Dün bizler “Trump’ın mektubu”, “Beştepe’deki heyetler arası görüşme düzeni”, “Cumhurbaşkanı ben muadillerimle görüşürüm demişti de ABD Başkan Yardımcısı ile niye görüştü?” “Ateşkes mi ara verme mi”, “Resulayn’da ne oldu, Rusya’da ne olacak”, “Teröristler çekiliyor mu çekilmiyor mu” diye tartışırken ve televizyonların her işe maydanoz “kadrolu yorumcuları” ileri geri ahkâm kesip dururlarken ve dahi gazeteler bire bin katarak allayıp pullarlarken Birleşik Arap Emirlikleri’nin Başkenti Abu Dabi’de bir şeyler oldu…

Sağlık Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlıklarının ya da devlet ve hükümet yetkililerimizin haberleri var mıdır yok mudur, haberleri varsa ne yapmışlardır bilmiyorum ama gündeme getirmekte fayda gördüğüm için bu yazıyı kaleme alıyorum.

Doç. Dr. Mert Dumantepe… Alanında öne çıkan Kalp Damar cerrahlarımızdan biri ve aynı zamanda uluslararası üne sahip. Birleşik Arap Emirlikleri’nin Başkenti Abu Dabi’de düzenlenen bir bilimsel toplantıya “Davetli Konuşmacı” olarak katılıyor. Konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıktığında ise adeta kıyamet kopuyor ve işgüzar; kraldan çok kralcı, Trump’tan çok trampacı Arap yetkililer, “Burada bir Türk doktor konuşamaz” diye küsüden indiriyorlar. Biz bunu, Mert Bey’in eşi Melis Hanımefendi’nin sosyal medyadaki feryadından ve Mert Bey’in meslektaşı başka bir hanımefendinin isyanından öğrendik.

Dr. Bengü Nisa Akay’ın isyanı şöyle idi: “Bugün bir kalp damar cerrahı meslektaşımızın, Abu Dabi’deki bir kongrede Davetli Konuşmacı iken kürsüden, ‘Burada bir Türk doktor konuşamaz’ diye indirilmesini hayretle öğrenmiş bulunmaktayım. Dubai veya Abu Dabi’de, hatta belki de Mısır’da konuşma yapma ihtimali olan hekim arkadaşlarımızın dikkatine sunmak isterim.”

Konudan Türkiye’nin Abu Dabi’deki Büyükelçisi haberdar olmuş mudur, olmuşsa ne yapmıştır, Sağlık Bakanlığı’na ya da Dışişleri Bakanlığı’na bilgi vermiş midir bilmiyorum. Son derece yakışıksız olan bu duruma mutlaka lafta kalmayan bir karşılık verilmelidir. Konu’yu aynı zamanda ülkücü camia ve MHP Genel Merkezi’nin de takip etmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu, bir Türk doktora karşı yapılan yakışıksız hareketin karşılıksız kalmaması bakımından önemli olduğu kadar Mert Dumantepe’nin aile bağları açısından da önemlidir ve sahip çıkılması gerekir.

Bu şartlar altında bilim adamı, iş adamı, öğrenci ya da turist olarak Arap ülkelerine gitmenin sakıncalı olduğu anlaşılıyor ki hiç de hoş değil. Mesela Hac ve Umre için Suudi Arabistan’a gidecek olanların nelerle karşılaşacağı bir muamma olarak ortada duruyor. Suudlar zaten havaalanlarında hacılarımıza zorluk çıkarmaktan adeta zevk alıyorlar, bazen saatlerce bekletiyorlar, uçaklarına rötar yaptırıp duruyorlardı. Aslı var mı bilmiyorum ama sosyal medyada dolaşan dedikodularda Türk hacılara 3 yıl yasak getirildiği de söyleniyor. Bu doğru olmasa bile zorluk çıkaracakları aşikâr. Kaldı ki, her hacıdan 300 bilmem kaç riyal vergi alacaklarını da ilan ettiler. Düşünebiliyor musunuz? Camiye girip namaz kılacaksınız ve girişte para ödeyeceksiniz! Suudların hacılar için koyduğu vergi de bundan farksız. Zaten hacılarımız orada ne varsa silip süpürüyor, sanki Türkiye’de seccade, tespih, çar – çaput yokmuş gibi Mekke ve Medine’den alıp Arapları zengin, kendilerini de perişan ediyorlar. Kaldı ki Arap dünyası “üretim özürlü” olduğu için çarşı ve pazarlarında satılan incik boncuk ne varsa Çin’in en kalitesiz malları!

Aslında, vahşi ve görgüsüz Arap yetkililerinin ellerini kollarını sallayarak gelip İstanbul’un göbeğinde dünyanın en acımasız, en alçakça ve kalleşçe cinayetini işledikten sonra yine hiçbir şey olmamış gibi çekip gitmeleri üzerine Türkiye’nin en azından bir yıl süre ile Hac ve Umre gidişlerini iptal etmesi gerekiyordu. Bu yapılsa idi eminim ki Suudlar bize yalvaracaklar ve bu karardan vaz geçireceklerdi. Çünkü ve ne yazık ki oradan en çok alışveriş yapanlar Türkiye’den giden hacılar.

Arap devletleri, Suriye’yi 2011 yılında Arap Birliği’nden çıkarmışlardı. Biz şimdi orada yuvalanan ve ABD aracılığı ile Suudi Arabistan Krallığı’nın da para akıtıp beslediği teröristlere karşı harekât başlatınca hepsi aslan kesiliverdi! Öyle ki, “Türkiye’nin Suriye’ye askeri saldırganlığını şiddetle kınıyoruz. Bunun, dost Arap ülkesinin egemenliğinin açık ve kabul edilemez ihlali ve Arap işlerine müdahale olarak görüyoruz” diye açıklama bile yaptılar. Hatta Suriye’yi yeniden Arap Birliği’ne almayı bile düşündüler!

İlmi, akledip düşünmeyi emreden bunca Ayet-i Kerimeye ve kendi içlerinden çıkıp “İlim Müslüman’ın yitik malıdır; nerede bulursa gidip almalıdır” diyen İslam Peygamberi’nin Hadis-i Şeriflerine rağmen ilmin “i”sinden bile habersiz yaşayıp hâlâ 15 asır öncesinin Cahiliye adetlerini sürdüren Arap âleminin görgüsüz yöneticileri, ayaklarına kadar gelip sağlıkla ilgili bilgileri aktaracak olan bir Türk doktora bile tahammül edemediler ya, yazıklar olsun!

Doç. Dr. Mert Dumantepe