığı olacağını söyleriz. Siyasette de doğru tercihte bulunursak bize yüklenen sorumluluğun gereğini yerine getirmiş oluruz.”

Bu cevap ilk söylediğinin teyidinden başka ne anlama gelir ki?

İsmet Yılmaz sıradan biri değil Ak Parti için. Milli Savunma, Milli Eğitim bakanlığı görevleri verilmiş, TBMM başkanlığı yapmış önemli bir kişilik.

Ak Parti’de bunca önemli görevler yapmış birinin söylediği sözler elbette özellikle Ak partililer için yabana atılacak cinsten olamaz.

Şimdi milyonlarca Ak partili İsmet Yılmaz’dan aldıkları bu fetva ile oylarını gönül rahatlığı içinde Ak Partiye verecek ve bu onlar için mahşerde beraat belgesi olacaktır.

Bu tür ipe sapa gelmez aymazlıkları ilk defa sergileyen İsmet Yılmaz olmadı. Ak Partili birçok üst düzey yönetici de geçmişte buna benzer hezeyanlar savurdu.

“İnsan nisyanla maluldür” derler. Yani insan unutkan bir varlıktır ve hadiseleri çabuk unutur. Ak Partililerin bu türden hezeyanları da unutuldu gitti halkın nezdinde. Ama arşivler asla unutmaz.

Şimdi arşivlerden aktaracağım örnekleri okuyunca bana hak vereceğinize inanıyorum.

Mesela, AK Parti Bursa eski Milletvekili Hüseyin Şahin, kendi partililerine verdiği bir yemekte Erdoğan’ın kendilerine enerji verdiğini belirterek itikadi açıdan asla kabul edilemeyecek şu sözleri söylemiştir:

“BAŞBAKANIMIZA DOKUNMAK BİLE BENCE İBADETTİR. BEN BUNU SÖYLÜYORUM. ÇÜNKÜ VARLIĞI İLE BİLE BİZLERE ENERJİ VERİYOR. ÇALIŞMA TEMPOMUZ NE KADAR YOĞUN OLURSA OLSUN ARTMASI İÇİN ENERJİ VERİYOR."

Bilindiği üzere ibadet, Allah'a (cc) karşı gösterilecek saygı, tazim ve hürmet demektir. Buna kısaca kulluk da diyebiliriz. İnsan sadece Allah(cc)'ın kulu olduğunu idrak eder, yalnız ona ibadet eder ve yalnız ondan yardım isterse dünya ve ahiret saadetine kavuşur. İslam dini kula ibadet etmenin büyük bir şirk olduğunu değişik ayetler ortaya koymuştur.

Hüseyin Şahin gibi “Başbakana dokunarak ibadet edenlerin” ya da böyle düşünenlerin hem AK Parti’de hem de diğer partilerde ve özellikle de ideolojik partilerde çok olduğunu yakinen biliyorum. Bunun adı “Lidere Tapınma”dır ve maalesef ülkemizde bu inanç içinde olan insanların sayısı oldukça fazladır.

AK Partililerin aymazlıkları sadece Hüseyin Şahin’in dedikleri ile kalsa; “Sapık bir düşünce” der geçerdik. Ancak bu adeta bir AK Parti iman ilkesi haline gelmiş olmalı ki değişik zaman ve zeminlerde bu tür itikadi sapmalar birbiri ardına zuhur etmiştir.

Mesela şair Fatma Durmuş AK Parti ve Erdoğan hayranlığında o kadar ileri gitmiş ki sonunda liderini üzmenin hâşâ “TAYYİBİ ÜZMEK ALLAH’I ÜZMEKTİR.” deme hamakatlığını göstermiştir.

Ak Parlili Aydın eski il başkanı İsmail Eser ise işi daha da ileri götürüp liderini peygamber olarak ilan etmiştir:

“RECEP TAYYİP ERDOĞAN BİZİM İÇİN İKİNCİ PEYGAMBERDİR.”

Sağlık Bakan yardımcısı Agâh Kafkas ta liderini peygamber gibi görmüş olacak ki; “BAŞBAKANIN YAPTIĞINI YAPMAK SÜNNETTİR.” Diyerek bunu teyit etmiştir.

Bu itikadi sapma kervanına bakanlar da katılmakta gecikmemiş ve AB Bakanı Egemen Bağış “BAŞBAKANIN DOĞDUĞU ŞEHİRLERDE MÜBAREKTİR” deyivermiştir.

AK Partili Çayeli Belediye Başkanı Rıza Çakır ise liderini o kadar kutsamıştır ki, “BAŞBAKANIMIZIN ÇIKACAĞI TELEVİZYON YERE KONMAZ.” Diyerek yerdeki televizyonu yukarı kaldırtmış ve koyanları kameralar önünde fırçalamıştır.

Yine Ak Parti Genel Başkan yardımcısı Süleyman Soylu dini açıdan problem teşkil etmese de liderini şu sözlerle kutsamıştır: “ERDOĞAN TÜRKİYE’NİN EZELİ VE EBEDİ BAŞKANIDIR.”

AK Parti Gölcük Orta Ağaç Mahallesi eski Kadın kolları Başkanı Nuran Yıldız’ın sözleri ise bir kadının ağzından çıkmaması gereken sözlerin başında gelmelidir diye düşünüyorum. Nuran Yıldız diyor ki: “AK PARTİLİ OLMAK ERDOĞAN’A NİKÂHLA BAĞLANMAKTIR.”

Buna yorum yapmayı gerçekten fazlalık olarak görüyorum.

Ak Partili Beyhan Demirci’nin sözleri ise Başbakanın bizim görmediğimiz acayip vasıfları (!) olduğunu da ortaya çıkarmıştır: “RECEP TAYYİP ERDOĞAN YERYÜZÜNDE ALLAH’IN GÖLGESİDİR.”

Son zamanlarda yaşanan olaylar sonunda Ak Partililerin liderlerini ve partilerini övmek için gerçekten sınır tanımadığını da açık biçimde ortaya koymuştur. Mesela AK Parti eski Düzce Milletvekili Fevai Arslan o kadar ileri gitti ki, haşa liderine Allah’ın bütün sıfatlarını vermekten çekinmedi:

“TÜRKİYE’NİN ORTADOĞU’DA DÜNYA ÜLKELERİ ARASINA GİRMESİNİ İSTEMEMELERİ. ÇÜNKÜ BAŞINDA ÖYLE BİR LİDER VAR Kİ DÜNYA LİDERLİĞİ KABİLİYETİNDE VE ALLAH’IN BÜTÜN VASIFLARINI ÜZERİNDE TOPLAYAN BİR LİDER VAR. İŞTE BUNUN ÖNÜNÜ KESMEK İSTEDİLER.”

Böyle bir açıklamayı okuyunca; “Allah’ın bizi her türlü gizli ve açık şirkten koru” demekten başka bir dua aklıma gelmedi.

Ak Partililerin bu türden aymazlıkları artık “sapıklık” derecesini çoktan aşmıştır. Bir Twitter paylaşımında AK Partililer liderleri için aşağıdaki hikâyeyi uydurup (belki de kendileri inanıyor) yaymaktan geri durmadılar:

“Birkaç zatın ayrı ayrı doğruladığı gerçek bir hikâye. ‘Ülkemizi yıkmaya çalışan güçler gezi ayaklanmasını organize ettiği sırada Azrail liderimizin ruhunu teslim almak için zuhur edip kendisinden canını almak için müsaade istiyor. Liderimiz Azrail Aleyhisselam’dan ülkemizi başıboş bırakmamak için müsaade istiyor. Ve Azrail gidiyor.’ Evliyaullah zatların da doğruladığı bu hikâyeyi lütfen yayalım.”

Yukarıdan beri arşivden okuduklarımız İsmet Yılmaz’ın, “AK PARTİ’YE VERECEĞİNİZ DESTEK MAHŞERDE BERAAT BELGENİZ OLACAK.” Sözünün öyle yanlışlıkla ağızdan çıktığını yalanlayacak açıklıktadır. Bunca paylaşım Ak Partililerin ortak inanç noktasının “LİDERİ KUTSAMA” olduğunu söylememiz haksızlık olmaz kanaatindeyim.

Bütün bu aymazlıklar karşısında Ak parti liderinin tavrı nedir? Bu aymazlıkları tasdik ediyor mu, yoksa ret mi ediyor?

Bu hususta herhangi bir açıklama varsa ben duymadım. Duyanlar ve okuyanlar varsa paylaşırsa seviniriz.

NOT: Bütün bunlar partisini, liderini, şeyhini, hocasını, tarikatını, mezhebini vs. ilahlaştıranların içine düştüğü sapmalardır. Bu sapmalardan tek kurtuluş yolu ise Kur’an’da açık biçimde beyan edilmiştir.

Rabbim hepimizi bu tür sapıklıklardan korusun. Bizi dosdoğru yol olan İslam’dan ayırmasın.