Alternatif tıp’ olarak adlandırılan sülük, son yıllarda hacamat ile birlikte oldukça yaygınlaştı. Sülük tedavisi ile ilgili bugüne kadar yapılmış ciddi bir çalışma olmasa da artık bu tedaviyi doktorlar da uygulamaya başladı.

Geçtiğimiz günlerde hemoroid hastası bir kişinin sülük tedavisi yaptırdıktan sonra ölümden döndüğü haberleriyle yeniden gündeme gelen sülük tedavisi sülüklerin kişinin şikayetine uygun belirli noktalara (tercihen akupunktur noktaları) yerleştirilmesiyle; yeni kan akışı, toksik maddelerin dışarı atılımı gibi pek çok fayda sağlıyor. 

Geleneksel tedavi yöntemi olarak uygulanan sülüğün kan emme sırasında vücudumuza salgıladığı maddelerle kanın pıhtılaşmasını engellediği, oluşmuş pıhtıyı erittiği ya da ağrı kesici özelliğe sahip olduğu biliniyor.

SÜLÜKTEKİ SALGI 100'DEN FAZLA BİYOAKTİF  MADDE İÇERİYOR

Konağa kuyruk emicisiyle yapışan ve baş emicisi ile ısıran sülükler, ağrı oluşturmadan deriyi ağızlarında bulunan keskin dişleriyle delerek kan emmeye başlar ve salgıladığı madde ile lokal anestezik, pıhtılaşmayı önleyerek, histamin benzeri damar genişleticiler vb. çeşitli maddeleri bu bölgeye salarlar. Sülüklerin tedavi edici özellikleri de kan emerken vücuda verilen 100’den fazla biyoaktif madde içerdiği bilinen bu salgıda gizlidir. 

Tedavi edici bu özelliklerden bazıları pıhtılaşma önleyicileri, trombosit toplanma inhibitörleri, damar genişleticiler, anestezik, antimikrobik ve anti-enflamatuar maddeler olarak  sıralanıyor. En önemli bileşenlerinden biri de pıhtılaşma karşıtı ve pıhtılaşma önleyici etkiye sahip olan hirudin.

Sülükler vücut ağırlığının 3 ila 10 katı kadar kan emebilir ve vücut ağırlığı arttıkça emdiği kan miktarı da artar. Sülükler bir yıla kadar beslenmeden yaşamını sürdürebilir.

Sülüklerin ağız salgısında bulunan çok sayıdaki biyoaktif molekülün antiinflamatuar (iltihap baskılayıcı), pıhtılaşma azaltıcı, antimikrobiyal ve kollajen düzenleyici etkisi olduğu bazı çalışmalarla ortaya konuldu. 

ESKİ ÇAĞLARDA DA KULLANILIYORDU

Bir çeşit varis olarak bilinen Hemoroid de bu nedenle de sülük tedavisi kullanılıyor. Ancak, tıpta kanıtlanmış bir etkisi bulunmuyor.

Sülük tedavisi eski çağlarda adetin gelmesini sağlamak veya kısırlık için de kullanılmış. Ancak günümüzde sülüklerin vajinal uygulaması ve yararlarına dair herhangi bir kanıt bulunmuyor.

Uzmanlar göz kapağı ve çevresi, avuç içi ve ayak tabanı, önemli ana damarların üzerine (boyun, çene altı, koltuk altı, kasık bölgesi) yapılacak bir uygulamanın hayati sonuçlara neden olabileceğine dikkat çekiyor.

Uzmanlar “Sülüklerin sindirim enzimleri olmadığından emdikleri kanın parçalanması için Aeromonas’lar gibi çeşitli bakterileri taşırlar. Tedavi esnasında sülüklerin insanlara bulaştırdığı A. hydrophila ve A. veronii türü bakteriler % 4 - 20 oranında enfeksiyonlara neden olabilmektedir. Bu bakterilere bağlı olarak da hirudoterapi uygulanan hastalarda yumuşak doku enfeksiyonları görülebilir. Özelikle boğaza, buruna tutunduğunda aşırı şişen sülük tıkayıcı olabilir” uyarısında bulunuyor.

BERABERİNDE BAŞKA HASTALIKLARI DA GETİREBİLİYOR

Sülüklerin bazı hastalıklara da neden olabileceğine dikkat çeken uzmanlar, şunları söyledi:

“Sülüklere bağlı hastalığın oluşma riski de bulunuyor. Bu hastalığa ‘hirudiniasis’ deniyor ve iki şekilde görülüyor. İlki; cilt üzerinde görülenidir. Kanamanın yanı sıra bu alanda şişlik, kızarıklık, kaşıntı, ürtika plağı, bül ve nekroz gelişebiliyor. Mikrobik ve alerjik semptomların görülmesi olasıdır. İkincisi de iç organlarda görülenidir. Sülüklerin iç organlarda yaptığı paraziter hastalıklardır. Bilerek ya da farkında olmadan vücut içerisine giren sülüklerin oluşturduğu rahatsızlıklardır.

Sülük tedavilerinde kullanılan sülükler özel sertifikalı çiftliklerde yetiştirilen, doğru ortamlarda muhafaza edilen ve işlem sonrasında doğru şekilde bertaraf edilenler olmalıdır. Aksi durumda kan yoluyla bulaşan hepatit türevi hastalıkların görülmesi olasıdır. 

Sülüklerin üç adet çenesi ve küçük sivri dişleri vardır. İnsan derisine konulduğunda bu dişleri geçirerek kan emmeye başlar ve kendi salgısında bulunan pıhtılaşma önleyicileri insan vücuduna verir. Yani iki canlı arasında bir kan alışverişi olur. Bu nedenle de kan yoluyla bazı hastalıkların bulaşması teorik olarak mümkündür. 

TIBBİ SÜLÜK KİŞİYE ÖZGÜ OLMALI

Burada en önemli husus aynı sülüğün tekrar tekrar kullanılmamasıdır. Tıbbi sülük kişiye özel olmalıdır. Hastalıklar insandan insana yayılabilir. Ayrıca sülüğün salgıladığı bazı maddeler lokalize deri alerjisine yol açabilir ve bunları tedavi öncesinde öngörmek mümkün değildir. Bunun dışında yatkın olan hastalarda kanama bozukluklarına yol açabilir.

Sülüklerle her tür enfeksiyonun bulaşması mümkündür ve özellikle antibiyotiklere dirençli bazı bakterilerin bulaşması da söz konusu olduğu için dikkatli olunmalıdır.”

Uzmanlar sülük tedavisi yaptırmak isteyenlerin, hekim olmayan kimselere sülük tedavisi konusunda itimat etmemesi ve ehil ellerde tedavi olmasını önerdi. Hekimlerin tedavi öncesi hastasının kansızlık, olası kan pıhtılaşma bozuklukları ve tedaviyi engelleyebilecek durumları değerlendirerek süreci yönettiğini hatırlatan uzmanlar, 18 yaş altı çocuklara, gebelere ve emziren kadınlara da sülük tedavisi uygulanmamasını tavsiye etti.

Editör: Yadigar Hanım