Türk turizmi gurbetçilerin eş, dost, komşu, iş arkadaşlarını Türkiye’ye gezdirmeye getirmeleri ile 80'li yılların ortası ve o gün ki iktidarın çalışmaları ile başlar.

O tarihten itibaren Türkiye turizmde ciddi mesafeler aldı.

Dünyada hizmet, otelcilik, konaklama, eğlence, denizi, yemeği, güneşi, sahilleri ile özellikle Avrupa ülkeleri için cazibe merkezi haline geldi.

Bu süreci iyi değerlendiren Türkiye yıllık 40 milyona yakın turist sayısı ile milyarlar ile ifade edilen Euro gelir elde etti.

Avrupalı turistin kişi başı Türkiye'de ortalama bıraktığı para 200 Euro'yu geçmiyor.

Koronavirus sürecinde Avrupa Birliğinin, Türkiye'ye uyguladığı seyahat kısıtlaması sonrası turizmin ülkemiz için önemli döviz getirisi olduğunun tekrar bilincine vardık.

Israrla ülkemizin ciddi Koronavirus tedbirleri aldığını savunduk Türkiye'nin güvenli bir ülke olduğuna vurgu yaptık, buna rağmen turizmi yönetemedik.

Hâlbuki bizim Avrupa'da 10 milyon insanımız olduğunu unuttuk.

Unuttuğumuz gibi gurbetçilerin, yaşadıkları ülkelere gitmemeleri için önerilere rağmen Türkiye’ye seyahat eden Batı Avrupa Türkleri, Türkiye'de ciddi dövizler bırakıyorlar.

Sadece uçak biletleri THY, 400 Euro, köyde yaptırdığı masraflar 2000 Euro, aldığı çimento, demir, tuğla, aldığı arsa, tarla derken.

Ha bu arada tatilde yapıyor gurbetçi bir aile 5000 Euro aşağı para bırakmıyor.

Bu halde hiç kadir kıymeti bilinmez, horlanır, burnu büyüdü derler, olmadı Almancı, daha ilerisi gavur olmuş olur.

Son ekonomik sıkıntılar sürecinde Türkiye’ye gelen Klaus kadar değeri yok.

2 gün önce Almanya'dan Marmaris'e gelen Klaus'un cebinde 2000 Euro'su vardı yani 16.380 TL.

Klaus 2 gündür Türkiye'de tatilde 100 Euro harcadı.

Bugün baktı hala 16.380 TL'si var yani Klaus 2 gündür ücretsiz tatil yapıyor.

Ülkenin bereketi mükemmel.

Kalın sağlıcakla