MHP’de ki değişim hareketine ve meydana çıktığı andan itibaren Meral AKŞENER’e akla, mantığa ve ahlaka uymayan saldırılar başladı. Yeni partinin kurulması safhasına geldiğimiz şu günlerde bu saldırılar yeniden hortlatıldı.

Hanımefendinin namusuna dil uzatılmıştı, iftira atanları mahkemeye verdi. Çıktı yiğitçe meydan okudu. Üzerine alınan çıkmadı.

15 Temmuz akşamı zembereği kurulmuşçasına kendisi için “15 Temmuz’un Başbakanı” dediler. Bu iftira ile Meral hanıma yönelen ilgiyi örselemeye ve sönükleştirmeye çalıştılar, tutmadı.

Toplumun bir yay gibi gerildiği ortamda barıştan bahsetti, sanki yurtta ve dünya da barış istemek suçmuş gibi düzmece “Yurtta Sulh Konseyi” ile benzeştirmeye çalıştılar, manzara istedikleri yere oturmadı.

Fetocu ilan etmeye çalıştılar, elinde bir belge olana mahkemeyi adres gösterdi. İftira atıp ispatlayamayanları "şerefsiz ve alçak" olarak ilan etti. Kimse mahkemeye veremediği gibi şerefsizlik ve alçaklık bazılarına yapışıp kaldı. 

Şimdilerde yine aslı astarı olmayan, hiçbir organik bağ oluşturmayan sadece algıya yönelik olarak bir iftira kampanyası başlatıldı.

Bu da tutmaz da bu safhada aklımıza bir soru geliyor. İspatı olmayan, sadece iftira olduğu buz gibi ortada olan ve azıcık beyni olanların anlayabileceği bir tiyatroyu niye oynuyorlar, bunu niye yapıyorlar?

Öyle ya, eğer Meral Hanımın feto ile bir bağlantısı olsa, bıçaklarının iki yüzü de kesenlerin karşılarına çıkacak en büyük siyasi engeli daha doğmadan yok etme imkânını kullanacakları kesin olduğu halde bunu yapamayıp, niye sırıtan iftiralarda bulunuyorlar?

Bize göre bu iftiraların üç sebebi var.

Birincisi, sadece mideleri ile düşünen, aklını ve zihnini kullanmaktan üşenen cahillikleri mutluluk kaynakları olan bir azınlığı ellerinde ki yandaş medya kanalı ile beslemek ve onları itibar tetikçisi olarak kullanmaya devam etmek.

İkincisi, Meral Hanımda birleşen ve milli demokrasi isteğinde uzlaşan muhalif kitleleri asabileştirmek… İnsan doğası gereği kendisine, kendisini ait hissettiği zümreye, gönül verdiği kişi veya değerlere haksız bir saldırı olduğunda ister istemez öfkelenecektir. Bu öfke, sert sözler ile dile getirilince toplum yeniden gerilecek ve yıllardır gerilim politikasından nemalananlar istediklerini almış olacaklar, gayya kuyusuna çektikleri diğer sözde muhalifleri gibi AKŞENER taraftarlarını da gayya kuyusuna çekmiş olacaklar.

Bu safha da, yapılan saldırılara sessiz kalmak doğru olmadığı için gerekli cevaplar verilmeli, ancak dışlayıcı ve aşağılayıcı bir dil kullanılmamalıdır. Çünkü yeni hareketin en büyük kozu toplumsal barışı sağlama iddiası ve kullanılacak olan sevgi dili olacaktır. Onlar saldırdıkça, sadece gerekli cevaplar verilerek yetinilmeli, saldıran azınlık ciddiye alınmayan söylemlerle karşılanmalı ama toplumsal kamplaşmaya sebep olacak deyimlerden kaçınılmalıdır.

Örneğin; iftira atanlara cevap verilirken ve bu iftira ile beslenen azınlığa cevap verilirken, toplumun diğer yarısını töhmet altında bırakacak sözlerden kaçınılması gerekmektedir.

Milli Demokrasi talebini, çekmeye çalıştıkları kamplaşma ve ötekileştirme çukurudur. Buraya düşüldüğü andan itibaren kendilerine yakın bulduklarını bir arada tutmak için toplumsal muhalefeti tutkal olarak kullanmaya kalkacaklardır.

Üçüncü sebep, değişim hareketini bu iftiralarla meşgul edip, halkın önüne çıkılmasını geciktirmek, zaman çalmak, proje üretmek yerine bu tür saçmalıklara cevap yetiştirmekle oyalamaktır.

Meral AKŞENER, sadece Meral AKŞENER değildir, Meral AKŞENER toplumsal muhalefetin kendisini bulduğu liderdir. Bu sebeple Meral Hanıma saldıranlar onun üzerinden toplumsal muhalefete saldırmaktadırlar. Bunu unutmamak gerekiyor.

Aksi halde sorgulamaya başlayan tabanları çözülmek üzeredir. Bu tabana bu iftiralar gayet yumuşak bir üslup ile anlatılmalı, fanatik ve önyargılı olanlar ise değersizleştirilmelidir. Bu ayırım çok önemli…