Muhalif güçler Halep batısındaki el Barkum hattında Rus milislerini taşıyan askeri aracı ATGM füzesi ile vurdu.

Özgür Suriye Ordusu resmen Türkiye’nin intikamını alıyor. ÖSO, o günden bugüne 1 uçak 2 helikopterini düşürdü, çok sayıda Rus lejyon ve rejim yanlısı leş aldılar.

Bir yandan da PKK mevzilerini vuruyorlar. PKK/YPG’ye fırsat ve geçit vermiyorlar. ÖSO bu başarılara imza atarken aynı zamanda ciddi bir şekilde şehit veriyor ama vazgeçmiyor.

Asıl olan tam bağımsız ve demokratik bir Suriye için Türkiye’nin desteği ile sahada son derece başarılı bir şekilde savaşıyorlar. Çok önemli bir bahis var ki oda eğer bugün ÖSO ve Türk Silahlı Kuvvetleri Suriye içlerinde bu kutsal mücadeleyi yürütmemiş olsaydı bugün Türk Ordusu ve vatandaşları PKK unsurları tarafından her daim tehdit altında olacak ve belki de sivil olarak bu şehitleri veriyor olacaktık.

Ne demiş Ulu Büyük Hakan Atilla “Eğer sınırlarınızda sorun varsa bunu gidermenin tek yolu sınırlarınızı genişletmektir.“ Bugün ya sınır ötesi operasyonlar yaparak bu sıkıntıları bertaraf edeceğiz ya da bu sıkıntıları daha çok içeride hissedeceğiz.

Eğer bugün Türk ordusu ve eğitmiş olduğu güçler bu mücadeleleri vermemiş olsaydı bugün Suriyeli sayısı ne 3 ile ne de 5 ile sınırlı kalır 10 milyonları bulabilirdi. Bugün ki mücadelenin ana temel unsurlarından biri de güvenli bölgeyi genişletip Türkiye’de ki Suriyelileri tampon bölgeye yerleştirebilmek ve güvenliklerini sağlamaktır.

Harcanan milyar dolarlar her ne kadar canımızı acıtıp ekonomimizi yaralasa da unutulmamalıdır ki günü geldiğinde kuruşu kuruşuna hepsi bir şekilde tahsil edilecektir. Bugün ülke içinde ki güvenli havaya baktığımızda görüyoruz ki Suriye operasyonu hem Irak’taki PKK’yı hem ülkedeki KCK’lıları hem de içimizdeki hainleri pusturmuş ve susturmuştur.

Eleştiri odağına Sayın Erdoğan’ı koyabiliriz ama eleştirmek için eleştiren muhalefette hep bu noktada kaybediyor. Ben Suriye’de bir dönem Türkmen milislerinin Türkmen Dağında’ ki çatışmalarına şahit olmuş ve onlara Türkiye’den gelen her türlü gıda, ilaç ve teçhizat yardımlarına bizzat şahit olmuş biri olarak Erdoğan’ın özellikle Davutoğlu sonrasında ki Suriye politikalarına şahsım adına katılıyor ve destekliyorum.

Memleket ve Devlet menfaatleri bana yersiz ve haksız muhalefet yaptıramaz aksine her kim Misak-ı Milli sınırlarımıza bir adım daha yaklaşırsa ona karşı olan saygınlığımı arttırır. Kendisini Atatürkçü ve Kemalist diye adlandıran, Atatürk’ü kendisine sermaye yapan zihinlerin öncelikle Ulu Önder’in nasıl Hatay’ı topraklarımıza kattığını özellikle Batı Trakya ve Güney Doğu’da ki diğer Türkmen bölgeleri için ne gözyaşları döktüğünü bilmelerini isterim.

Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu’yu kaşıyanlar bugün içerideki bilinçsiz muhalefeti kullanarak kendi yaralarının kaşınmaması için çaba sarf etmektedir. Oysaki gün gelecek Balkanlarda ki soydaşlarımızın dahi haklarını sonuna kadar savunacağız. Nitekim yürütülen mücadelenin başarılı sonuçlanması Rusya’nın işine gelmeyecek belki ama azınlığın çoğunluğa zorla hükmettiği Esad gidecek ve huzurun iskân edileceği bir Suriye ile tekrardan demokratik ilişkiler gelişecektir.

Bugün bu operasyonun başlaması bile bir Kürt Devleti planlarını bozmuş Rusya ile Amerika denklemini ortaya koymuş, Suriye’nin parçalanmasını ortadan kaldırmıştır.

Alınan bu kararlar ile uygulanan bu politikalarda Sn. Devlet Bahçeli’nin de baskısının ve direktiflerinin olduğu açık ve nettir.

Bu bir AKP veya şuculuk buculuk meselesi değildir bu bir Türkiye meselesidir.

Bu bir Vatan Millet Sakarya’dır.