Şu mübârek günde ağız bozmaya değmez de yeri gelmişken yüreğimi soğutmak istiyorum. Küçük Cem, önce utanmadan sıkılmadan bir zamanlar linç etmeye kalktığı Bülent Arınç’a methiyeler düzdü; sonra hepimize medya ahlâkı dersi verdi. Mahallesinin medyasını eleştirdi.

Mercimek beyinli tetikçi!

Senin mahallen mi var, senin medyan mı var, senin bir kimliğin, bir kişiliğin mi var, senin zerre miktarı kendine saygın mı var, senin kalem nâmusun mu var ki eleştiri yapıyorsun?

Ahmet Hakan’ın dediği gibi önüne geleni tehdit ettin. Önüne geleni aşağıladın. Önüne gelene hakâret ettin. Önüne gelene operasyon çektin. Önüne gelene tetikçilik yaptın.

Kaybedeceksin! Kaybedeceksiniz!

Bu kadar yalan, dolan, iftira, insan haysiyetine yakışmaz.

Allah râzı gelmez!

İyice sıkıştın değil mi? Hâfıza-i beşerin nisyan ile ma’lûl olduğuna güveniyorsun. “FETÖ arşivimi unutanlar, nasılsa iftiralarımı da unuturlar.” diye düşünüyorsun.

Haklısın da! Maalesef, iftiralarını unutanlar var.

Ama öyle olmayacak! Ne 17 Mayıs 2011’de Haber 7’de darbe müjdesi verişini unutacağız ne de iftiralarını! Isıtıp ısıtıp yedireceğiz!

Hani yurt dışına kaçıyordum? Hani fetöcüydüm? Hani Yener Dönmez’in tetikçisiydim? Arşivimde tek bir cemaat güzellemesi, “hocaefendi” kelimesi bulamayınca sıradan bir yazımı TGRT ekranına sürüp, yanındaki uğursuz Fuat’la şerefime dil uzattığını unuttum sanma!

Kıvır kıvır!

Oh şöyle yandan yandan!

Oh oh oh!

Omurga olmayınca ne de güzel oluyor!

Altmış... Yetmiş... Seksen... Doksan...

Olmadı baştan...

Bir de etek giysen çok süper olacak!

.....

Aziz okuyucular,

Batuhan Çolak ile Cem Küçük’ük attığı iftira arasında kemiyet farkı vardır. Keyfiyet aynıdır. İkisinin yaptığı da şerefsizliktir. Çolak’ın yaptığını hatırlatmamdan rahatsız olanlar, lütfen bu yazıya bir tepki vermesinler!