Yiğit Tokat yazısında “Çok haklı bir sebeple ibadethanelerin kapatılması kararını protesto eden bağnaz kesim, camii kapılarına tekme atarak toplum sağlığını düşünmez oldular. Hâlbuki yukarıda da ifade ettiğim gibi dinimiz işi ehli olana bırakın diyor. “…aklını kullanmayanlara pislik yağdırırım.“(Yunus, 100) dediği halde Allah, birtakım yobaz, cahil kimseler diğer sağlıklı bireylerin sağlığını hiçe sayarak toplu namaz kılmaya, parklarda bahçelerde gezmeye devam ediyorlar. E nerde kaldı kul hakkı, bu mu senin Müslümanlığın, bu mu senin dinden anladığın kardeşim! Dinden konu aç din âlimi kesilir ama… Neyse, zaten 1400 yıldır dinimizi öğrenemedik maalesef!”

Tokat yazısına şöyle devam etti “Dini turizm! yaparak umreden gelenlere iki çift lafım olacak; yahu devlet bu kişileri karantinaya alıyor, toplumun diğer sağlıklı vatandaşlarının da sağlığını düşünerek bir takım tedbirler alıyor. Lakin, umrecilerden çoğu karantinaya girmeyi kabul etmiyor, bekletildikleri göz altında tutuldukları mekanlardan kaçıyorlar. Yahu sen güya arınmaya, saf ve temiz duygularla kutsal topraklara gidip ruhen temizlendin değil mi! Manevi olarak temizlenmeye gidip şeytanlaşarak mı döndün!”

İşte o yazı;

Bu yazımda başımıza bela olan korona virüsü dini açıdan değerlendirmeye çalışacağım. Sakın ha yanlış anlamayın, maksadım din dersi vermek değil zaten veremem de, benim işim değil çünkü. İşi ehli olana vermek gerek. Buradaki amacım yüce dinimizin en basite ve cehalet düzeyine indirilemeyecek kadar yüce değerlere ve mesajlara sahip olduğunu hatırlatmak.

Din ve toplum arasındaki bağa baktığımızda insanlık tarihi boyunca dinin insan ve toplum hayatında nedenli hayati bir olgu olduğunu görüyoruz, öyle ki Şanlıurfa Göbeklitepe’de 12.000 sene öncesine ait mabedin bulunması bunun en güzel örneğidir. Her toplum öncelikle bir güce inanma ihtiyacı hissetmiştir. İslamiyet öncesi ve dinin ulaşamadığı toplumlarda bu güç kimi zaman ateş, kimi zaman taş kimi zaman da doğada bulunan herhangi bir ‘şey’ olmuş. Nihayet peygamberler aracılığı ile dinlerin tebliğ edilmesi bu durumu ortadan kaldırarak tek bir yaratanın var olduğu gerçeğini bireylere ve toplumlara göstermiştir.

Din, temel anlamıyla toplumları düzenleyerek onların bir kural ve nizam çerçevesi içerisinde yaşamalarını sağlayan, insanların ve toplumların iyi ve faydalı şeyler yapmalarını ifade eden kurallar ve davranışlar bütünüdür. Fakat yüce dinimiz burada, gerçek manasından ve vermek istediği mesajından bir takım kişiler ve çevrelerden dolayı saptırılmıştır. Maalesef din konusunda bilen bilmeyen herkesin at oynattığı bir mecra haline gelmiştir. Dolayısıyla resmi ağızlardan ziyade, birilerinin sözlerine uyulduğundan sebep, İslam’ın ve Müslümanlığın gerçek manası özünden uzaklaştırılmıştır.

Korona virüsü gösterdi ki biz Müslümanlara ve özellikle Müslüman Türklere hiçbir şey olmaz!

İlime önem veren, işi ehline bırakın diyen dinimizin emrini bile şu günlerde göz ardı ettik. Sağda solda dolaşan görüntülere ve videolara bakıyorum da gerçekten içim acıyor, çok üzülüyorum. Biz 1400 yıldır hala dinimizi ve Kur’an-ı Kerim’in önemini ve mesajını anlamamışız. Hastabakıcısından Cumhurbaşkanımıza kadar “evde kal” diyerek hassas davranılması gerektiğine işaret edilirken, cehaletle yıkanmış, cahilliği ve yobazlığı ile nam salmış çok bilen kimi yurdum insanı, bu illetin Allahtan geldiğini düşünerek, kaderimizde bu da varmış anlayışı ile bu virüsü yorumladığını ve tedbir almadığını görmekteyiz.

Çok haklı bir sebeple ibadethanelerin kapatılması kararını protesto eden bağnaz kesim, cami kapılarına tekme atarak toplum sağlığını düşünmez oldular. Hâlbuki yukarıda da ifade ettiğim gibi dinimiz işi ehli olana bırakın diyor. “…aklını kullanmayanlara pislik yağdırırım.“(Yunus, 100) dediği halde Allah, birtakım yobaz, cahil kimseler diğer sağlıklı bireylerin sağlığını hiçe sayarak toplu namaz kılmaya, parklarda bahçelerde gezmeye devam ediyorlar. E nerde kaldı kul hakkı, bu mu senin Müslümanlığın, bu mu senin dinden anladığın kardeşim! Dinden konu aç din âlimi kesilir ama… Neyse, zaten 1400 yıldır dinimizi öğrenemedik maalesef!

"Dini turizm" yaparak umreden gelenlere iki çift lafım olacak; yahu devlet bu kişileri karantinaya alıyor, toplumun diğer sağlıklı vatandaşlarının da sağlığını düşünerek bir takım tedbirler alıyor. Lakin, umrecilerden çoğu karantinaya girmeyi kabul etmiyor, bekletildikleri göz altında tutuldukları mekanlardan kaçıyorlar. Yahu sen güya arınmaya, saf ve temiz duygularla kutsal topraklara gidip ruhen temizlendin değil mi! Manevi olarak temizlenmeye gidip şeytanlaşarak mı döndün!

Devletimizin ve sağlık çalışanlarımızın uyarılarına kulak asmayan bazı umreciler kul hakkı yiyen bir pozisyona düşmüştür nezdimde. Sana göre Müslümana bir şey olmaz değil mi? Bizleri melekler yıkıyor değil mi? 5 vakit abdest alıyoruz bizi koruyorlar değil mi? Senin ne dinden anladığın var ne kul hakkından anladığın var! O halde hiçbir dine inanmayan (deist) veyahut ateist olan bir insan ölebilir öyle mi? Yahu önce şunu anlamak lazım bu işin dinle bir alakası yok güzel kardeşim, bizler insanız sadece insan…

Sen kimsin ki bana bir şey olmaz diyorsun. Allah’ın sevgilisi yüce peygamberimizin son günlerini, haftalarını acılar içerisinde hasta yatağında sıtma hastalığı ile geçirdiğini biliyor musun? Hastalık, virüs bulaşmasa ona bulaşmazdı. Sen kimsin!

Ne diyeyim ki bu cehalet sahibi okumayan, düşünmeyen ve yobaz bazı kafalara… Allah önce sizi ıslah etsin. Sen ne okumayı bilirsin, ne de insanlığı…

Çıkmayınız lütfen, evde kalınız lütfen. Sağlık çalışanlarımızın yolu açık olsun. Kur’an-ı Kerim’in de önem verdiği bilimin ışığında ilerleyelim ve işi ehline bırakalım.

Evde kal…

TÜM YAZILARI

Editör: TE Bilişim