Akşener ve Altılı masa

Akşener'in hamlesini Erdoğan'a destek olarak okuyan veya öyle takdim edenler var. Oysa sayın Akşener açıklamasının büyük bölümünü Erdoğan ve Başkanlık sistemi eleştirisine ayırmıştı.

Abone Ol

Ortada Erdoğan'ın kişisel rejimine destek anlamına gelecek veya yorumlanacak bir durum yok. Kaldı ki muhalefet partilerinin tabanındaki Erdoğan karşıtlığı parti aidiyetinden daha güçlü. Nitekim sayın Akşener' de buna bir kaç defa dikkat çekmiş, kendisi istese bile tabanının buna sıcak bakmayacağını ifade etmişti. Dolayısıyla bu çıkışın Erdoğan rejimine destek olarak yorumlanmasına imkan yok.

Bazı çevreler Akşener'in hamlesini siyasi intihar olarak niteliyor. Bunu özellikle CHP'ye yakın çevreler yapıyor. Mesela  Bekir Ağırdır bu isimlerden biri. Öcalan'ın İmralı notlarında HDP'de görev almasını istediği isimlerden biri de bu Ağırdır. Değerlendirmeleri ele alınırken bu yönünün de dikkate alınması gerekiyor.

Masa niye bu hale geldi?

Bununla ilgili çok şey söylenebilir. En başta CB adaylığı meselesi. Daha önce de bir kaç defa yazmıştım: En az 7-8 aydır sayın Kılıçdaroğlu henüz masada bir karar çıkmamasına rağmen de facto CB adayı gibi davranıyordu. Tekil şahıs kullanarak yaptığı vaatler bunun işaretiydi.Buna masayı mecbur etmek için de masanın hareket imkanının kalmayacağı bir tarihe kadar CB adaylık meselesini gündeme getirmedi. Seçime 2 ay kala  masaya getirerek kimsenin deprenemeyeceğini düşündü. Akşener'in noter değiliz ifadesi bunun içindi.

Bir diğer neden altılı masaya -milliyetçi hassasiyetleri- rahatsız edecek ölçüde hariçten müdahale edilmesiydi. Demirtaş, masanın yedinci ayağı gibi konuşuyor, aklınca hapishaneden taktikler gönderiyor, sosyal medyadan paylaşımlar yapıyordu. Halk Tv'de Demirtaş'ın açıklamaları masanın bileşenleri yahut paydaşlarından daha çok gündem oluyordu. Bu da İYİ Parti tabanında şüphe ve tereddütlere neden oluyor, yağmurdan kaçarken doluya mı tutuluyoruz sorularına neden oluyordu. Akşener dışında masanın hiç bir ortağının HDP'ye tepki göstermemesi de bu şüphe ve tereddütleri besliyordu. Bazı partiler için HDP'nin desteğini almak daha büyük bir kitleyi temsil eden milliyetçilerin desteğini almanın önüne geçmişti.

İttifakın başarısı, CB seçiminin alınmasına bağlıydı. Onun için gösterilecek adayın bu başarıyı getirecek, sonuç almaya en yakın aday olması gerekiyordu. Akşener, Kılıçdaroğlu'na karşı değildi ancak onunla seçimin alınabileceğine inanmıyordu. Önündeki onlarca anket Mansur Yavaş ile İmamoğlu'nun bu yarışta daha şanslı olduğunu gösteriyordu. Riske edilmemesi gereken bir seçim için bu iki isimden birinin olması gerektiğine inanıyordu. Görüşmeler boyunca da bunu dile getirdi, risk alınmaması gerektiğini söyledi. Ondan -Bahçeli duruşu- bekleniyordu, o buna razı olmayınca denklem dışına itildi.

Buraya kadar anlatılanlar işin bir cephesi.

Düne kadar kamuoyu hiçbir güç ve etkinin masayı dağıtamayacağı inancındaydı. Sayın Akşener'in açıklamaları ile o güçlü inanç ölçüsünde bir şok ve şaşkınlık meydana geldi. Kılıçdaroğlu'nun adaylığına tereddütle bakanlar bile şaşkınlılarını gizleyemediler. Sosyal medyada çirkin itham ve eleştiriler yapıldı. Halbuki böyle dönemlerde ortalığın durulmasını taşların yerine oturmasını beklemek lazım. Önemli olan ilk şok geçtikten sonra ortaya çıkan tablodur. Bu hamle 6 ay önce yapılsa muhtemelen bu ölçüde bir tepki ve duygusallık oluşturmayacak, hasarını gidermek için yeterli zaman olacaktı. Ama şimdi seçime çok az zaman var, bu şokun yaratacağı hasarı gidermek için bu süre yeterli değil. Bunun da İYİ Partiye bir maliyeti olacaktır. Tepkinin bir kısmı bundan, zamansızlıktan kaynaklanıyor. Kılıçdaroğlu kendinde ısrar etmek yerine masanın en başta karara bağladığı adayı ittifakla belirleme ölçütüne uysa CB seçimi rahatlıkla alınacak, muhalefete düşen AKP oyundan düşeceği için İYİ parti direk milliyetçilerin ve merkez sağın toplanma üssü olacak, Akşener asıl oyuncu haline gelecekti. Hala bu şans  ve imkan var, akıl dilinin bırakılmaması, egoların ikinci plana atılması gereken bir dönemdeyiz. Uzun erimli düşünmek gerekiyor. Akşener, attığı adımların sonuçlarını görebilecek kadar tecrübeli bir siyasetçi. Bundan sonra atılacak adımları  beklemek gerek.