Değerli okurlarım dikkat ettiyseniz ülkeyi ekonomik sıkıntıların, yokluk ve yoksulluğun uzağında tutmak farklı noktalarda algı yaratmak için 2019’un son bir ayı neredeyse Kanal İstanbul ve yerli otomobil tartışmalarıyla geçti. Tencerenin kaynamaması insanların uyanmasına neden olacağı için sürekli gündem değiştirme yönünde hareket etti mevcut iktidar.

Öyle değil mi AKP’nin 18 yılı?

Ergenekon, Balyoz, açılım, referandum, anayasa, başkanlık sistemi safsatalarıyla geçmedi mi? Hepsi de fos çıkmadı mı?

18 yıl boyunca bizi bu hikayelerle avutmadılar mı?

Peki buradan karlı çıkan kim oldu? bizim kazancımız ne?

Olan Türkiye’ye,

Olan Türk milletine,

Olan bize oldu,

Peki elimizde ne kaldı?

Koskoca sıfır,

Geçen 18 kayıp, yitik ve ziyan koca yıllar,

Değerli okurlarım elinizi vicdanınıza atın ve yanıtlayın iktidarın yaptığı hangi işte, Türkiye para kazandı ya da kazançlı çıktı? Soruyorum sizlere?

Havaalanı'nda mı?

3.Köprüde mi?

Gaziosmanpaşa Köprüsü'nde mi?

Açılan, Şehir Hastaneleri'nde mi?

Yok pahasına satılan kamu kurum ve kuruluşlarında mı?

Hangisinde?

Hayır, hiç birinde...

Hepsine "garanti" verilen işler, eksik kalanlar hazineden ödeniyor.

Yani bizlerin cebinden,

Yol, su, elektrik, doğal gaz vs zamları olarak,

10 yıl sonra çıkacak mı çıkmayacak mı oda belirsiz olan "araba" için bile şimdiden naralar ve sevinç çığlıkları atıyoruz?

Peki iktidarın ömrü, ne kadar olacak 10 yılı bırakalım 10 ay devam edebilecekler mi mevcut bu kaos ortamında.

Neyi mi ima etmek istiyorum?

Seçime gidiyoruz beyler seçime!

Öyle ki şayet seçime gitmiyor olsak, 10 yıl sonra olup olmayacağı belli olmayan bir "arabanın" prototipiyle çıkmazlar meydanlara. Sayın asrın liderimiz, "2023'e kadar seçim yok" diyor ama, öyle değil. Bunu kendisi de biliyor yakın zamanda seçimin kaçınılmaz olduğunu.

Dikkat ettiyseniz AKP'den kopanlar, hızla partileşmeye gidiyor.

Davutoğlu, Babacan, Gül vd.

Bu noktada şunu da belirtmekte fayda var.

Sakın ayrı partiler kurmaları sizi yanıltmasın, daha sonra birleşecekler.

Senaryo sayın Gül’ün, ortak CB adayı olması üzerine kurulu.

Gül'ü Kılıçdaroğlu CHP'sinin de istediği düşünülürse eğer, Asrın liderimizin işi hayli zor gibi görünüyor.

Nitekim AKP'yi kuranlar, Erdoğan'dan partiyi, geri istiyorlar.

Vermedi mi, yenisini kuruyorlar.

AKP'nin sahibi Erdoğan değildi ve hiç bir zaman da olmadı.

Fethullah Gülen'ler,

Cüneyt Zapsu'lar,

Mehmet Şimşek'ler,

Ali Babacan'lar,

Ve Abdullah Gül'ler...

Hatırlayanınız vardır içinizde, AKP'nin doğum evinden Erbakan'a karşı ilk ayaklanan Gül olmuştu.

Dilipak'ın "AKP bir proje partisidir" sözü, malumun ilanıydı.

Ve Gül, Sayın Erdoğan'a bir "noter memuru" gibi çalıştı. Çünkü "porje" bunu gerektiriyordu.

Açılımı ilk o haber verdi "güzel şeyler olacak" dedi. ABD savunma bakanı Powell ile gizli anlaşma yapmıştı. Ve bu anlaşma halen geçerliliğini korumakta.

Gül'ün soruşturma emriyle, "Ergenekon" dosyası açılmıştı.

Davutoğlu'nun siyasete girmesini, Gül sağladı.

Hatırlayanınız vardır Gül dışişleri bakanı iken Davutoğlu, dışişlerine girmişti.

Sonra vekil olmadığı halde seçilmişti. Bayan Clinton ile "çak" yapmıştı.

Türkiye Davutoğlu sayesinde, onun soktuğu Suriye bataklığında, halen çıkamadı/çıkmadı.

Rusya'nın uçağı, onun başbakanlığında vurulmadı mı kaos ortamı yaratmak için.

AKP'nin bugün ayrılan parçalarına bakın, içlerinde, ABD-İngiltere takımlarını görürsünüz. İngiltere AKP'de motorsa, ABD kılavuzdu.

AKP'de "motor" koptu,

Kılavuzluk ise yeterli gelmiyor artık.

Sözün özü 18 yıllık, ne kadar pis iş varsa,

Hepsi asrın liderimizin kucağına bırakılacak.

Suriye'deki ateş dahi,

Asrın liderimizin kucağına kalacak.

Asrın liderimiz, Tunus üzerinden bu ateşi, Libya'ya götürse bile bu işten kurtulamayacak.

İki yanlış, bir doğruyu da silecek. Libya ile yapılan bu anlaşma çok önemli lakin, Suriye'de ve Libya'da daha önce yapılan yanlışlar, bu tek doğrumuzu da silebilir. Libya'da meşru hükümet ile anlaşma yap ama Suriye'de aynı şeyi yapma!

Kısacası dış gelişmeler ve Türkiye'yi baskılayan itmeler-kakmalar, içerde de siyasi fay hatlarını çok hareketlendirecek.

Asrın liderimizin attığı her yanlış adımı eleştirmiş bir kardeşiniz olarak söylüyorum,

Gül'lere, Davut'lara yenilmesini istemiyorum.

Fakat sürekli yanlışlara ve tuzaklara kendi iradesi ve kendi ayaklarıyla yürüyenlere de, kimse bir şey yapamaz.

AKP için kaçınılmaz sonun başlangıcı söz konusu...

Bizi ilgilendiren tarafı, Türkiye'nin gördüğü ve göreceği zararlar. Fakat insanımız ne yazık ki, 18 yıllık yanlışın tam içinde ve hiç masum değil. AKP'nin sağladığı kredilerle, hepsi sarhoş olmuştu. Büyülenmişti adeta.

Hiçbir doğruyu duymaya tahammül edemiyordu.

Tankı, paleti, köprüyü satan bir iktidarın,

10 yıl sonra çıkıp çıkmayacağı belli olmayan araba ile kendinden geçiyor.

Halen aklı başında değil.

Düşünemiyor, "Türkiye'nin arabası olsa ne olur", bunu AKP mutlaka satar.

Vatandaş, olmayan paralarla, geleceklerini AKP'ye ve arkasındaki küresel güçlere, ipotek ettirmiş durumda

Şimdi, halk olarak biz bedel ödeme zamanı.

Borçlu olmayan kimse yok.

İpotekli arabaları toplamaya yer kalmadı. Bankalara geri ödenmeyen milyarlar var. Artık Türkiye'nin dev kurumları batıyor. Gelir getiren hiç kamu kurumu kalmadı. Zamlarla ve cezalarla halk, inim inim inler halde.

MİT, "Ekonomik nedenlerle sosyal patlamalar yaşanabilir" diye, devlet kurumlarını uyardı. İşleri, istismar eden çıkmayacak mı sanıyoruz. Irak’a, İran'a bakın!

Hava uzmanları günlük güneşe aldanmaz, gelecek fırtınalara odaklanırlar. Hava tahmin raporlarında, arada yanıldıkları da olur.

Kendimi hiç bir konuda "uzman" görmüyorum, sakın yanlış anlaşılmayın.

Ama Türkiye karaya çarpmaya hazır olsun!

Neredeyse AKP kurulduğu 2002’den beri haykırıyorum bu zihniyetle ülke yönetilmez diye, son 5 yıldır, bu uyarıları hep yapıyorum.

Görünen ve görünmeyen tüm sebepler sonucunda, gemi karaya oturacak haberiniz olsun. Ne kaptan, ne korsan umurumda değil, Allah ülkemizi ve milletimizi kurtarsın yardımcısı olsun.