Milli Nizam Partisi ile başlayan “siyasi İslam'ın” iktidar oyunlarında, özgün olan oy tabanında Selamet Partisi ve Refah Partisi adıyla aldığı oy en fazla % 19- 21 bandında olmuştur. 2002 seçimlerinde ABD ve AB’nin planlı operasyonları sonucunda Merkez Sağda dağılmaya bağlı bir boşluk oluşturulmuştu. Ortaya çıkan bu boşluk sonrasında devam eden “BOP” projesi kapsamında, “BATI” ile yaptığı anlaşmalar ve AB süreci mutabakatı sebebiyle merkez sağ oylar ile AKP’nin buluşması sağlanarak iktidara taşınmıştı.

Son mahalli seçimlerde İstanbul başta olmak üzere büyükşehirlerde uğranılan yenilgiler,

AKP’de paniğe neden oldu.

Çevrelerinde olan “merkez sağ seçmen” tabanını kaybettiklerini gördüler.

“Kazanma” refleksinin yerine “korkunun” öncelik alması sebebi ile “kutsallara sığınarak” kendi doğal seçmenlerine mesajlar veremeye başladılar.”Kaybetme ve hesap verme korkusu”, “korunma” refleksini harekete geçirdi ve Sn. AKP Genel Başkanının ağzından arda arda aşağıda ki söz ve hamleleri duyduk, gördük.

-25 yıldır yönettikleri İstanbul’da ve 17 yıldır iktidarda akıllarına gelmeyen “ENDERUN TERAVİH” namazı birden akıllarına geldi !..

Daha bu siyasi kurnazlıkları ile “islam” odaklı kurdukları “sağ-muhafazakar” seçmen hedefli hamlelerinin şaşkınlığını yaşarken ikinci şokta ardından geldi.

Bu ENDERUN TERAVİH namazını 313 000 kişi ile kılacaklarını ilan ettiler.

“Bedir” savaşına katılan ashabın sayısına atfen binle çarparak 313 000 müslümana çağrı yaptılar.

Turnike koyup saydılar mı ? Fazla gelen olduysa sayıyı (!) bozmamak için namaza almadılar mı bilmiyorum.

Fakat bu temanın ve çağrılan kişi sayısının AKP’nin kendi tabanına sığınmasının işaretini veren bir şuur altı savunma refleksi olduğu çok açık.

Ve son idda yine AKP Genel Başkanının ağzından.

“İstanbul adı İslâmbol’dan gelir (!).

Bu adı değiştirip “Kostantinapolis” yapmak isteyenler var. Bunlara cevabı 23 Haziranda vereceksiniz değil mi”?

Yakında biz “Müslümanlar” bu seçimde “kafirlere” karşı mücadele veriyoruzu dolambaçlı değil açık açık söylerler ise hiç şaşırmayın.

Evet şaşırmayın ve de kızmayın.

Bu “korkunun” sebep olduğu savunma

refleksinin bir sonucudur.

Kendi “mahallelerinde” kendilerini koruma altına almaya çalışıyorlar.

Şu 313 ile bitirelim.

Bu 313 sayısı ilginçtir bir istismar aracı olmadan, fakat gerçek bir “ cihat” işareti olarak “Bedir’den” sonra ilk kez bir topluluğun gündeminde ortaya çıktı.

Kim mi bu topluluk?

ÜLKÜCÜLER elbette !..

1980 darbesinden sonra “Ülkücüler”, darbe mahkemelerinde o günkü TCK’nın 313. maddesinde tanımlanan suçlar ile yargılanıp mahkum edildiler.

Nasıl ?!..

Bu “işaret” dünya menfaati için sizin giydiğiniz riya elbisesinde ki yapmacık desenlerinizden daha hasbi ve daha gerçekçi değil mi ?